Mehmet ALTAN
Eylül’ün ilk haftası da derin yaralar açan ölümlerle geçti.
Üç yaşındaki Aylan’ın sahile yüzükoyun düşmüş minik bedeninin görüntüsü herhalde insanlık var oldukça hatırlanacak.
O resim, ‘savaş’, ‘içsavaş’, ‘vahşet’, ‘ölüm’, ‘acı’, ‘diktatörlük’, ‘vicdansızlık’ sözcüklerinin hayattaki karşılığının ne olduğunu bütün insanlığa gösterdi.
Büyük bir yeraltı servetinin üzerinde korkunç bir sefalet ve ıstırap yaşayan Ortadoğu’nun neden bu halde olduğu, insanoğlunun hangi nedenlerle aklını kaybedebileceği, toplumların kendilerini bu sona getiren yollardan hangi yanılgılarla geçtiği, herhalde uzun süre tartışılacak.
Birbirlerini hunharca öldüren Müslümanların da neden barışı, özgürlüğü, eşitliği bir türlü bulamadığı, neden ‘ölmeyi ve öldürmeyi’ hayatın birinci amacı haline getirdiği de herhalde gene Müslümanlar tarafından sorgulanacak.
O resim, genelde insanoğlunun, özelde Ortadoğu’nun bütün hastalıklarını sanırım herkesin içini kanatacak biçimde gözler önüne serdi.
Bu coğrafyadaki ‘ihtiyarların’ doymak bilmez korkunç hırslarının, bu toprakların geleceğini nasıl kanlı bir orakla biçtiğini de sanırım vicdanı olan herkese anlattı.
***
Ölümü, sadece sahilde yatan o minicik bebekte görmedik.
Vurulan, yaralanan, öldürülen, ardı ardına cenazeleri kaldırılan gençlerin resimleri de kanlı bir sel gibi insanların yüreğini parçalayarak hayatımızı kapladı.
Seçim sonucunu beğenmeyen ve bu kez kan ve gözyaşı üzerinden iktidar arayan anlayışın kurbanlarıyla sarsılmaya devam ettik.
Fakir fukara insanlarımızın talihsiz çocukları bu hafta da, seçimlerde kaybedilen iktidarı insanları ölüme göndererek yeniden ele geçirmeye çalışan suçlu ve hasta bir zihniyetin kurbanları olarak ölmeye devam ettiler.
***
Güya Türkiye değişmişti.
Değişmediğimiz, sadece biraz daha fazla Ortadoğu’nun kanlı coğrafyasına doğru kaydığımız iyice ortaya çıktı.
Ne hırsızlık, ne yolsuzluk, ne de devlet cinayetleri bitti. Aynı oyun hızlanarak sürdürülüyor.
İktidarın para hırsı, devlet hazinesini soyma ihtirası, genç ölümleri kendisine siper yaparak alabildiğine hızlanarak devam ediyor.
Hırsızlıklarının, yolsuzluklarının, cinayetlerinin, ayak oyunlarının, tuzaklarının ortaya çıkmasını engelleyebilmek için de herkesi susturmaya çalışıyorlar.
***
Altmış yıl önce 6-7 Eylül’de Hıristiyanlara yönelik saldırıları aşağılık bir kumpasla ve ‘Özel Harp’ eliyle gerçekleştirip, sonra da ‘suçlu’ diye ‘solcu entelektüelleri’ yakalayan zihniyet bugün de aynen devam ediyor.
Tek fark, yaldızlı apoletlerin yerini gri takım elbiselerin alması.
Değişen bir şey yok, hep aynı rezil oyun oynanıyor.
Hep suçları işleyip, suçu başkasına atıyorlar.
Muhalefet eden herkesi susturmak, hapsetmek, öldürmek peşindeler.
Herkes sussun ki onlar ‘huzurla’ paraları çalabilsinler.
Milyonlarca, milyarlarca dolar çaldılar, neredeyse kulaklarından para fışkıracak ama doymuyorlar, nasıl bir açgözlülükse dünyanın servetini versen dinmiyor.
***
Devlet tarafından ezilen yığınlar adına ortaya çıkan ama ‘siyasal İslamcı’ soslu gangsterlikte karar kılan soytarılık, korku ve yılgınlık yayabilmek için bir twit atanı bile tutuklayıp, medya kuruluşlarına baskınlar düzenletiyor.
Güçleri yetse kendilerini ‘yargı ve hukuk’ yerine koyarak her muhalif sesi devlet dehlizlerinde kaybedecekler.
Ama yapamayacaklar.
Bu ülkenin çoğunluğu oynanan kanlı oyunun farkında ve hukuksuz rezilliğe izin vermemekte de kararlı.
Yaptıkları her hukuksuzluk öfkeyi ve kararlılığı bileyerek keskinleştiriyor.
***
Bu gafil sürüsünün sergilediği son komedi de Koza İpek Holding’e yönelik skandal baskın oldu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK), İpek Medya Grubu’na ait Koza Holding’in 23 şirketine ve Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek’in evine operasyon düzenledi.
Hâlbuki 17-25 Aralık hırsızlığını anlatan 10 Haziran 2008 tarihli MASAK Raporu için siyasal iktidar kılını bile kıpırdatmamıştı.
Hırsızlığın peşinde koşan bürokratları da ‘suçlu’ ilan etmişti.
O rapor ‘hırsızı görmek’ isteyene tüm fotoğrafı göstermekteydi.
Rapor orada duruyor, hukuk bir gün geri geldiğinde oradaki gerçekler de yeniden gündeme gelecek.
***
Şimdi ‘geçici’ kabinenin başında oyuncak bir başbakan var.
Kendisine 17 Aralık dosyasında bulunan 10 Haziran 2008 tarihli MASAK Raporu’nu, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı Mali Suçlar ve Suç Geliri ile Mücadele Şube Müdürlüğü’nün ‘Happani Grubu Değerlendirme Raporu’nu bir gün soracaklar.
17 -25 Aralık’tan sekiz ay önce kendinin de bakan olduğu kabineye sunulan, vurgun ile ilgili üç sayfalık MİT Raporu’nu da hatırlatacaklar.
***
Onlar medya baskınlarıyla, gazetecileri susturmakla meşgulken, korkunç bir haber de Pazar akşamı Dağlıca’dan geldi.
Baskından neredeyse on saat sonra dahi açıklayamadıkları şehit sayısının on beşle yirmi arasında olduğu söyleniyordu. Otuza yakın yaralıdan, esir düşen askerlerden söz ediliyordu.
Devlet açıklama yapmak için herkesin uyumasını beklediğinden, Türkiye bu acılı olayın gerçek boyutlarını öğrenemiyordu.
Aynı saatlerde dünyayla bağlantısı kesilen Cizre’den ölüm haberleri yayılıyordu, 13 yaşındaki bir kız çocuğunun bir keskin nişancı tarafından kalbinden vurulduğu ileri sürülüyordu.
O sırada televizyona çıkan Erdoğan canlı yayında, “400 vekil verilseydi bunlar olmazdı” diyor, sonra öyle demediğini iddia ediyor ve bunu haber yapan Hürriyet Gazetesi’ni AKP militanları tekbirlerle basıyordu.
***
Bu iktidarın elinde Türkiye’nin bir felakete gittiğini görmemek mümkün mü gerçekten?
Bu olanlardan, ülkenin süratle sürüklendiği noktanın nasıl bir kaos olduğu anlaşılmıyor mu?
Görülüyor ve anlaşılıyor.
Bu halk, bu iktidarı, AKP’nin ve Erdoğan’ın ‘fiili’ yönetiminin elinden alacak.
“Başkan seçtirmediğiniz için böyle oldu” diyenlere sandıklarda hesap soracak.
Gerçekler ortaya çıktıkça da gidişleri hızlanıyor.
Öldüre öldüre, çala çala ama mutlaka gidecekler.
Bu ülke bunlara, hukukun ne olduğunu gösterecek.
Bu yazı gazete360.com'da yayımlanmıştır.
Yazarlar
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘AK Parti+MHP+DEM’ yetmedi, muhalefet de cepheye çağrılıyor 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluErdoğan, bir anda neden sürecin önüne geçti? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHükümet harcadıkça ülkenin refahı azalıyor 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENTürk – Kürt – Arap söylemi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBizim Hayırlı Cumamız 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Palalı hukuk… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Türkiyeli değil, Türk!” 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın silah bırakması ve feshi: Siyasetin gerekleri, toplumsal beklentiler 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuVahim ama ciddi değil… 11.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERDenizli teleferiğindeki kayıt dışı 25 milyon nerede? 9.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞErdoğan’ın büyük siyasi gafı: “CHP Ankara merkezli siyaset yapmalı” 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.07.2025
26.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025