Mehmet TIRAŞ
Yüzde on barajını koruyarak Kürtlerin parlamentoda yer almasını istemeyenler eştikleri kuyuya kendileri düştüler.
3 Kasım 2002 genel çimler sonucu üç partinin ANAP,DYP VE MHP’nin baraj altında kalmasıyla Ak Parti oyların yüzde 34’nü alarak parlamentonun da yüzde 65’ne sahip olurken,CHP ise yüzde 18 oy alarak parlamentoya giren tek muhalefet partisi oluyordu..
Yüzde 48 oy parlamentoya yansımadan milyonlarca oy çöpe gitti 3 Kasım 2002 seçimlerinin sonucunda.
Ak Partinin bu kadar oy alacağı hesaplanıyordu ama üç partinin baraj altında kalacağı hiç hesaplanmamıştı..Bu hesabı yapamayanlar yağmurdan kaçarken doluya tutuldular..
Seçim barajını çok yüksek olduğunu söylüyorlardı ama bu barajın kendilerini sandığa gömeceğini hiç akıllarından geçirmediler.Varsa yoksa Kürtler parlamentoya girmesin,bir de DEP olaylarından yola çıkıyorlardı;Kürtler Parlamentoya girerse Kürt sorununu artık ulusal bir sorun olmaktan çıkar ve küresel bir sorun haline geleceğinden korkuyorlardı Kürt sorununu yok sayanlar.
Ak Parti yüzde 34 oyla parlamentoda hayal bile etmediği elde ettiği; yüzde 65 çoğunlukla toplumun her kesimine yönelik ciddi mesajlar verdi hatta;o zaman yasaklı olan milletvekili bile olamayan Erdoğan bir televizyon kanalında eğer tek parti olarak parlamentoya girseydik tekrar seçim isterdik,diye demokrat bir konuşma bile yaptı.
Ak parti hükümet olmasıyla birlikte rotasını AB’ye çevirdi ve AB bizim olmazsa olmazlarımızdandır.. Türkiye AB’nin içinde yer alması doğrultusunda Erdoğan bir günde üç AB ülkesini ziyaret ediyor ve her gittiği AB ülkesinde Başbakan gibi karşılanıyor ve Erdoğan özgürlükçü mesajlar veriyordu,demokratik dünya kamuoyuna.. Çok ta büyük destek gördü AB ülkelerinden Ak Parti hükümet ve Erdoğan.
AB’liği Erdoğan’a uygulana siyasi yasağını kabul etmediği gibi Türkiye ye bu yasağın kalkması konusunda da baskı yapıyordu..Dönemin muhalefet lideri Deniz Baykal bu yasağa karşı çıkarak, bir formül bulundu ve Erdoğan Siirt’ten milletvekili seçilerek parlamentoya girerek Başbakan olarak göreve başladı.
Peşinden yapılan yerel seçimlerde de Ak Parti yine oylarını yükselterek ve çok büyük bir başarı kazanarak seçimden çıktı.
Hakkını da teslim etmeliyiz 2005 yılına kadar Ak Parti çok önemli işler yaptı demokratikleşme konusunda .Diyarbakır da ezber bozan bir konuşmayla Kürt sorunun kendisinin de sorunu olduğunu;bu sorunun çözülmesi gerektiğini söylüyordu Başbakan.
Ne olduysa bu konuşmadan sonra Erdoğan AB den uzaklaşmaya ve Kürt sorunu yok benim ülkem de terör sorunu var,AB bizi bölmeye çalışıyor demeye başladı.
Tekçi,dinci ve bir savaş dilini kullanır oldu.
Özgürlükleri türban ve din üstünden tanımlamaya başladı,din referanslı yorumlar getirir oldu.Birden şoklanmış gibi yüz seksen derece değişti Başbakan.Muhalefetteyken yakındığı seçim barajını savunur oldu,biz mi getirdik,diye..
Partisinin kapatılmasına yönelik açılan dava ile Başbakan tekrar AB’nin kapısını çaldı partisi kıl payı kapanmaktan kurtulunca ,askeri darbelerin dışlardan destek görmemesiyle,tekrar içe dönük milliyetçiliğe soyundu..Ergenekon davasıyla generallerin tutuklanması tamamen Erdoğan’ı ve partisini milliyetçi,mezhepçi ve dinci bir yola girdiğini görüyoruz.
Peki bu kadar demokratikleşmeden uzaklaşan “temel hak ve özgürlükleri yok sayan” bir parti nasıl oluyordu oy kaybederim korkusu yaşamıyor?
Ak Parti ekonomide çok büyük başarılar elde etti bunu kimse yok sayamaz..2.500 dolar olan fert başına düşen GSMH’yı 10 bin dolara çıkarttı..
Sağlık sektöründe vatandaşa çok büyük hizmetler sundu..Hiç bir sosyal güvencesi olmayan insanlar artık tüm sağlık hizmetlerinden ve hastanelerden yararlanmaya başladı.
8,5 milyon özürlüyü ortaya çıkartarak;özürlüsünden utanan insanlar özürlülerine sahip çıkar oldular ve bu özürlülere maaş bağlamakla kalmadı, özürlüsüne ve düşkünlerine bakana da maaş bağladı.Dul çocuklu kadınlara her ay 250 lira para vermeye başladı.65 yaşın üstünde sosyal güvencesi olmayanlara sembollükte olsa bir miktar her ay maaş verir oldu.Güney doğuda ve doğuda okula giden çocuk sayısına göre anneye her aya düzenli para ödendi.
Cumhuriyet tarihinde İlk defa Ak Parti döneminde bütçeden eğitime ayrılan pay savunma harcamasının önüne geçti.Ders kitaplarını bedava verdi ve dergicilik tarihe karıştı.
Köyde ve Beldes projeleriyle,duble yollarla,inşaat sektöründeki canlılık ekonomide çok önemli bir başarı olarak vatandaşa yansımaya başladı.Liradan altı sıfırın atılması,enflasyonun tek rakama düşürülmesi.Eskiden iş adamları önümüzü göremiyorduk,diye ekonomi politikalarından yakınırlardı,bu sesleri duymaz olduk..Kamu maliyesini denetlenir bir hala getirdiler.
Ak Partinin emeklilerden çok büyük oy aldığı görüşündeyim bir emekli olarak..
On milyon emekli var, bu 50 milyon seçmen sayısının yüzde 20 sine tekabül ediyor ; MHP 2011 genel seçimlerinde emekliye ikramiye vereceğim dedi ama aldı oy yüzde 12 ;CHP emekliye gayri safi milli hasıladan pay vereceğim dedi aldığı oy yüzde 26..
Bu da benim tezimi doğruluyor ama oran veremiyorum..
Başbakan 2007 ve 2011 genel seçimlerinde benim iktidarımda alım gücü düşen bana oy vermesin,diye meydanlarda yüksek s esle dillendirdi bunu..
Ak Partinin en büyük şansı,muhalefetin özgürlükçü değil de yasakçı ve darbeci olması ve inandırıcı olmaması..
Ak Partiyi iki kesim zorluyor bu ülkede birsi Aleviler;Aleviler den Ak Partiye zırnık oy gitmiyor..Bir de Kürt seçmenin dörtte bir ama örgütlü güç olan Kürtler ve kısmı demokrasiden yana olan güçler,Ak Partiyi demokratikleşme konusunda sıkıştırıyor..30 Ekim 2012 tarihinde açlık grevlerine destek için BDP’nin çağrısıyla BDP’nin belediyelerde kazandığı il ve ilçelerde hayatı durdurması bunun somut örneğidir.Suriye iç savaşından sonra; üç milyon örgütlü Kürt seçmen Ak Partinin ezberini bozduğu gibi, korkulu rüyası olmaya da başladı..
Demokrasi,eğitim düzeyi yüksek,örgütlü,zengin, hukuk toplum sistemi..
Ak Parti toplumun ciddi olarak bir demokrasi talebinin o olmadığını biliyor ve her şeyi ekonomi,din,ırk, mezhep,sağlık ve eğitim üzerinden topluma yaklaşıyor.
Küreselleşme ve Arap baharının sınırımıza dayanması Ak Partiyi ve Başbakanı korkutuyor.
Başbakanın gerginliği ve öfkesi de bundan kaynaklanıyor..!
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025