Mehmet TIRAŞ
AKP hükümeti ile PKK arasında sürdürülen görüşmelere toplumun bir kesimi ” İmrallı süreci” derken,bir kesimi de AKP ve bu sürece destek verenler “çözüm ve barış süreci” diye adlandırıyorlar.
Ne ad verilirse verilsin bu süreç desteklenmeli;desteklenirken de kalıcı bir barışa dönmesi için PKK ‘yı var eden ve devletle masaya oturtan sorunun adını da açıkça koymalıyız,bu sorunun adı ;“Kürt sorunudur aynı zamanda siyasi bir sorundur.”
Silah PKK’nın elindedir ama PKK’nın eline silahı verdiren de; Kürtlerin varlığını ve kültürünü reddeden inkarcı politikalar, değil mi?
Şu soruyu sorarak barış sürecinde tartışmalıyız,PKK sorun mu sebep mi?
PKK,Kürt sorununun silahlı türevi olarak Kürtlerin içinden çıkmadı mı?
Devletin baskıcı,asimilasyoncu ve şiddet yönteminin bir etki ve tepkisi olarak PKK Kürtlerin silahlı bir gücü dahası,Kürtlerin Ordusu olarak Mezopotamya da bir bölgesel güç olmadı mı,dört ülkeyi saran on binleri sokağa döken ve isyan ettiren, kendine destek veren kitlesel potansiyel elde etmedi mi?
PKK’nın Böyle bölgesel bir gücü olmasaydı;daha üç ay öncesine kadar Başbakan ben olsaydım, Öcalan’ı asardım demiyor muydu?
BDP’li milletvekillerinin bir grup PKK ‘lılarla Şemdinli kırsalında kucaklaşmasına isyan eden Erdoğan;yargıya talimat verdim,terör örgütünün uzantısı olan bu milletvekillerinin dokunulmazlığı hakkında fezleke hazırlayacak, bizde mecliste gerekeni yapacağız,diyordu;bunu barış sürecinde sormak,siyasi tutarlılık açısından önemli, değil mi?
PKK’ile görüşen de, görüşüyor diyen de; alçak ,şerefsiz sözleri kime ait;Başbakana değil mi?
Kürt sorunu yok terör sorunu ve Kürt kardeşlerimin sorunu var diyen de,Erdoğan!.
Üç ay önce bunları söyleyen Başbakana ne oldu;kendine demokrasi konusunda format mı, attırdı?
Barış sürecine hala Kürt sorunu olarak değil de, terör sorunu diye yaklaşımı ise, başka bir açmazını ortaya koyuyor Başbakanın!.
Başbakanı buraya sürükleyen Öcalan ile masaya oturtan başta Suriye ve AKP’nin orta Doğu politikasının sonucudur.
Barış sürecini yürüten adına da ‘akil insanlar heyeti’ denilen 63 insan ülkenin yedi bölgesinde toplantılar yapıyor,gündemi de bu akil insanların toplantıları belirlemektedir,bu satırların yazarı da,bunu yaşadığım il olan Kocaeli de Marmara ‘akil insanların ” iki toplantısına katıldım biri bu akil insanlara destek veren gruplarla;diğer, ise ikil insanlarla katılıp ve düşüncelerimi dile getirdim; hatta akil insanlara yazılı da bir yorumumu verdim,grubun başkanı olan Deniz Ülkü Arıboğan’a…
17 Nisan 2013 MÜSİAD’ın düzenlediği toplantıda AKP’yi temsilen katılan il başkanı ve partililer demokratikleşmeden, hukuktan, insan haklarında ve bireyin özgürlüğünden hiç bahsetmiyorlar,besmeleyle başlıyorlar hadislerle konuşmalarına devam edip,amin diyerek bitiriyorlar.Hakkını teslim etmeden geçemeyeceğim AKP il başkanı başkanlık sistemini de ,bu duaların ve hadislerin arasına sıkıştırdığını da söyleyelim.Yalnız AKP’ bu barış sürecine örgütsel potansiyelini katmıyor veya katamıyor çünkü salonun ancak üçte biri doluydu elli kişi civarında bir katılım vardı,Belediye başkanlarının ve ilçe başkanlarının katılmaması düşündürücü geldi bana.
AKP Kocaeli il başkanı konuşması içerisinde bir tek bile Kürt sözcüğünü telaffuz etmedi;bu da AKP tabanının bu sürece sıcak bakmadığını gösteriyordu.
İlin 11 millet vekilinden 7’sini çıkartan ve iki dönemdir Büyük şehri ve tüm ilçelerin belediye başkanlığını kazanan bir partinin, böylesi önemli bir soruna örgütsel olarak mesafeli durmasını neye yormalıyız!.
AKP’yi rahatsız eden görünmeyen dipten gelen bir dalganın işaretleri,bu barış süreciyle ortaya çıkabilir!.
19 Nisan 2013 tarihinde Marmara akil insanları grubunun Kocaeli de düzenlediği; STÖ, kanaat önderleri,düşünce grupları ve yazarlarla yaptığı toplantıdan kısa gözlemim:
“Benim de söz alıp konuştuğum ama söz alanların genellikle memur sendikalarının aralarında yaşanan rekabet sıkıntısı ve devletin bir memur sendikasını desteklemesi damgasını vurdu..Diğer söz alanlar da ne fikri takibe hakimler ne de ülkenin bu can alıcı otuz yıllık savaşı konusunda bir öngörülerinin olmadığı,dış güçler,emperyalistler bizi bölmek istiyorlar,vatan-millet Sakarya gibi klişe sözlerle;öfkelerini dışa vurdular dersem küçümsememiş olurum.Toplantı düşünsel anlamda çok sığ bir toplantıydı,tabi sorulan sorulara da akil insanlar muhatap olmayınca; haklı olarak söz alanlar biz kime konuşuyoruz,havanda su dövüyoruz,diye de yakınmalar ve sitemler oldu.”
Bu yazımıza konu ettiğimiz demokratikleşme konusunda;bir KESK temsilcisi ifade etti bir de ben dile getirdim,otuza yakın söz alanlar içinde,diğer konuşmacıların çıkışı ise sübjektifti..
Biz yazının konusuna dönelim!..
PKK’yı vareden tüm faktörler ortada durmuyor mu?Duruyor!..
Ne bunlar?
Anadilde eğitim,koruculuk sisteminin kaldırılması,yüzde on barajı,yerel yönetimlerinin yetkilerini artıran yasaların çıkması,siyasi partiler yasasının ve seçim kanunun değişmesi,Uludere katliamının aydınlatılması,cem evlerinin yasal statüye kavuşması,ruhban okulunun açılması,basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ve zorunlu din dersi,gibi!..
Barışın kalıcı olması için bu sürecin daha tutarlı işlemesi açısından;bunun içinin demokrasi,hukuk ve insan halklarıyla doldurulması gerekmiyor mu?
Bu sorun bir siyasi sorun değil mi?Evet!.
O zaman neden müzakeresi parlamentoya taşınmıyor ve şeffaf yürütülmüyor?
Barış, demokrasi ve hukuk zeminlerinde kök salar boy atar,çoğulculuk kavramıyla da çok kültürlülük bir yaşam biçimi haline gelir.
Dahası toplumların kulağı-sesi ve dili olan demokrasilerde de;dördüncü kuvvet olarak bilinen medya üzerinde Başbakan Erdoğan’ın baskısını, biz askeri darbelerde bile görmedik.
Askeri darbelerde isim verilerek gazetecilerin kovulması ve işsiz bırakılmasını AKP’nin ileri demokrasisinde yaşıyoruz.
Barış olacak ama demokratikleşme olmayacak böyle bir mantığın demokrasiyle bağdaşır bir yanı var mı?
Suyun yarısın sıcak yarısın soğuk olduğunu savunmak gibi bir saçmalığı ortaya koyuyor AKP’nin barış politikası.
Demokratikleşmeyi dile getirenleri; akil insanlar içinde köşesi olan AKP ‘nin dalkavukları buna Uludere ve Ceylan Önkol cinayeti gibi bir şey tutturmuşlar,barış sürecini engellemeye kalkıyorlar,daha da ileri giderek; neredeyse PKK’ya yalvaracaklar silah bırakma diyecekler,diye de alçaklaşıyorlar köşelerinden.
AKP’yi desteklerseniz darbelere karşı oluyorsunuz, eleştirmek ise liberallerin Kemalist damarı kabardı,bunlar eski Kemalist Marksistler,eski Maocu gerillacılar gibi yaftalamalar ise kırıla gidiyor AKP’nin dalkavukçu siyasette ikbal arayan köşe yazarlarında..
Bu akil insanlar heyetinin çalışmalarında toplumun farklı görüşleri,endişeleri ve önerileri ortaya çıkıyor ama bizim gözlemimizde ;AKP en çokta Başkanlık sistemi ve Erdoğan’ın başkanlığının alt yapısının yoklamasını yaptırıyor kendine göre.
Önemli bir hatırlatmayı da yapmadan geçemeyeceğiz;1999-2004 yılları arasında da silahlar susmadı mı?Sustu.Peki sonrasını insan hatırlarken bile ürperiyor;terör bir afet gibi dönemdi mi? Döndü!.
Neden döndü?
Demokratikleşmeye hız vermedik demokrasi,hukuk ve insan hakları konusunda bir arpa boyu yol alınamadı, PKK’yı var eden faktörler değişmediği için, olmadı mı?
PKK’yı vareden sorunları çözülmüş,PKK’nın beslendiği Kürtlerin haklı talepleri yerine getirilip demokratikleşmeye hız verilseydi,örgütün altı boşalmış olsaydı, örgüt bu kadar güçlü dönebilir miydi?
Yıl 2013 yukarıda sıraladığımız sorunlar olduğu gibi duruyor;verilen yanıt;olağanüstü hali kaldırdık,TRT Şeşi açtık!.
Gerçekle yüzleşmeyenler sorunlarını çözemezler, sadece ötelemiş olurlar.
Başbakan ekonomiye verdiği önemi doğru da yapıyor onu da söyleyelim ama demokrasiye onda biri kadar önem vermiyor.
Çünkü, halkın demokrasi konusunda çok ciddi bir talebi yok bunu Başbakan iyi biliyor?
Demokrasi ve hukuk toplumu olmuş,yargısı bağımsız olan bir ülkede Başbakan yargıya talimat verdim diyemezdi,dediği anda, yargı o kişiyi sıfatı ne olursa olsun sanık sandalyesine oturturdu!.
Not:Bu yazının önemli bazı bölümlerini içeren kısmı;Marmara Akil İnsanlar gurubunun başkanı Deniz Arıboğan’a 19 Nisan 2013 tarihinde Kocaeli deki akil insanlar toplantısında,elden verildiği gibi,ayrıca ben o toplantıda söz alarak daha detaylı bir konuşma yaptığımı da naçizane belirteyim...M.T.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025