Mehmet TIRAŞ
Balyoz davasından sonra,Altı yıldır Silivri de süren Ergenekon davasında da karar açıklandı.13.Ağır Ceza Mahkemesinin kararını verdi ve 18 sanık için ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet cezası verildi.
En dikkat çeken ise bu davada mahkemenin eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’a müebbet cezasının vermesiydi.
Gerçi mahkemenin kararı nihai bir sonuç değil daha bunun Yargıtay süreci var; Yargıtay onaylarsa ceza hükümlülüğe dönüşecek bozarsa dava tekrar görülecek.Tabi bir de bu davadan yargılananların AİHM baş vurma hakları var yalnız, iç hukuku tüketmeden AİHM’ne baş vuramıyor hiçbir sanık.
Bu dava hakkında çok farklı olumlu veya olumsuz yorum ve analizler yapılacaktır hukuki yönden ama kararı pek değiştirmez.Yargı sürecinden görüş belirtmek ve yorum yapmak yargıya müdahale diye algılanır doğruluk payı da vardır ama yargı sonucunu yorumlamak kadar da doğal bir şey olamaz.
Ergenekon ve balyoz davasında yargılananlar darbeci midir,değil midir bunu yargı ortaya çıkartacaktır..Sanıklara verilen cezalarda delillerin kuvvetli olduğunun da işareti gözüküyor.
Bizde yargı hiçbir zaman bağımsız ve tarafsız olmadığı için her verilen yargı kararları hele de böylesi iktidarlara karşı askeri darbe yapmayı planlanmış davalar, daha farklı gürültü kopartır.Birde bu ülkede askeri darbelere destek veren ciddi bir kesimin olduğu da yadsınamaz.
Gerçi bu dava ilk defa olan bir dava hem de üst düzeyde emekli ve muvazzaf olan generallerin yargılanması,yargı kesiminde ve toplumda ezber bozmuştur.
Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde yargı silahlı ve sivil bürokrasinin,yürütmenin baskısından çıkmadı.Ve hep güdümlü oldu.28 Şubatta yargıçlar otobüse binerek Genelkurmayda generallerden brifing alırken,şimdi de Başbakan demedi mi,yargıya talimat verdim,diye.
İstiklal mahkemeleriyle başlayan yargı süreci Devlet Güvenlik mahkemeleriyle(DGM), sıkıyönetim mahkemeleri ve ilk defa Ergenekon ve balyoz davalarına bakmak için oluşturulan ‘Özel yetkili Mahkemelerle’ devam etmesi ,yargı üzerindeki şüpheleri hiç ortadan kaldırmadı.Kaldırmaması kadar da doğal bir şey olamaz burası bir hukuk devleti olmadı ki, vatandaşın endişeleri yok olsun..Burası sivil ve silahlı bürokrasinin cenneti olan bir yer;biz toplum olarak hukuk üreten bir ülke değiliz.
Ergenekon davasında bizim eksik gördüğümüz bir olay var kafaları karıştıran, o da 27 Nisan 2007 yılında 27 Nisan e-muhtırası olarak tarihe geçen ve bu muhtırayı veren, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın bu davadan muaf tutulması.Ve Başbakanın zaman içerisinde bu muhtırayı bildiriye çevirmesidir.Bu muhtıra üzerine ülke erken seçime gitti,AKP bu muhtıraya karşı dik durması ve demokratik teamüllerden taviz vermemesi de, takdire şayan bir şeydi ve seçimlerden de karşılığını da halktan aldı tam bir oy patlaması ile.
Zaman içerisinde Başbakanın e-muhtırası veren bu generalle Dolmabahçede gizli görüşmeleri hep merak konusu oldu ama hiçbir ciddi açıklama yapılmadı.Halada soru işaretleri kafaları karıştırıyor,neydi görüşmenin amacı mesela?
Gelelim yazıya başlık yaptığımız çapraz ateş kararına;darbeden yargılanan general rütbesinde olanlara verilen cezaları bir vatandaş olarak normal karşıladığımı belirteyim ama rütbesi generalin altında olanların aldığı cezalar kabul edilir bir durum değildir…
Çünkü,askeriye de emir komuta zinciri vardır, ast-üst ilişkisi belirler ilişkiyi.Askeriye aslanı kediye boğduran yer derler..Emir demiri keser sözü askerlere aittir.. Mesleğinizdeki uzmanlığınız değil,rütbeniz belirleyicidir. Komutanın altında görev yapan bir subayın bir üstünden gelen emri, emret komutanım diye yerine getirir,bu verilen emri de yasal veya değildir gibi bir karşı çıkma lüksü yoktur emir alanın; onun için bu davalarda rütbeye göre ceza verilmeliydi.Bizim bu tezimizi dönemin genelkurmay başkanı ve bu davalardan sekiz saat bu davanın savcısına ifade veren Hilmi Özkek’te böyle yorumladı,bir gazeteye verdiği mülakatta.
Ergenekon ve Balyoz davasından yargılanan generaller görevde oldukları süreçte sadece altlarında çalışan subay ve ast subayları değil; toplumun değişik kesimlerinde bulunan darbe içerisinde yer alması için aktif çalışmalara katılması;Ergenekon davasından yargılanan çok sayıda üniversite rektörü,sendikacı,gazeteci,meslek odaları başkanı,yazarlar ve siyasetçilerin bulunması tesadüf bir şey olmadığını göstermiyor mu?
Askerlerin kılıcının iki taraflı kestiği dönemdi bu dönem..
Bu davanın önemi de buradan gelmektedir bir yerde asrın davası denmesi boşuna bir söylem değildir.AKP’nin bir sürü yanlışına rağmen bu davada gösterdiği cesaretten dolayı da haklarını teslim etmeliyiz.
Biraz bu davanın ilk başladığı sürece geriye dönük bir fikri takip yapan nelerin konuşulduğunu,nelerin yazıldığını,şuan müebbet ve otuz kırk yıl cezalara çarpıtanlar neler söyledi neler!.
Mahkeme ve hukuku tanımıyoruz hatta bizi yargılayacak mahkeme ve yargıçlar anasından daha dünyaya gelmemiştir gibi fermanlar okudular.Meraklısına not olarak benim,üçüncü kitabım Hemen kitaptan çıkan “derin devletin Kara kututusu”nun Ergenekon davasıyla genişletilmiş ikinci baskısına bir göz atsınlar.
Bu dava siyasimidir ?
Evet siyasidir.
Çünkü askeri darbeler siyasi değil mi?
Siyasi iktidarlara karşı yapılmıyor mu askeri darbeler?
Biz evrensel bir hukukla yönetilmedik hiçbir zaman,hala da öyle yönetilmiyoruz; sivillere demokratik bir anayasa nasip olmadı,yukarıda da belirttiğimiz gibi her darbe bir yargı kurumu oluşturdu,İstiklal mahkemeleri,DGM ve sıkıyönetim mahkemeleri ve asker mahkemeler olmak üzere.Hatta askerlerin talimatıyla bazı siviller askeri mahkemelerde yargılanıp,cezalara çarptırılmadı mı?
Ergenekon ve balyoz davasından yargılanalar hiç akıllarından bile geçirmediler böyle bir özel yetkili mahkemelerde yargılanacaklarını şöyle dursun; göz altına bile alınamayacaklarını düşünüyorlardı.Çünkü susurluk davasında TBMM’ne ifade vermeye gelmemişlerdi generaller.
Generallerin Dayanakları; her devletin bir ordusu var, Türkiye’de ise ordunun bir devleti anlayışıydı; topluma da kabul ettirilmişlerdi ve öyle de gidiyordu..Askerler adam öldürseler polise değil,askere teslim ediliyordu askeri mahkemede yargılanıyorlardı.
ABD,Sovyetler dağıldıktan sonra Küreselleşen dünyada askeri darbelerin tarihe karıştığını, yeni çağın argümanında askeri darbelerler olsa bile sınırlı olacağını, ilelebet gidemeyeceğini açıklasa da; bizim askerler bunu pek okuyamadı veya ciddiye almadılar.
Bizim askerler darbe girişiminde olurlarsa; ABD’nin kendilerini destekleyeceklerini tahmin ettiler, ABD onaylamadığı halde bildikleri yolda ilerleyince,siyasi iradede de düğmeye basarken, ABD’den de darbeci generallerin tutuklanmasına yeşil ışık yaktı ve süreç buraya kadar geldi.gazeteci Alper Görmüşün ortaya çıkarttığı bir komutana ait “darbe günlüklerinde” bunun detayını görmek mümkün.
Mahkemelerin kararı askeri darbeler döneminin kapandığı anlamına gelmez;çünkü bizim 53 yıllık bir askeri darbe geleneğimiz var ve darbecilerin çıkarttığı yasalarla ve kurumlarla hala ülke yönetiliyor..
Askeri mahkemeler,Mili Güvenlik Kurulu(MGK) YÖK ve hukuk sistemimizi tartışmaya gerek var mı;her adli yılın açılışında yargının en tepesindeki kişi yargı bağımsız değil ve siyasallaşmadan yargıyı kurtaralım diye yırtılıyorlar,Yargıtay başkanları değişiyor ama feryatları aynı.
Yalnız altını kalın ve kırmızı çizgiyle çizelim, Ergenekon ve balyoz davasındaki kararlar;artık askeri darbelerin sonunu getirmese de,darbecilerin önünü büyük ölçü de kesmiştir.
Burası Osmanlının mirası, Osmanlıda oyun bitmez derler,ihtiyatlı olmayı da elden bırakmamalıyız.
Bu davanın hamuru daha çok su kaldırır ancak batı standartlarında bir demokrasiyle üstesinden gelinebilir;o da Türkiye’nin AB üyeliğinden geçiyor.
Demokrasilerde görülmemiş yaşanmı bir olayla yazıya son verelim..
Olay Diyarbakır da geçer; bir belediye başkanı rütbesi yüzbaşı olana “benimle böyle konuşamazsınız, ben halkın oylarıyla seçilmiş biriyim” deyince..
Yüzbaşı, “sen de kim oluyorsun biz Başbakan asmış bir kurumuz” diye tepki gösterir.
Ergenekon davasını özetlemiyor mu bu hikaye.
Yazarlar
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları




























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025