Mehmet TIRAŞ
Yetmişli yılların başında televizyon Türkiye’de yayın hayatına yeni başladı yıllarda televizyonda iki tiyatro sanatçısının oynadığı bir skeç vardı, seyredenler hatırlar kanısındayım.
Kısa, güldüren ve düşündüren skeçte olay köyden kente gelen imam nikahlı adamla karısı arasında geçen evliliklerini konu ediyordu..
Devlet imam nikahının evliliğin resmiyeti olmadığını, evliliğin ancak resmi nikahı ile geçerli olduğunu anlatmak istiyordu bu skeçle.
Tiyatro oyuncusu kadın imam nikahlı kocasına Ali Gurban beni burada birisi alıp gitse ne yaparsın?
“Nasıl alır –gider, sen benim karımsan” diye erkek karşı çıkıyordu.
“Ispatla Ali Gurban” diyordu kadın sanatçı.
Kadın,nereden karınam, senin nüfus cüzdanında soyadınla benimki aynı değil ki, bir de evli yazmıyor diyordu ve ben senin karın olduğumu ıspatlaman için, ikimizin soya adı bir olmasını devlet şart koşuyor,diye böyle devam ediyordu.
Ben de başbakanın iddialarını,iftiralarını,hakaretlerini ve kısacası yaftalamalarını dinledikçe bu kısa skeç oyununu hatırlar oldum.
Gezi olaylarından başlayıp 17 Aralıkla tam bir tavan yaptı başbakanın iftiraları,yalanları ve belgeleyemediği iddiaları.
Kısaca bir hatırlatmakta fayda var ne demiş Erdoğan,bu yazacağımız amiyane tabirler bize ait değil başbakana ait olduğunu da baştan belirtelim.
“Camide içki içtiler, kutsal mekanımıza idrarlarını bile yaptılar elimizde görüntüler var, yakında yayınlayacağız” dedi.
“Böyle bir görüntünün olmadığı,hatta caminin müezzinin böyle bir şey görmedim demesine rağmen, o müezzini de yalancı tanıklık yapmadı için başka bir yere sürdüler.”
Daha vahimi Erdoğan’ı yalanlayan gezi iddianamesinde bu yer almadı,mahkemede bu iddianameyi kabul etmedi.
Hatta Başbakanın referans gösterdiği “yeni akit” gazetesi gezi direnişinde camiye sığınanlar fuhuş yaptılar” diyecek kadar birinci sayfadan haber yaparak alçaklaştı.
Bir başka olay ve Başbakanın Gezi olayları sürecinde Kabataş iskelesinde baş örtülü bir bacımıza saldırdılar, üzerine idrar yaptılar,darp ettiler diyerek,mütedeyyin insanları gezicilere karşı kışkırttı.
AKP’nin bir milletvekili elimizde olan görüntüleri yayınlamıyoruz,toplumsal nahoş olaylar olur diye ileriye taşıdı bu konuyu..
Ama boşuna dememişler yalancının mumu yatsıya kadar yanar diye, Kanal D televizyonu Kabataş saldırısına uğradığı iddia edilen görüntüleri yayınlamasıyla böyle bir olayın olmadığı ortaya çıkınca,gerçeğin bir gün ortaya çıkma gibi pis bir huyu kendini göstermiş oldu.
Gezi olaylarını itibarsızlaştırmak için çapulcular,darbeciler,vandalistler,provokatörler,dış güçlerin içerideki işbirlikçisi gibi iftiralar havada uçuşuyordu hatırlanacağı gibi.
17 Aralık “rüşvet ve yolsuzluk operasyonu” ile başbakan darbeyle yönetime el koymuş bir general havasında 25 Aralık operasyonuyla yargıya darbe yapmasıyla,darbecilere rahmet okutacak bir politikaya soyundu..
Emniyette ve yargı da çeteleşme var bu çeteleri fark edemedik, bu çete üyeleri paralel bir devlet yapılanmasına gidiyorlar diyerek emniyette ve yargı da tam bir cadı avına başladı..
Bir insan 12 yıl yönettiği devlete çete der de, kim ona inanır.
Gezi olaylarında 7 genci hayatının baharında yaşamdan koparan, o vahşi polis saldırılarına sahip çıkmış, polisleri kahraman ilan etmiş ve destan yazdılar onlarla gurur duyuyorum, diyordu.
Paralel devlet diye suçladığı hizmet hareketini hedef göstererek darbecilerin bile bu kadar hakaret etmediği,aşağılamadığı,kavgada bile söylenmeyecek sözlerle,ne kadar hakaret içeren söz ve kavram varsa hepsini söylemeye başladı.
Bundan daha iki yıl önce Fevtullah Gülen’i yere göğe sığdırmıyor,hayır duasını bekliyor,fikirlerinden yararlanmak istiyor, ülkenin dış dünyada aydınlık yüzü olarak anlatıyor,dön gel hasret bitsin diyordu.
Başbakan Cemaatin lideri Fevtullah Gülen için,”haşhaşi,alim müsveddesi,yalancı peygamber,çete ve örgüt lideri,dış güçlerin uşağı,hain,ajan,provokatör,alçaklar,şerefsizler,namussuzlar,milli irade hırsızları” gibi kendine yakışan ama sıfatına yakışmayan sözlerle toplum önünde küfre dayanan bu sözler, yenilir yutulur gibi değil,dirhemini yiyen it kudurur misali saldırıyor. Erdoğan’ın cemaatin lideri için söylemediği iki söz kaldı, ‘üfürükçü,muskacı’ demedi yakında hurafelikle suçlarsa hiç şaşırmayın.
Bu iddialarının,hakaretlerinin ve iftiralarının üzerinden iki ay geçmesine rağmen hiç birini kanıtlamış değil Başbakan, üzücü olanda bu.
Yolsuzlukları ve rüşveti ortaya çıkartanları yukarıdaki saydığı sözlerle hakaret eden Erdoğan,evinde 4.5 milyon dolar çıkan Bankanın müdürüne dürüst dedi ve operasyonu yürüten savcıları ve hakimlerin görev yerlerini değiştirerek tahliye ettirdi.
Hayır sever işadamı diye kefil olduğu Rıza Zarraf’ın ise mal varlığının üzerindeki tedbiri kaldırttı,şimdi de tahliye edilmesi için uğraşıyor.
Yargıyı kendine bağlayarak hukuk devletinin köküne kibrit suyu döktükten sonra, şimdi de internete yasak getirmeye soyundu ve bu yolsuzluk ve rüşvet haberlerini,teknik takibe yakalanan telefon tapelerinin erişimini engellemek için ileri demokrasisinde yer arıyor.
İnternet yasağına karşı çıkanlara Erdoğan, pornocu diye hakaret ediyor akıl alır gibi değil.
Biz yazımıza başlık attığımız kısa skeç sorusuyla tekrar soralım Başbakana ‘Ali Gurban bunları ıspatla?”
Eğer ispatlayamazsanız çok büyük bir vebal altında kalacaksınız, bunun kanıtlanacağı yer yargıdır,sandık değildir.
Başbakan 2011 genel seçimlerinde de PKK ile görüşüyor diyen muhalefete de şöyle hakaret etmişti,”PKK ile görüşen,görüştü diyen kanıtlamazsa şerefsiz,alçak ve namussuz” demişti..
Ama Oslo’da PKK ile görüşmeler medyaya servis edilince dut yemiş bülbül oldu ve unutturmaya çalıştı, yandaş medyasıyla ama unutulur gibi değil ki Başbakanın söyledikleri.
Artık dışarıda ve içeride Başbakanın otoriterleşmesi değil,askerle siyaset ortaklığı yapan Güney Amerika modeli faşist bir sistemin ayak sesleri olarak yorumlanıyor.
Hele medyaya ayar çekmesi ve ALO FATİH hattının devreye girmesi, işin tuzu biberi oldu.
İşte durum bu kadar vahim.!
Sorumuzu tekrarlıyoruz iddialarını kanıtla sayın başbakan?..
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025