Mehmet TIRAŞ
Yazıya kaldığımız yerden devam edelim aslında Mehmet Altan’ın ortaya attığı “ikinci cumhuriyet” fikri bu ülkede yirmi yıldır tartışılıyor ama bir türlü cumhuriyetin demokratikleşmesi bir arpa boy yol almıyor..Cumhuriyetin demokratikleşmesi için Türkiye’nin AB standartlarında bir demokrasiye çıtasını tutmasıyla mümkün, başka türlü var olan rejimi demokratikleştirmek imkansız gibi.
Biz yazıya dönelim.
Dört günlük Mehmet Altan’ın yazısının demokratik bir Türkiye hayalini ikinci cumhuriyetle anlatırken Altan’ın yazılarının her paragrafında ve öne çıkarttığı tezi “devlet kavramını” çok yönlü anlatması ve dikkatleri devlet kavramı ve yapısı üstüne projektörü tutuyor.
Toplumun hemen hemen her kesimi Türkiye Cumhuriyetinin mevcut var olan devlet yapısından şikayetçi ama devleti eline geçirdi mi,bu devleti sokakta bulmadık diye sahipleniyor.Geçmişte darbeci Generallerden duyardık bu devleti sokakta bulmadık sözlerini sık sık, şimdi ise Erdoğan’dan yüksek perdeden söylüyor.
Devleti ele geçirenlerin neden devleti demokratik bir devlete dönüştürmediğinin görünmez ekonomik gücüne bakmamızı gösteriyor Altan,TC Devletinin kılcal damarlarına kadar inip tomografisini çekiyor.
“Bizim ülkemizde bir şey “icat ettiği” ya da yeni bir “üretim bçimi” geliştirdiği için büyük zengin olanlar yok denilecek kadar azdır.Zenginlerimizin çoğu “Resmi Gazete” zenginidir,bir yasa çıkar ve o yasayla yeni zenginler oluşur.”
Yine yazsının başka bir bölümünde can alıcı konusu olan devlet eliyle zenginliğe değiniyor:
“devleti ele geçirmek sadece siyasi iktidarı değil büyük bir zenginliği de getirir.Tarih boyunca bu ülkede siyasi kavgaların hep devlet etrafında dönmesinin temel nedeni de budur zaten.Herkes bir yerinden devlete tutunmaya çalışır”
“Devlet artık Erdoğan’ın şahsi “Mülkü” olarak görülmeye başlandı,küçük küçük başlayan yolsuzluklar son üç yılda çığırından çıkıp milyarlarca doların herkesin gözlerinin önünde çalınmasına vardı.Rüşvet öylesine bir yerleşik hal aldı ki,’on milyonluk dolarlık’ rüşvetler küçümsenir oldu.”
“Şehirlilerin “azınlık diktatörlüğü” yerine “çoğunluk diktatörlüğünü” kurdu.Mahkeme kararlarını dinlemedi,yargıçları azarladı,savcıları ve hakimleri perişan etti,hukuksuz eylemler yaptı.”
Görüldüğü gibi sistem demokratikleşmedikçe,iktidarların el değiştirmesi ve hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Bize bu gelenek Osmanlıdan gelen bir devleti kutsama geleneğidir..
Osmanlıda “Devlet mi,evlat mı” tezi devlet diye karşılık bulmuştur ve bu devleti kutsama geleneği Cumhuriyetle de devam ediyor, ne kadar seçimle işbaşına gelen siyasilerde olsa çok fazla bir değişiklik yaratmıyor,bizde devlet vatandaşın değil de vatandaş devletin hizmetkarı.
Başbakan Erdoğan ekonomik yardımlarını yoksul kesimlere sunarken,devleti eliyle kendi zenginini ve medyasını yaratırken, yakınlarının kurdukları vakıf la devlet mallarını götürdüklerinin çarşaf çarşaf belgeleri medyada yer alıyor ama yargıya yaptığı darbeden sonra, bu yolsuzlukların ve haksız kazanca yargı müdahale edemiyor.
Erdoğan, artık askerin siyasete müdahalesi şuan için söz konusu olmadığı için, var olan devlet ideolojisinden rahatsız olmadığını, hatta Kemalizm’in “din ve mezhep” politikasından yola çıkarak çoğunluk üzerinden farklı olan kesimlere ve toplumun tamamını zapturapt altına almaya çalışıyor.
Demiyor mu “dindar nesil yetiştireceğim”
Başbakanın özgürlükleri boğması,yasaklara baş vuran ve yargıya müdahale etmesi yolsuzlukların ve rüşvetin üstünü örtmesine karşı çıkan toplumun her kesimini, vatan hainliğinden tutunda, her türlü yaftalaması,demokratik haklarını kullananlara anarşist hatta terör örgütü üyesi demesi,demokrasilerde görülmeyecek bir iftira olduğu gibi diktatör politikasıdır bunlar.
Daha da ileri giderek Mehmet Altan ve onu gibi düşünenler sözde PKK ile MİT arasındaki görüşmeden rahatsızlık duyduklarını,ateş kesi bozmak içi her türlü yola başa vurduklarını,bu ateş kesin çatışmaya dönüşmesi için çaba sarf ettiklerini söylüyorlar,bu kadarına da pes demekten insna başka bir şey bulamıyor.
Bu söyleyenler nedense yargının yürütmeye bağlanması,yargıya yapılan darbeyle siyasi bir kaosun oluştuğu konusunda ses çıkartmamalarını neye yormalıyız?
Başbakan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla başlayıp 25 Aralıkta oğlunun da içinde olduğu 41 kişinin yolsuzluk ve rüşvetten tutuklanacağını anlayınca, yargıya yaptığı darbeyle,yargıyı yürütmeye bağlayıp keyfi bir otoriterleşmeye yönelmiş,yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarını da kendine karşı yargı yoluyla paralel devletin örgütlediği bir darbe olarak seçmen kitlesine ve kendisiyle ittifak yapan Kürtleri de yanına almış gözükürken,din,mezhep politikalarını Türk ve Kürt milliyetçiliğiyle soslayarak, Cumhurbaşkanlığı seçimini lehine çevirmenin politikasının argümanı olarak sürdürüyor.
Bundan sonrası gelişmelerde de gözüktüğü gibi Abdullah Öcalan’ın ev hapsi bir pazarlık konusu olacak HDP’liler tarafından Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde,Öcalan’ın yön verdiği 2.5 milyon Kürt seçmenin desteğini almanın argümanlarını kullanarak Erdoğan kendisini Çankaya’ya atmanın ve yargılanması yolunu da kapamış olacak..Çünkü Cumhurbaşkanları vatan hainliğinin dışında yargılanamıyorlar.
Demokratikleşme ise bir başka bahara kalacak.
Erdoğan’ın Cumhuriyetin demokratikleştirme gibi bir derdi yok artık, Erdoğan ile pazarlık içerisinde olan Kürtlerinde, bölgelerinde inşa etmeye çalıştıkları özerklik yolunda atacakları adımlara Başbakan’ın sessiz kalması,Öcalan’ın ev hapsine çıkartılması Kürtlerin en büyük kazanımları olacak kendilerine göre.
Altan’ın devlet üzerine çizdiği profil ve ikinci cumhuriyet tezi sistemden nemalananlarında neden rahatsız olduklarını,cereyana kapılmış gibi sıçradıklarını şimdi daha iyi anlaşılmıyor mu?
Yoksa İkinci Cumhuriyetin felsefesi insan odaklı siyaseti öne alan,temel hak ve özgürlükleri referans gösteren ,bireyi özgürleştiren yöneten ve yönetilen,denetlenebilir bir demokrasinin hayata geçirmektir, toplum içinde en çok mağdur olan Kürtler bu devlet yapısı üzerine kafa yormalıdır ve Altan’ın tezlerline sahip çıkmalıdır.
Kemalist yapının olduğu gibi kendini koruduğu yerde, sandıktan ismi önemli değil hangi parti yüzde kaç oyla çıkarsa çıksın, sistem onu etkisiz hale getirmeye devam edecektir.
Demokrasinin kuvvetler ayrılığını önünde engel gören,yargıyı hükümete bağlayan,kendisinin ve yakınlarının, bakanlarının yolsuzluklarının üstünü örtmek için bütün devlet olanaklarını kullanan,muhalefeti rejim karşıtı ilan eden biriyle ittifak yapanın, inandırıcılığı tartışılmaz mı?
AB üyeliğinden uzaklaşmak için bahaneler üreten şenghay beşlisini içinde yer almak isteyen birinin, demokratikleşme vaatleri ne kim inanır!.
Demokratik bir Türkiye Cumhuriyetinin hayata geçmesi demek, yolsuzlukla ve rüşvetle suçlanan Başbakan,bakanların ve Erdoğan’ın da içinde bulunduğu tüm yakınlarının sanık sandalyesinde oturacağı bir fotoğraf ortaya çıkacaktır.
Altan’ında üstünde sık durduğu gibi artık Erdoğan’ın demokrasi ve hukuka dönmesi mümkün değil,dönerse, kendini ve yakınlarını yargılamadan kaçıramayacak.
Yazıya şu soruyla noktayı koyalım,Evrensel olan temel hak ve özgürlükleri savunmak ve yargı bağımsızlığından yana demokratik bir cumhuriyeti talep etmek ne zamandan beri, Kürtlerin silahlı gücünü savaşa çağırmak,barış sürecini baltalama ve Erdoğan hükümetini zora düşürmek oldu?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ZEHİRLENMELER “GIDA TERÖR” DEĞL Mİ?
1.12.2025 - İBB İDDİANAMESİ…
24.11.2025 - HUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR?
17.11.2025 - İŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ…
11.11.2025 - EN BÜYÜK MAĞDUR “KHK” LILAR…
10.11.2025 - MUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”,
3.11.2025 - ALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ…
27.10.2025 - TIKANMA VE TAHAMÜLSÜZLÜK…
20.10.2025 - SİYASAL İKTİDARIN HÜZÜNLÜ YOLCULUĞU…
13.10.2025 - “DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE…
6.10.2025
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları































































celaloruk
20 haziran 2012 tarihli taraf gazetesindeki köşe yazınızı okudum,öncelikle Türkiye nin sorunu bir kürt realite sorunumu yoksa bir terör sorunumu bunu iyi bilmeniz lazım sayın Lale hanım mısınız neyseniz.ülkemizde her etnik grup Türk milletinin faydalandığı nimetlerden nasibini almakta olup hiçbir ayrımcılık yapılmamakta ama sizin gibi göstermelik basın mensupları bu ülkenin hem ekmeğini yiyip hemde kılıçını çaldığını Türk milleti bilmiyor zannetme.cevabını bekliyorum.saygılarımla;
celaloruk
20 haziran 2012 tarihli taraf gazetesindeki köşe yazınızı okudum,öncelikle Türkiye nin sorunu bir kürt realite sorunumu yoksa bir terör sorunumu bunu iyi bilmeniz lazım sayın Lale hanım mısınız neyseniz.ülkemizde her etnik grup Türk milletinin faydalandığı nimetlerden nasibini almakta olup hiçbir ayrımcılık yapılmamakta ama sizin gibi göstermelik basın mensupları bu ülkenin hem ekmeğini yiyip hemde kılıçını çaldığını Türk milleti bilmiyor zannetme.cevabını bekliyorum.saygılarımla;