Melih ALTINOK
PKK’nin varoluşuna dair iddialar muhtelif.
Kimilerimiz onu Kürt sorununun doğurduğu bir sonuç olarak görüyor.
Diyarbakır Tabutluğu’ndan, anadil yasağından bahsediyor.
Kimilerimizse onun, vesayet rejiminin varlığını meşrulaştırmak yani, Kürt sorununu “diri” tutmak için derin devlet tarafından kurulduğunu söylüyor.
PKK’nin kuruluş aşamasındaki MİT’in rolünden söz ediyor. Örgütün kurulur kurulmaz devleti değil, silahlı mücadeleyi reddetmelerine rağmen büyük başarılar elde eden diğer muhalif Kürt grupları hedef tahtasına oturmasını delil olarak sunuyor.
Öcalan bile Pilot Necati gibi şaibeli isimlerle olan ilişkisini reddedemiyor. MİT ile ilişkilerini inkâr etmeden “Onlar beni kullanmaya çalıştı ama ben belli etmeden onu kullandım” diyor. Vs.
Ben de derin devletin PKK’nin sahneye çıktığında etkisi olduğunu düşünenlerdenim.
Ne var ki bu kanaatim, özellikle 90’lardaki ceberut devlet politikası nedeniyle PKK’nin Kürt sorunuyla özdeşleştiği, ciddi bir taban bulduğu gerçeğini görmezden geldiğim anlamına gelmiyor.
Israrla ve umutla desteklediğim çözüm sürecinde bu ve benzeri eski defterleri açmak yerine, aktörlerin müzakerenin inşasındaki “bugünkü sicillerine” odaklanmak taraftarıyım.
Şimdi yaptığım da bu amaca hizmet etmek için bir girizgâhtı. Zira unutmayacağımız ancak ötelediğimiz bu tartışmayı, silahlı mücadeleyi terk etme iradesi gösteren PKK’nin yerine ikâme edilmeye çalışılan yeni aktörleri deşifre etmek için zaman zaman hatırlamak zorundayız.
Evet, DHKP-C’den bahsediyorum. Çözüm sürecine dair umudun yaygınlaşmaya başlamasına koşut olarak PKK’nin durgunlaşmasıyla küllerinden “doğurtulan” nam-ı diğer Dev-Sol’dan.
90’lardaki sansasyonel eylemleri ve görece toplumsal desteğinin ardından suskunluğa gömülen DHKP-C yeniden sahnede.
Polislere yönelik saldırıları, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’ndeki intihar eylemi, sokaklardaki hareketliliği ve son olarak AK Parti’ye yönelik “karakteristik” saldırısı.
Bu saldırılar öylesine kör gözüm parmağına ki, hareketin, milli güvenlik devleti paradigmasını ıskartaya çıkartan çatışmasızlık ve müzakere sürecinde PKK yerine ikâme edilmeye çalışıldığını en apolitik kesimler bile görüyor.
Kimilerinin iddia ettiği gibi DHKP-C’nin bu hareketliliğini, yalnızca hareketin inisiyatifinde gelişen bir“rol çalma” girişim olarak görmek de olanaksız.
Zira hepimiz biliyoruz ki, ABD Büyükelçiliği saldırısının yanı sıra başkentin göbeğinde AK Parti Genel Merkezi ve Adalet Bakanlığı gibi stratejik noktaları vurmak, “resmî destek” olmadan imkânsız.
Ancak enseyi karartmaya gerek yok.
Birincisi, artık başka bir Türkiye’de yaşıyoruz. Halkın tek ve resmî temsilcisi olan parlamentonun içinden çıkan ve yekpare devlet algısındaki taşeron rolünden sıyrılıp “muktedirleşen” bir siyasal iktidar var.
Dolayısıyla da bu kirli ittifaklara karşı sessiz kalmanın dönüp kendine vuracağını biliyor.
Kısa süre içinde de DHKP-C’nin PKK’nin yerine tedavüle sokulması girişiminin son ve acemice denemesi olan bu saldırılar, bağlantıları ile birlikte kamuoyuna açıklanacaktır.
Bu oyunun tutmayacağının bir diğer garantisi ise, Türkiye halkının 30 yıllık savaş süresince ayak oyunları literatürünün bir hayli genişlemesi.
Ve hepsinden önemlisi, sahnelenen bu oyunun başrol oyuncusunun aceleye getirilmesi.
Zira DHKP-C’yi rolüne hazırlayan, bir zamanlar PKK’nin arkasında olan resmî ideolojinin arkaik unsurları olsa da, onun içinde büyüyüp gelişeceği bir toplumsal zemin yaratmakta naçar kalacakları açık.
Bu iş, romantik solcuların ve yeni müttefikleri merkez medya elitleriyle kotarılacak kadar basit de değil.
Hülasa sponsorların zenginliği gişenin garantisi değil.
*
NOT: Kültür Bakanımız Ömer Çelik’in Çin seyahatini takip eden gazeteci heyetinde olduğum için Newroz kutlamalarını izleyemedim. Malum, epeyce bir saat farkımız var. Buralardan hepinizin Newroz Bayramını kutluyorum. Newroz pîroz be.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019