Melih ALTINOK
Çözüm sürecinde belki de en tali konulardan biri olan PKK’lilerin sınır dışına çekilmesi mevzuunun bu denli üzerinde durulması elbette manidar.
Tali diyorum, zira 30 yıldır akan kanı durdurmak için taraflar çözüm iradesiyle masaya oturmuşken, sınır dışına çekilme, ilk adım olan çatışmasızlığın olamazsa olmazıdır.
Diyarbakır’da konuşan IRA barışının mimarlarından Jonathan Powell’ın da belirttiği gibi, bisikletin devrilmemesi için daha nice zorlu parkur ve çevrilecek pedal var.
Zaten bu konu üzerinden kopartılmaya çalışılan fırtınaya rağmen hükümet cephesi de, İmralı da çekilme konusunda oldukça rahat.
Çünkü süreci yakından takip edenlerin bildiği üzere, ayağına mekabını alan sınırı geçti.
Yani PKK’nin Türkiye sınırları içerisindeki sayıları Kandil’dekilerle kıyaslamayacak kadar az olan operasyonel birimleri çoktan geldikleri gibi gittiler.
Hiçbir sorun da yaşamadılar. Yaşamaları da beklenemezdi. Ülkenin Tokat ve Sivas gibi iç bölgelerine kadar gelen PKK’liler dönüş yolunu masaldaki gibi ekmek parçalarıyla işaretlemediler ve o lokmaları da kuşlar yemedi. Her biri o yolları, sınırdan güvenli geçiş noktalarını gözleri kapalı bulabiliyorlar.
Ülke içinde kalan sınırlı sayıda militan da, dün Taraf’ta da okuduğunuz üzere örgütün defalarca kullandığı güvenli koridorlardan çıkışlarını tamamlayacaklar.
Hülasa zor olan işin teknik boyutu değil, politik sindirme boyutu.
Bu noktada bazı gazetelerde yer alan ve genç subayların niyetini okuyan “yazılı izin şart”hikâyelerine de bakmayın siz.
TSK’nın ülke içinde operasyon yapması zaten hükümetin emriyle mümkünken, “operasyon yapma!”gibi yazılı bir emrin verilmesi gerektiğini savlamaya, kargalar bile gülmez. Defalarca “PKK saldırmazsa biz de operasyon meraklısı değiliz” diyen hükümetin bundan sonra da yapacağı tek şey, vur emri vermemek olacak.
Dolaysıyla, daha önce PKK’lileri sınır dışına çekme kararı veren Öcalan’a, “bari 500’ü kalsın” diyen ve bugün darbe davalarından yargılanan savaş baronlarının ideolojik mirasçılarının aşılmış bir sorunu büyütme hamlelerine karşı uyanık olmalı.
Dönüşüm sürecine karşı ellerinde kalan yegâne güç üzerinde, daha önceki etkilerinin kalmamasıyla içine düştükleri paniğin ağıtı bunlar.
Sınır dışına çıkan PKK’lilerin hayaletinin ardından, naçar söyleniyorlar işte:
“Açaydım kollarımı bele, gitme diyeydim yiğidime!”
Taksim kışla, tiyatrolar miğfer, Emek...
Emek Sineması restorasyonunu protesto ederek yazılarına son veren Atilla Dorsay geçenlerde bir televizyon kanalındaydı.
Sunucu, Dorsay’a, firmanın, Emek’in yapısını aynen koruyarak üst kata taşıyacakları açıklamasını hatırlattı.
Dorsay Emek’in en büyük özelliğinin salonun genişliği, ihtişamı olduğunu söyleyerek üst katta sinemaya daha küçük bir alan ayrılacağı gerekçesiyle itirazını sürdürdü.
Bu kez de yayın sırasında firmadan “hayır salon aynı boyutlarıyla taşınacak” açıklaması geldi. Ancak bir iki dakika önceki argümanı çöken Dorsay yılmadı.
“Muhalefetim biraz yumuşadı. Ama ben üst kata yürüyen merdivenle çıkmak istemiyorum ki!”
Eyvallah, kimilerimiz merdivenin yürüyenini sevmiyor olabilir. Bunu da protesto edebilir.
Hatta mevzuu, “Tiyatrolar, sinemalar da bizim ibadethanemiz” botuna taşıyanların groteskliğini bile anlarım.
Beğenmeyene beğen, razı ol ve sesini çıkartma demek faşizmdir.
Ancak aynı “hak” kuşkusuz ki tarihî mirasın korunması duyarlılığına sahip olduğu hâlde, bazı restorasyonların, kente dair projelerin gerekçelerine ikna olanlar için de geçerli olmalıdır.
Kaldı ki sözkonusu protestoların, elinde çekiç olanın her şeyi çekiç olarak görmesi misali, ülkedeki dönüşüm sürecine çakmak için araçsallaştırılmasına da karşı olabiliriz.
Yürütmenin kentlere dair her tasarrufunda, heykelleri dinamitleyen Taliban’ın ruhunu görecek bir kafaya da sahip olmayabiliriz.
Mesela, Gökçek Ankara’da kent merkezini otobana çevirmeye kalkıp bulvarı zincirlerle böldüğünde isyan edenler olarak, Taksim’in yayalaştırılmasına karşı çıkmayı en hafif tabirle abes de sayabiliriz.
Konuyla alakası olmasa da, Emek konusunda farklı tutum takınanların karşısına çıkartılan, protestolardaki polis şiddetine gelince.
Demokratik ülkelerde polisin, eylemlerde toma tekmeleme ve taşlama türünden “gazetecilik faaliyetlerine” rağmen tahrik olmaya “hakkı” yoktur.
Polisin orantısız gücüne “eyvallah” diyen de, toprağı bol olsun Can Baba’nın dediği gibi, “sanat sevicisi” olsun.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019