Mücahit BİLİCİ
Duyuları okşayan, onlara yansıyan herşey estetiktir. Estetiğin doğru anlamı iştiha ve şehvettir. Fakat piyasada bu kavramları takdir edecek insan sayısı azdır. Kimisi şehveti estetikliğe yakıştıramayacağı için söyleneni anlamakta zorlanacaktır. Kimisi de şehvetin cinsellikten ibaret olmadığını bilmediği için anlamayacaktır.
“Şehevî” demek tatmaya dair olan demektir. Buna zevketmek de denir. Tatmak, yemek, görmek, dokunmak, duymak gibi haller estetik (tatmaksal) hallerdir. İnsanın sanatla ilişkisi bu açıdan şehevî bir ilişkidir, zevkî bir muhatabiyet biçimidir. Sanat, zevkî birşeydir derken bir kayıt düşerek özneye de haddini bildirmemiz gerekir: Zevk arzunun kölesi değildir. Mesela, duyuların başına güzelliğin bir olay olarak gelmesine sanatın deneyimlenmesi diyebiliriz. Sanat, arzuya uğramayan bir zevk olarak da vukubulabilir.
Peki, sanatta tecrübe edenin estetik adı altında tattığı sanatın nesnesi nedir? Estetik boyutun altında yatan asıl değerli şey yaratıcılık olduğu için sanat değerli bir meşgaledir. Yani sanat yaratıcılığın tecrübe edilişi olduğu için değerlidir. Münhasıran bilişsel birşey olmadığı gibi kimi bilmeler de onun (sanatın) dışında değildir. Düşüncedeki sanata fikir, hayat veya işleyişteki sanata maharet, zenaatteki sanata üstadlık vesaire gibi adlar veririz. Hepsinde ortak olan boyut, varolanın ötesinde birşeyin yaratılması, yakalanması veya sunulmasıdır.
Bu sebeple herhangi bir dilde estetik kelimesini duyduğumuzda onun anlamı şudur: zevk etme, tatma, hissetme ile ilgili olan. Estetik olan, anlaşılan değil tadılandır. Buna muhayyilede tad bırakan anlamalar da dahil. Güzel, sanatın sadece bir alt görünümüdür. Estetiğin anlamı güzellikten öteye alınırsa sanatı tarifte doğru ölçü haline gelir. Bu açıdan güzel görünen veya tadı “güzel olan bir yemek” değil “yemek,” yani yemenin bizzat kendisi estetik bir olaydır.
Aynı şekilde kanunî olmayan orjinal düşünce de sanattır. Şu halde sanat nedir? Şöyle tarif edebilirim: Sanat, yaratıcı eylemin varlıkta bıraktığı izdir. Mesela savaşta da sanat olur, sporda da. Çoğumuz bunlara sanat demiyor olabiliriz ama yine de sanattır. Hırsızın yaratıcılığı bile sanattır.
Nietzsche’nin anlaşılmaya pek yanaşmayan meşhur bir sözü var: “We have art in order not to die of the truth” (hakikatin şiddetinden ölmeyelim diye elimizde sanat var). Hazret bunu derken tam olarak neyi kast ediyor? Özetle şunu: Hakikatin her yerde ve tamamen tecellisinden dolayı yanıp kül (veya kör) olmayalım diye sanat denilen (kısmî parıltılarla) yetiniyoruz. Sanat bizim gerçeği (ışığı) parçalı (gözümüzü biraz kırparak) almaklığımıza verdiğimiz isimdir.
Zira, alemin bagrındaki kaosu terbiye eden semboliklik kabuğunu kaldırıp altındaki hakikatin çıldırtan hazmedilemezliği ile karşı karşıya gelseydik, oracıkta can verirdik. Bizim irademizin keyfine tabi olmayan kaderin bu keşmekeşlik, bilinmezlik ve öngörülemezlik bahrinde boğulmayalım diye tedbir almışız: Üstünü beton veya asfaltla kapatmışız ve kendimize sanat adı altında üstü örtülü olmayan küçük küçük kuyular ve kıyılar bırakmışız. Onun için suyu bulanlar o suyu kana kana içerler. Sanat ilgisi bir kader susuzluğu çünkü. Aklın aleme çektiği formatın yolaçtığı çoraklık karşısında sanat bize beklenmedik olanı içirir yudum yudum.
Nietzsche’de sanat bir tür kadere rıza formunda bizzat hayatın kendisi halini alıyor. Elmayı ısırırkenki lezzet hayret uyandırmalıdır. Çünkü hakikat olarak hayatın tahakkukudur. Üstüne nefsin akıl eliyle bir çeşit ahlak ve çelişmezlik örtüsü örtmesine tenezzül etmeyen bir “kaderimi seviyorum” tavrıdır sözkonusu olan. Kadimde ve yasadan önce herşey mucize idi. Hepten aczden ölmeyelim diye bizi korunakli olarak aciz bırakan teneffüs anlarımız oluştu zamanla (spor, sanat, savaş, siyaset vb). Zira, eskiden o heryerde olan mucizeler sanat olarak ve sanat kadar ricat ettiler. Gaflet perdesi bizi hakikatin haşin tecelli ışıklarından koruyor. Çünkü sanat son tahlilde hakikatin tecrübe edilişidir. Ve tam bu sebepten dolayı, kıyısı olmayan bir denizde boğulmayalım diye denizi ötede beride rastgeldiğimiz göller suretinde tecrübe ediyoruz, edebiliyoruz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
13.11.2025
12.11.2025
31.10.2025
20.10.2025
6.10.2025
28.09.2025
21.09.2025
6.09.2025
30.08.2025