Sezin ÖNEY
Keserű Méz, Macarca “Acı Bal” manasına geliyor. Macaristan’da, yeni piyasaya çıkan koyu, karamelize, bal renkli ve tatlı bir bira markasının adı.
Bu ad, Roman Polanski’nin, kendisinden 33 yaş küçük aktris eşi Emmanuelle Seigner’in güzelliğini sergilemek için çekilmişe benzeyen, kışkırtıcıdan çok tuhaf bir film olan, 1992 tarihli, Macarcaya “Keserű Méz” olarak aktarılan, “Bitter Moon”dan (Acı Ay) esinlenilerek konulmuş.
“Keserű Méz” birası ise bana göre, Budapeşte’nin, ülkenin tüm dertlerine sırtını dönüp de, hayata“bana ne” demesinin sembolü.
Bal renklerinin her tonundaki saçlarını savuran bir çizgi-kızın göz kırptığı etiketinden, tüm dünyada takdir gören tadına; Keserű Méz bir tasarım harikası.
Budapeşte, bence, şu an Avrupa’daki en heyecan verici şehir belki de; Batı Avrupa’nın zenginliği burada yok, doğru, ama sanatsal yaratıcılık açısından gerçekten de, her köşede bir sürprizin saklı olduğu bir “güzellik” başkentine dönüştü Budapeşte.
2000’lerin başlarında ekonomik krize bir giren bir daha da çıkamayan Macaristan’ın makûs talihine inat, son yıllarda, sanat, tasarım alanlarında çarpıcı gelişmeler yaşanıyor ve bunlar, halk arasında yaşamdan zevk almaya yönelik tavrı da etkiliyor. Benim Budapeşte’de olduğum yıllarda, Avrupa genelindeki büyük zincirler, küçük işletmeleri ezip geçmiş gibiydi.
Şimdilerdeyse, ufak tefek dükkânlar, lokantalar, sanat atölyeleri hemen her sokağı renklendiriyor. Keserű Méz’in üreticileri de, şehrin hemen dışındaki Fót’da bulunan küçücük bir merkezde, kendi biralarını yaparak işe başlamışlar. Önce, Budapeşte’nin merkezinde yer alan, eski binaların avlularının bahçeli kahve-barlara dönüştürüldüğü kendine has mekânlarda tek tük servis edilen bu gibi biralar, şimdi her ağustos-eylül, ülkenin her tarafında düzenlenen bira festivallerinin yıldızları oldu.
Keyifsiz siyaset, keyifli hayat?
Tıpkı, Türkiye gibi Macaristan’dan da, “keyif” sözcüğü her yerde. Şöyle bir etrafınıza bakın, her köşeden size “keyif” kelimesinin göz kırptığını göreceksiniz; “kahve, çay, mangal... keyfi”. Hayatlar giderek keyifsizleşirken, hep de “keyif” vurgusu yapılması gerekiyor herhalde.
Her iki ülke de, tüm güzelliklerine rağmen, siyasette yaşanan kutuplaşmalar, sevimsizlikler düşünülünce, ağızda acı-tatlı buruk bir tat bırakıyorlar.
Haftaya, Başbakan Erdoğan, Macaristan’ı ziyaret edecek.
Kendisine çok benzeyen bir “karizmatik” lider olan Viktor Orbán ile görüşecek. Muhafazakâr sağFidesz, tıpkı AKP gibi yüzde 50’ye yakın halk desteğiyle iktidara geldi. Her iki parti de, meşruiyetini halktan aldığını, demokrasinin “çoğunluğun iktidarı” anlamına geldiğini öne sürüyor.
Fidesz, tam bir yıl kadar önce yürürlüğe giren yeni anayasanın mimarı.
Fidesz, parlamentodaki diğer partilere aldırmadan, kendi anayasasını yaptı; bu inatçı ve “yaptım oldu” tavrından sonra da, ülkede siyasi kutuplaşma had safhaya çıktı.
Geçen temmuz, Başbakan Erdoğan, “Putin’e, Avrupa Birliği’ni boşverelim, bizi Şangay Beşlisi’ne alın” açıklamasını ilk yaptığında, bunun büyük bir rota değişikliği olduğunu yazmış, ondan sonra da, gerek bu köşede, gerekse de Açık Radyo’da Ömer Madra ve Can Tonbil ile olan sohbetlerimizde, konuyu defalarca gündeme getirmiştim. Şimdi, neden sonra, bu sözler birden Başbakan Erdoğan tarafından Kanal24’te yinelenince dikkat çeker oldu.
Dünya çapında bir insan hakları örgütleri koalisyonu olan International Federation for Human Rights (Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu FIDH), ekimde yayınladığı bir raporda,Şangay Beşlisi’nin “üye ülkelerce, insan hakları ihlallerini meşrulaştırmak için bir ‘araç’ olarak kullanıldığını” dile getiriyordu.
Macaristan’da, Fidesz’in sadece kendisini destekleyenlere kulak verdiği, fütursuz bir yasama sürecinde siyaseten tamamen savrulmasını engelleyen gene, Avrupa Birliği’ne olan bağlar.
Başbakan Erdoğan’ın da, Macaristan ziyaretinde, Şangay Beşlisi konusunu bir de bu açıdan düşünmesi çok da isabet olur; hem AKP, hem Türkiye için.
Acıyı bal eylemek...
Benim en sevdiğim ballar, Türkiye’de “deli bal”, İngilizce ve Almancada “vahşi bal” diye geçen, tadı acı acı olanlardır, ama belki de “bal”dan beklenen bu değil.
Acıyı bal eylemek de, hayattan beklediğimiz değil.
Hasan Hüseyin’in şiiri, siyaseten herkesin kullanıp, “bal eylediği” dizelere sahip; ancak, içeriğini sindiren yok gibi. Bir kere de, ben aktarayım da, dizelerden akan acı yine dile gelsin;
“bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
...
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne
kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni
...
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
...
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olsanı demiyorum
kör olma da
gör beni”
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTrump Nobel'i alıp barıştan kaçarsa 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÇözümde tümseklere rağmen tekerlek dönüyor 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaYPG silah bırakır mı? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Kim bu Devlet Büyükleri?” 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAGerçek sanık sandalyesinde 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKaan’ın motorları ve bir soru: Türkiye’nin F-35 alması şart mıdır? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANFotoğraflar tarafsız değil 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMeşruiyet ve toplumsal cinsiyet: Eşbaşkanla tokalaşılmadı 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçMemleketin geleceği hangi fotoğrafta? 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024