Yıldıray OĞUR
Elinize tutuşturulan tapelerin manası…
19.10.2015
2124
80’li
90’li yıllarda Türkiye’de herhangi bir olay olduğunda olayla ilgili ilk
Doğu Perinçek basın toplantısında muhakkak gizli bilgiler, belgeler,
iddialarla karşılaşırdı kamuoyu. Sonra o belgeler iddialar bir süre de
Perinçek’in dergilerinde, gazetelerinde döndürülürdü. Sonra yeni bir
olay, yeni belgeler, iddialar…
Doğu Perinçek basın toplantısında muhakkak gizli bilgiler, belgeler,
iddialarla karşılaşırdı kamuoyu. Sonra o belgeler iddialar bir süre de
Perinçek’in dergilerinde, gazetelerinde döndürülürdü. Sonra yeni bir
olay, yeni belgeler, iddialar…
Herhalde bu istihbarat
geleneğinin yaşayan en önemli ismi Eren Erdem. İran’la Türkiye savaşsa
İran’ı tutacağını açıklamış, Rebeze diye kültür merkezi açmış, ki
kirasının nasıl ödendiğiyle ilgili Selam/Tevhid soruşturmasında kendi
ağzından iddialar var, birinin nasıl cemaatin çikolata kutularında haber
servis ettiği bir 17/25 Aralık tape gazetesi çıkardığının hikayesi
burada anlatılmıştı. http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/584389.aspx.
CHP vekillik kariyerini sayısı artık bilinmeyen yeni bir yalancı çobanlık hikayesiyle başlayan Erdem’in http://www.haksozhaber.net/eren-erdemden-ilk-icraat-ilk-yalan-63104h.htm, son performansı Meclis’te bir basın toplantısıyla açıkladığı Ankara Katliamı ile ilgili belgeler.
Hikayenin
başını anlattığımız için bu ‘belgelerin’ neden ve nereden Eren Erdem’e
geldiği hakkında herhalde kimsede bir şüphe yoktur.
başını anlattığımız için bu ‘belgelerin’ neden ve nereden Eren Erdem’e
geldiği hakkında herhalde kimsede bir şüphe yoktur.
Cumhuriyet
Gazetesi’nin iki gündür “Kırmızı Cumartesi; yapılacağını herkesin
bildiği katliamın dinleme kayıtları” diye dev puntolarla verdiği
belgelerde ne var peki?
Haberden okuyalım: “2013 yılın
sonlarına doğru Ankara’daki bombalı eylemi gerçekleştiren Ömer Deniz
Dündar’ın ailesinin de aralarında bulunduğu bir grup ailenin
çocuklarının IŞİD’le bağlantıları nedeniyle Başbakanlık BİMER’e ve
Cumhurbaşkanlığı’na başvurmuşlardı. Bugün gün yüzüne çıkan belgelere
göre, bu başvuruların ardından Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı bir
soruşturma başlattı. Soruşturma çerçevesinde çok sayıda kişi teknik
takibe alındı, telefonları dinlendi.
Dinlemeler sonucunda Adıyaman’da
IŞİD’le bağlantılı Dokumacılar hücresi deşifre edildi.”
Yani katliamın emrini vermek ya da daha kibarcası göz yummakla suçlanan hükümetin ailelerin şikayetlerini savcılığa taşımasıyla…
Eren Erdem ve Cumhuriyet’in yayınladığı tapeler bu soruşturma sırasındaki telefon tapeleri.
Telefon
görüşmelerinin en eskisi 29 Ekim 2013’e ait. Ekim-Kasım-Aralık 2013’e
ait telefon tapelerinde telefonun bir ucunda grubun 1988 doğumlu lideri
Mustafa Dokumacı var. Peki Dokumacı nerede bu telefon görüşmeleri
sırasında? Bütün konuşmalardan anlaşılacağı gibi Suriye’de. Hatta yalnız
da değil, grubuyla birlikte Suriye’de IŞİD cephelerinde savaşta.
Telefonun diğer ucundaki kişi Türkiye’de. Ama kasım 2013 tarihindeki
görüşmeye bakılırsa, gruptan burada kalanlar da Suriye’ye geçmişler o
tarihte:
M.D: Buraya mı?
X: He he biz gidiyoruz şeye hem de hepimiz yani güç kalmıyor burda (...) kalacak sadece burda.
M.D: Hee bizden.
X: Hepimiz savaşa gidiyoruz.
M.D: Hepimiz mi?
X: Hee ben (...) aradım söyledim ki biz gitmek istiyoruz savaşa.
Muhtemelen
Türkiye devleti de diğer pek çok Batılı devlet gibi IŞİD sempatizanı
olan vatandaşlarından kurtulmak için onların Suriye’ye gidişini izlemeyi
tercih ediyor.
Peki, Suruç ve Ankara’daki katliamları yapan canlı bombalar olan Alagöz kardeşler?
Onların
büyük ağabeyi, Ankara’daki canlı bomba Yunus Emre Alagöz 2014 yılı
temmuzunda Adıyaman’a dönüyor, İslam Çay Ocağı’nı açıyor. 2.5 ay açık
kalan grubun toplanma merkezi olan çay ocağı yine ailelerin şikayeti
üzerine iki kez basılıyor, 6-7 Ekim olaylarından sonra da AK Partili
Adıyaman Belediyesi tarafından kapatılıyor.
Adıyaman’da kendi
halinde yaşayan ortanca kardeşlerinin Suruç Katliamı’ndan sonra verdiği
ifadeye göre Yunus Emre Alagöz Ocak 2015’te, Suruç’taki canlı bomba
küçük kardeş Abdurrahman Alagöz de Mart 2015’te evi terk edip Suriye’ye
gidiyor.
Eren Erdem’in açıkladığı ve Cumhuriyet’in yayınladığı
ikinci telefon tapeleri bu tarihten sonraki tapeler. Emniyet hâlâ grubu
dinlemede. Telefon tapelerinden anlaşılacağı gibi Yunus Emre Alagöz
konuşmayı yaparken hâlâ Suriye’de, IŞİD’le birlikte cephede savaşıyor,
bu işlerle alakası olmayan kardeşi ise Adıyaman’da.
Mayıs 2015
tarihli görüşmelerde IŞİD’çi ağabey kardeşini de “Vallahi burası kadar
..... bir yer yok.
Burası kadar güzel bir yer yok. İki tane kardeşi
gömdük tez hemen gömdük gittiler abilerine kavuştular” diye IŞİD’in
“devletine” çağırıyor.
Suriye’deki IŞİD’çi ağabeyle,
Adıyaman’da bu taraklarda bezi olmayan kardeş arasındaki bu konuşmalarda
“canlı bombalı eyleme” en yakın görüşme şöyle:
“Tamam valla
onlarla ilgilen Y. bu belki seninle son görüşmem Allahu alem muhtemelen
son görüşmemiz. Hem Abdurrahman’ın hem benim inşallah tamam dedim bir
arayım görüşeyim inşallah Allah için sana vasiyetim yani aileye sahip
çık Yusuf...”
Eren Erdem ve Cumhuriyet’e göre bu sözlerin
manasını yine haberden okuyalım: “Yunus Emre Alagöz’ün Mayıs 2015’te
kardeşiyle yaptığı telefon görüşmesinin 'intihar eyleminin
habercisi' olduğuna dikkat çeken Erdem, Alagöz’ün nerede olduğunun
ilerleyen süreçte 'muammaya dönüştüğünü' söyledi...”
Sürekli savaş alanında olan birinin sözleri neden olmasın bunlar.
Ayrıca
nerede oldukları da muamma değil, neredeyse bütün görüşmelerden
anlaşılacağı üzere Suriye’deler. Canlı bombalı eylemden şüphelenilse
bile bunun Türkiye’de yapılacağı nereden çıkarılabilir?
Peki
bu haber ve servis edilen tapelerden Cumhuriyet’in dediği gibi
“yapılacağını herkesin bildiği katliam” ya da Eren Erdem’in dediği gibi
“Bu belgeler, sizin bu ülkenin halkına duyduğunuz nefretin, bu ülkenin
nesillerinden nefret ettiğinizin belgeleridir. MİT’in başkanı, Emniyet
İstihbarat’ın başkanı ve tüm sorumlular istifa etmek zorundadır” çıkar
mı?
Türkiye’de herhalde bütün bilinen PKK’lılar,
DHKP-C’lilerin telefonları dinlemededir. Peki PKK ve DHKP-C telefonları
dinlemede olduğu için eylem yapamıyor mu?
Evet bu hücre
Adıyaman’da ortaya çıkmış. Orada örgütlenmiş. İstanbul’da DHKP-C’nin,
neredeyse bütün bölgede PKK’nın legal illegal onlarca evi, hücresi,
merkezi, buluşma yeri olduğu gibi. IŞİD’in henüz popüler olmadığı erken
vakitlerde soruşturma başlamış, grubun üyeleri Suriye’ye geçmiş,
merkezleri kapanmış.
Bu örneklerde dinlenen IŞİD’lilerin hepsi
Suriye’de. Verilen tapelerde Türkiye’ye giriş yapacakları, eylem
yapacaklarıyla ilgili herhangi bir bilgi de yok.
Yani bu tapelerden “katliamı biliyorlardı” çıkarmak için epey kötü niyetli olmak lazım.
Peki
ne çıkar buradan? Mesela polis bu dinlemeleri devletin diğer
kurumlarıyla paylaştı mı? Bu adamlar eylem yapmak için sınırdan kaçak mı
yoksa pasaportla mı girdi gibi bilgilerle desteklenirse o zaman ihmal
çıkar.
Yoksa Emniyet’in dinleme tapelerini açıklayıp beş kere
“MİT başkanı istifa etsin” diyen CHP’li vekillerin eline belge
tutuşturmakla ancak katliam örtbas edilir.
Tabii bir de
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı gibi telefonlarının dinlendiğini
anlayan zanlılardan biri kaçar, Suriye’de bu gruptan kalıp
Hâlâ telefonları dinleyenler de uyanır, telefonlarda konuşmayı
bırakırlar.
Paris’in ortasında yıllarca tehdit edilen bir
dergiyi basan Kouachi Kardeşlerden büyük olanı 2005 yılında Irak’ta
cihadi gruplarda savaşmaya giderken yakalanıp hapse atılmış, sonra
tahliye edilmiş bir şüpheliydi. Yine gidip Yahudi marketini basan
Kolibali de hapiste onunla tanışarak en sonunda IŞİD’e varan yola
çıkmıştı. Bu hikayeden Fransız istihbaratının ve emniyetinin
beceriksizliğini çıkaran oldu, çok da eleştirildi Fransız istihbaratı
ama kimse buradan “Yapılacağını herkesin bildiği katliam” “katil devlet”
“halkından nefret edenler” “Elysee’ye bağlı Gladio”ya varacak kadar
meczuplaşmadı.
Çünkü orada bu işleri takip edenler sadece
gazetecilik yapıyor, sahiden sorumlu bir siyaset adamı gibi davranıyordu
ve hiçbiri bir dinî cemaatin son sürüm kullanışlı aptalları değildi.
Bereday bereday haberler...
Dine
bereday Kürtçe’de “başıboş, deli” demekmiş. Bu kelimelerle Türkiye,
Ankara katliamından sonra karşılaştı. Patlamadan 9 saat önce
“Bomba, Ankara’da patlayacak” tweeti atan @drbereday (Dinebereday) adlı
kullanıcı ile.
bereday Kürtçe’de “başıboş, deli” demekmiş. Bu kelimelerle Türkiye,
Ankara katliamından sonra karşılaştı. Patlamadan 9 saat önce
“Bomba, Ankara’da patlayacak” tweeti atan @drbereday (Dinebereday) adlı
kullanıcı ile.
Patlamadan hemen sonra, bomba
patlayabileceğinden bahseden iki twitter hesabından birisi dinebereday.
Devlet, Twitter’a başvurdu, 36 saat sonra Twitter @drbereday adlı
kullanıcının IP numaralarını verdi. Dinebereday Diyarbakır’da gözaltına
alındı.
Herhalde telaşla hesabını kapattığı için bu tweetleri
hangi bağlamda yazdığı anlaşılamadı. Ve Sonra başladı dineberday kimdir,
kimlerdendir konulu savaşlar.
Emniyet kaynaklı olduğu
anlaşılan haberlere göre dinebereday Demirtaş’ın sosyal medya
danışmanlarından biriydi. HDP toplantılarında, HDP bayrağı Kandil’de,
hatta Öcalan’la çocukken çekilmiş fotoğrafları çıktı.
Ama ne tuhaftı ki o fotoğraftaki bıyıklı adam @drbereday değildi, M.P adlı gözaltına alınan başka bir kişiydi.
Daha
sonra devreye PKK girdi. ANF'de çıkan haberde @drbereday hesabının
sahibi olan doktor E.Ö. yerine yine Diyarbakır’da doktorluk yapan başka
bir E.Ö.’nün açık adı, TC kimlik nosu hatta çalıştığı hastane bile
yazıldı. Tabii ki MİT’çi olduğu iddia edilerek.
MİT’çiliğine
delillerden en önemlisi de İlhami Işık’ın Twitter’dan onu tanıdığını
açıklamasıydı.
PKK’lı hesaplar sosyal medyada @drbereday’ın MİT’çi bir
AKP’li olduğunu yaymaya başladılar.
Cemaat boş durur mu?
Cemaatin zehir hafiyesi Emre Uslu da yine MİT’çi olduğuna emin olduğu
İlhami Işık bağlantısı üzerinden katliamı AKP’ye yıkarak kendisine ait
istihbari saçmalama rekorunu egale etti.
Sonunda @drbereday sorgu için Ankara’ya götürüldü ve gerçek anlaşılıp serbest bırakıldı.
Aslında
@drbereday 12 Eylül’ün epey zulmünü görmüş DDKD’li bir öğretmenin
oğluydu. Barzani çizgisine yakındı. Sadece Twitter hesaplarında
PKK’lılar için yazdığı zaman zaman küfürlü sözleri görmek bile bunu
anlamak için yeterliydi. Diyarbakır’da herkesin tanıdığı bir aile
hekimiydi. İnsan Hakları eğitimleri alan, TBMM İnsan Hakları
Komisyonu’nun Diyarbakır ziyaretinde görüşlerine başvurduğu şiddetle
ilgisi olmayan biriydi.
Gerçek adıyla Google’da tarama yapınca
bunu en iyi bilmesi gerekenlerden birinin Diyarbakır İHD başkanlığı
sırasında pek çok ortak toplantıda bulunduğu Selahattin Demirtaş olması
gerektiği görülüyor. Ama katliamın beşinci dakikasında katilin iktidar
olduğunu iddia eden Demirtaş, Doktor Bereday için örgütünün resmi
çizgisi dışında ancak birkaç kem küm laf edebildi.
Kötü bir
zamanlamayla yapılmış tutan bir tahmindi. Aslında. Yüzbinlerce siyasi
mesajın atıldığı sosyal medyada o yüz binlerce mesajdan birinde Suruç
Katliamı’ndan sonra, Ankara’daki mitingde de bomba patlayabileceğini
yazan bir öngörü tabii ki dikkatleri çekmişti
Sorgulanması,
ifadeye çağrılması da doğaldı. Ama bu tweeti suç yapacak başka bir
delil, bir bağlantı tespit edilemediği için bir süre sonra serbest
bırakıldı. Ama bu arada üç koldan ortalığa dökülen kirli bilgi bugün
bunca iletişim kanalına rağmen hakikati bilmenin ne büyük bir lüks
olduğunu yeniden hatırlattı. Ve sosyal medyanın ne kadar tehlikeli
olduğunu da...
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025