Yıldıray OĞUR
Her zaman böyle olmuştur.
Serbestiyet’teki yazılarında Halil Berktay bu dar çizgicilik ve tasfiyecilik tarihini çok iyi anlatmıştı.
Örneğin Andrey Vyshinsky, uzun süre Menşevik’ti. Hatta 1917’de Lenin hakkındaki bir tutuklama emrinin altında imzası bile vardı. Ancak Devrim’den iki yıl sonra, iktidarı ele geçirdikleri kesinleşince Bolşevik Parti’ye üye olmuştu.
Bütün oportünistler gibi hem sağlamcıydı hem de gerektiğinde kraldan çok kralcı.
Bu sonradan komünist, Stalin’in eski yoldaşlarını tasfiye ettiği Moskova Mahkemeleri’nin savcısı olarak en acımasız kararların altına imza attı, mahkemeyi bir linç arenasına çevirerek “Liderlerimize karşı güttükleri hayvanî nefreti boğazlarına tıkalım!” türü konuşmalarla bir zamanların itibarlı komünistlerini aşağıladı.
Mao’nun Kültür Devrimi’nde bu rolü genç, tutkulu ve cahil partililerden oluşturulmuş Kızıl Muhafızlar oynamıştı. En küçük bir eleştiride “hain” ilan edilmiş yaşlı siyasetçilerin, entelektüellerin, akademisyenlerin peşine bu genç Kızıl Muhafızlar takılmış, onları sokaklarda başlarına külah geçirip dolaştırmışlar, çalışma kamplarına göndermişler, tuvaletlerde çalıştırıp aşağılamışlardı.
Bizim tarihimizde de tasfiye dönemlerinde bu insan kumaşının sayısız örneği bulunabilir.
Herhalde en meşhuru 30’lu yıllarının başında Mersin’de doktorluk ve gazetecilik yaparken, Ankara’ya getirilip, İstiklal Harbi’nin komutanları Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Rauf Orbay’ın idamla yargılandıklarını İstiklal Mahkemesi’nin hakimler kürsüsüne oturtulan Reşid Galip’tir. Daha sonra bu tutkulu gence önce Türk Ocağı, ardından Darülfünun tasfiye ettirilmişti.
Ne de olsa onun elini bağlayan bir geçmişi yoktu. İstiklal Harbi’nin komutanlarıyla, Türk Ocağı’ndaki entelektüellerle ya da Darülfünun’un müderrisleriyle, onlarla ilgili kararlarında vicdanını sızlatacak ortak bir maziye sahip değildi. Tek ahlaki sorumluluğu bütün kariyerini borçlu olduğu liderine karşıydı.
(Yine de bugünkü örneklerle karşılaştırıp haksızlık etmemek gerek.
Reşid Galip okuyan, kendisini geliştirmeye çalışan, inanmış bir dava adamıydı, genç yaşta yoksulluk içinde hayatını kaybetmişti)
Bu gelenek bugün de sürüyor.
Acımasız tasfiye dönemlerinde yine en öne, potadan en son girenler, oportünist gençler, bütün kariyerlerini, maaşiyetlerini güce borçlu olan kıfayetsizler, her dönem mutlu ve güçlü olmak isteyen hedonistler çıkıyor.
O yüzden, Türkiye’de İslami camianın yetiştirdiği sayılı entelektüellerden biri olan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanlık, Dışişleri Bakanlığı, Başbakanlık, Genel Başkanlık yaptığı AK Parti’den istifa etmesinden sonra sahneye ilk önce Televole’de havuza ters takla atlayışlarıyla hafızalara kazınmış, kol kası farkıyla milletvekili olmuş eski bir futbolcu atlıyor.
İktidara yakın medyada Babacan ve Davutoğlu hakkında lakaplar takarak, “adamsan” diye meydan okuyarak en ağır yazıları yazanların, ters takla atarak olmasa da bir biçimde havuza atlamış ve o havuz dışında yaşayamayacak bir yaşam formuna dönüşmüş aynı profildeki aparatçikler olması da herhalde şaşırtıcı değil.
Ama sadece bu kadar da değil.
Güçlü bir iktidar içindeki kırılma, hiçbir aidiyet hisleri olmayan, kendilerinden başka meseleleri bulunmayan, hedonist ve kariyeristler için de heyecan verici, fırsatlarla dolu bir dönem demek.
Örneğin geçen hafta, bir zamanlar ülkenin en önemli haber referans mecraları olan Hürriyet, Milliyet, CNNTürk ve NTV, ülkede 13 yıllık bakanlık yapmış Ali Babacan’ın yeni bir parti için tarih verdiği ilk röportajını görmezlikten gelebildi.
Ama günlerdir aynı televizyonlar ve gazetelerde içeriğini haber yapamadıkları bu röportajın “bomboş” olduğuyla ilgili yayınlar yapılıyor, yazılar yazılıyor.
Yine geçen hafta ülkenin eski Başbakan’ının genel başkanlığını yaptığı partiden istifasını açıkladığı basın toplantısını (bir kısmına bağlanan Habertürk dışında) hiçbir ana akım haber televizyonları canlı yayınlayamadı.
Ama yine o istifa kararından sonra aynı kanallarda günlerdir tartışma programları yapılıyor ve o programlarda bu açıklamayı eleştirmek konusunda ifade özgürlüğü sınırsızca kullanılıyor.
Artık iktidarı eleştiremeyen bu eski merkez medya için, bu yeni siyasetleri eleştirmek hem maliyetsiz hem de bonusları toplamak, göze girmek için büyük bir fırsat demek.
Bu fırsat kapısından sadece onlar da girmiyor.
Hem Babacan hem de Davutoğlu’na karşı şu ana kadarki en sert eleştiriler, ithamlar tuhaf bir şekilde AK Parti ve çevresinden değil, MHP ve Vatan Partisi’nden geldi.
Gül, Davutoğlu ve Babacan hakkında Aydınlık gazetesinin manşetlerinden yaptığı sert yayınları henüz iktidara yakın gazeteler yapmadı.
MHP Lideri Bahçeli’nin yeni parti girişimleri için yaptığı “AK Parti’yi bölmek, Türkiye düşmanlarına yarar” gibi açıklamaları da henüz AK Partili yetkilerden duymadık.
Bu iki partinin, başka bir partinin iç kavgasına böylesine girmesi sebepsiz değil.
Onlar da bu kırılma anını, güçlü bir iktidardaki pozisyonlarını güçlendirmek için fırsat olarak görüyorlar. Ve bu işe yarayan, onlara iktidar cephesinde itibar kazandıran ve alan açan bir hamle.
Babacan ve Davutoğlu’nun gördüğü muamelenin aynısını, 31 Mart seçimleri öncesinden itibaren Ekrem İmamoğlu da görüyor.
Çünkü o da tehlikeli, onu eleştirmek de maliyetsiz, hakkında her şeyi söylemek konusunda ifade hürriyeti AB standartlarında ve tabii kazanılan bonus da çok.
O yüzden aylarca hile yaptığı, oy çaldığı, FETÖ, PKK’ya sözler verdiği gibi sayısız yalan habere imza atanlar, yazılar yazanlar herhangi bir mahcubiyet hissetmeden şimdi de belediye başkanı olarak onunla ilgili her meselede en öne atılıyorlar. O günlerde seçimin iptal edilmesi gerektiğini açıkça ilk olarak Bahçeli’nin dillendirmesi, İmamoğlu ve Kaftancıoğlu hakkındaki PKK ve FETÖ yayınlarının Aydınlık kaynaklı olması da yine tesadüf değildi.
Yani Türkiye siyasetinde yeni, tuhaf ve hareketli bir siyasi dönem açılıyor.
Ama sadece siyasetler değil, ahlaklar ve kişilikler de tartıya çıkacak.
Yeni siyasetler yine manşetlerle, televizyonlarla çarpışa çarpışa ilerlemek zorunda kalacak. Karşılarında sadece iktidar partisini değil, onunla birlikte hareket, iktidara ortak olmaya çalışan odakları da bulacaklar.
Televizyonlarda, gazetelerde onlar hakkında istediğini söylemede ileri demokrasi kriterleri geçerliyken, iktidar hakkında konuşurken yerli demokrasi standartları devrede olacak.
Sesleri kısılacak ama onlar hakkındaki bütün eleştirilere mikrofon uzatılacak.
Eşitsiz bir yarış olacak.
Ve maalesef mevcut insan kumaşı, güç ilişkileri, medya yapısı düşünüldüğünde ortaya pek de iç açıcı manzaralar çıkmayacak.
Ama zaten biz bu filmi daha önce de görmüştük...
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUMerkeziyetçilik bütün kötülüklerin anasıdır! 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSuriye’de haberler kötü 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAUmut Hakkı, Özgürlük ve Demokratik Gelecek: Toplumun Vicdanına, İktidara ve Halklara Çağrı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNYıkıcı korku değil kurucu cesaret 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVer elini kayyumokrasi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNYargı İstanbul Yönetimini Görevden Alınca CHP Direniş Kararı Aldı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERGeri Çağırma Hakkı 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ1 Eylül Dünya Barış Günü ve toplumsal sorumluluk 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURErbil’deki tartışma: Zor yakalanan mı zor olan mı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanHukuk devletinden uzaklaşmak boşuna değildi, tam da bugünler içindi 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPiyasaları kim hazırladı? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilMillî mi, Evrensel mi? Muhafazakâr Savunma Sözlüğünün Anatomisi 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRT20 Yılda Ne Değişti? 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBarış Umudu 2.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞAnayasa Madde 66: Türk vatandaşlığı 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNLevant’taki İsrail düşü Türkiye için kâbus mu? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazRüşvetçileri merak eden bir savcı var mı? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Kusursuz fırtına’nın tam ortasında: Türkiye krizler kavşağında hangi yola sapacak? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBir Demokrasi Kurultayı hikâyesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMalazgirt ruhu: Sultan Alpaslan ve Cevdet Sunay yeni Türkiye’ye el sallıyordu 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluKim demiş İslam ülkeleri bir araya gelemiyor diye 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞDİYANET NE ZAMAN ”KENTLİ” OLACAK? 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.09.2025
30.08.2025
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025