Yıldıray OĞUR
Günlerdir büyük açık hava partilerine benzeyen protestoların sürdüğü Lübnan’da protestocu gençlerin Beyrut’ta bir binanın duvarına yazdığı sloganlardan biriydi bu.
Anksiyete ya da kaygı bozukluğu büyük travmaların, korkuların, gelecek kaygısının, ekonomik ya da sosyal sorunların tetikleyebildiği bir psikolojik hastalık. Panik ataklar, sosyal fobi, obsesif kaygılar şeklinde ortaya çıkabiliyor.
Kötü yönetilen, güvende hissettirmeyen, insanların geleceklerinden endişe ettiği, ekonomik sorunlarla boğuştuğu bir ülkede, kaygı bozukluğu sadece bireysel değil, toplumsal bir hastalık haline de gelebiliyor.
O yüzden bir toplumu yeniden ayağa kaldırmak, heyecanlandırabilmek için kıstırılmışlık, yalnızlık, çaresizlik, işe yaramazlık hissini yayan anksiyete de mücadele edilmesi gereken düşmanlardan biri.
Travmatik iç savaşların içinden gelmiş, etnik, mezhepsel bölünmüşlüğün ortasında yaşayan ama uzun süredir bu çıkmazı kabul edip, üzerine toprak atılmış gibi bekleyen Lübnanlıları bu kaygı bozukluğu halinden uyandıran bu kez ne etnik ne siyasi ne de mezhepsel bir gerilim oldu.
Olayların kıvılcımı bu kez gerçekten bir kıvılcımdı.
Yaz aylarında ülkenin ormanları cayır cayır yanarken devletin sadece izlemesi, ülkenin ne kadar kötü yönetildiğini, kaynakların nasıl yolsuzluklarla çarçur edildiğini bir kere daha gösterdi.
Üstüne ekmeğe, benzine yeni vergiler geldi. Ama bütün topluma esas “bu kadar da olmaz” dedirten, hükümetin internet üstü telefon konuşmalarına yani bildiğimiz Whatsapp ve benzerlerine vergi koyma planları oldu.
Bu zam girişimi, siyasetle ilgilenmeyen gençlerin de gözünü açtı.
10 yıldır genç işsizlerin oranının yüzde 20’lerde seyrettiği ülkede, protestoların bir çağrıcısı, siyasi lideri, dini, mezhebi ve ideolojisi yok.
Herhalde bundan çok endişelenen “mekanın sahibi” Hizbullah lideri Nasrallah, televizyona çıkıp protestoların arkasındaki dış güçlerden bahsetti, eli sopalı Hizbullah taraftarları protestoculara saldırdı.
Ama bunlar bile meydanları doldurup, eğlenen kalabalıkların evlerine dönmesini henüz sağlayamadı.
Irak’ta da haftalardır kalabalıklar sokakları, meydanları dolduruyor. Daha sert, kanlı protestolar bunlar. Şimdiye kadar 300 kişi hayatını kaybetti.
Irak’taki protestoları da bir siyasetçinin, bir dini ya da etnik liderin çağrısı başlatmadı.
Her şey yüksek lisans eğitimi almış ülkenin eğitimli, entelektüel gençlerinin Bağdat’ta Başbakanlık binası önünde işsizliği protesto eylemi ile başladı.
Devlette, yüksek eğitimli gençlere çalışabilecekleri pozisyonlar açılmamasının sebeplerinden biri ülkede üst düzey bürokratik kadrolara etnik ve dini kotalarla personel alınması.
Ama Başbakanlığı koruyan askerler, yüzlerle sayıları ifade edilebilecek eğitimli gençlerin bu barışçıl ve haklı eylemini bile şiddetle bastırmayı seçti, kadın göstericiler de bu şiddetten nasibini aldı, bu muamele diğer insanların da ağrına gitti, kalabalıklar büyüdü.
Bundan bir kaç gün sonra, IŞİD’e karşı kazanılan zaferin mimarlarından üst düzey bir Sünni general, ülkedeki yolsuzluklara karşı çıktığı için görevinden alınınca sıradan Iraklılar şöyle düşündü; ‘Bu eğitimli gençlere, bu kahramana bile bu yapılıyorsa, bize neler yapmazlar?’
Ülkedeki kötü yönetim, gelecek kaygısı yaşayan gençler, yolsuzluklar, Şii- Sünni bütün Iraklıların artık Arap asabiyesine dokunan ülkedeki İran etkisine karşı birikmiş öfkeyle birleşti, “Irak’ı geri istiyorum” sloganıyla haftalardır Bağdat’taki rejimi sarsıyor. Tabii hem Şii milislerin komutanı hem de Hamaney Irak’taki gösterilerin arkasında ABD, İsrail ve Körfez ülkelerinin olduğunu söyledi.
Şili’de de hikaye benzer. Yine milyonları sokağa döken politik nedenler ya da aktörler olmadı. Düğmeye basan metro biletlerine zammı protesto eden ortaokul ve lise öğrencileri oldu.
Devletin sert müdahalesi olayları büyüttü, şimdi yüzbinler yeni anayasa talepleriyle sokaklardalar.
Pinochet diktatörlüğünden 1990’da kurtulup demokrasiye geçmiş, ekonomisini toparlamış ülkedeki derin sınıfsal çatlağı en iyi devlet başkanı Pinera’nın eşinin internete düşen bir ses kaydı anlatıyor. Gösteriler için “Yabancı istilası gibi” diyen Bayan Pinera, varlıklı arkadaşlarından “İnsanlara iyi davranmalarını, ayrıcalıklarından vazgeçip, diğerleriyle paylaşmaya” çalışmalarını istiyor. Olağanüstü hal ilan eden Devlet Başkanı Bay Pinera’ya göre de gösterilerin arkasında tabii ki dış güçler var.
Ama sosyal medya dünyasında, artık dünyanın her yerinde, bambaşka bir gerekçeyle patlak verebilecek böyle protesto dalgalarının arkasında bırakın dış güçleri, bilindik iç güçlerden bile kimse yok.
Siyasi partiler, dernekler, sendikaların başlattığı gösteriler değil bunlar.
Örgütlü bir toplum olan Fransa’da bile karbon emisyonunu azaltmak için benzin fiyatlarına konan vergiye tepki olarak arabalarının arkasındaki sarı yelekleri giyip protesto gösterileri yapanların arkasında hiçbir organize grup yoktu.
Tabii Türkiye’de kimse buna inanmadı. Sarı Yelekliler’in gösterileri hala sürüyor, haklarında üretilmiş bütün komplo teorileri çöktü ama zaten artık Türkiye’deki komplocuların ilgisini de çekmiyorlar.
Onlar bugünlerde Fatih’te siyanür içerek intihar eden orta yaşlı dört bekar kardeşin trajik hikayesi üzerinden “birilerinin yine bir şeyler kaşıyor olması” ndan endişeliler.
Bir toplumun ülkedeki sorunlara verebileceği bütün olası tepkiler için bir komplo teorileri hazır bekliyor.
Sanki Türkiye’de ekonomik sorunların varlığına, halkın artan mutsuzluğuna, gelecek kaygısına böyle trajik hikayeyi delil göstermeye ihtiyaç varmış gibi.
TÜİK’in son verilerine göre Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 27.1’le rekor kırmış durumda. Bu işsiz gençlerin en az bir milyonu üniversite mezunu işsiz gençler.
Üniversite mezunu işsiz genç demek, hayal kırıklığı demek, gelecek kaygısı demek, öfke demek.
Tunus’ta Arap Baharı, sokakta el arabasıyla kuru yasemin satan bir üniversite mezunu gencin, zabıtanın dayağından sonra kendini yakmasıyla başlamıştı.
İş sahibi olanlar ise ne kadar başarılı olursan ol ya da ne kadar çalışırsan çalış Türkiye’de hak ettiğin yere, siyasi torpilsiz, referanssız gelemeyeceğin gerçeğini kabullenmiş durumda.
Girdikleri mülakatlar, gördükleri ve asla görmedikleri iş ilanları her gün onlara bunu hatırlatıyor.
Buna elleri kolları bağlı, işsiz, ümitsiz, haksızlığa uğradıklarını söylemenin bile zor olduğu bir ülkede yaşamaya çalışan 150 bin KHK’lıyı ve ailelerini de eklerseniz, Türkiye’nin ciddi bir toplumsal riskle karşı karşıya olduğu görülebilir.
Medyada ülkenin sorunlarının neredeyse görülmediği, örgütlü herhangi bir toplumsal tepkiye izin verilmeyen, hukukun muhalif seslere karşı sopa olarak kullanıldığı, siyasetin alternatif üretemediği, böylesine ciddi ekonomik sorunların yaşandığı bir ülkede iktidarların en azından sorunların varlığını kabul edip, topluma bunları çözme güvenini vermesi beklenir.
Ama bunun yerine çareyi ekonomi kötü demeyi bile yasaklayacak kanun tasarılarında bulmak, her protestoyu, eleştiriyi “birileri düğmelerine bastı” klişesiyle açıklamak, mevcut ekonomik sorunların yaratabileceği toplumsal tepkileri daha hashtag düzeyindeyken kriminalize etmek, insanların kaygı bozukluklarını daha fazla artırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı’nın açıkladığı Dünya Mutluluk Raporu’nda Türkiye 2017’de 69’uncu iken 2018’de 74’üncülüğe, 2019’da ise 79’unculuğa geriledi.
Maalesef gözlerimizin önünde bir toplum heyecanını, gelecekten ümidini kaybediyor, içine kapanıyor, kaygı bozuklukları artıyor.
Ve maalesef Ankara karnesindeki kırık notları kalemle düzeltmeye çalışmakla fazlasıyla meşgul, bu trajik gerçekle kavga ediyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış, Demokratik Toplum ve Demokratik Sosyalizmin İnşası.. 31.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAktaş serbest, Özer niye tutuklu? İşte skandalın kanıtı 3 rapor 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSurvivor entelektüel! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇözüm Süreci’nin künhüne vakıf kaç kişi var? 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBir uğraktır sevgili… Bir durak olsa bile! 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasLiderleri neden ‘insan üstü’ gibi görüyoruz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKızışan Ortadoğu ve Amerikan sağında ihtilaflar 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan çok beğenmiştir… 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİPlazma Toplumu: Bir sinyal okyanusunda yüzen balıklar gibiyiz 30.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTasarruf edilecek makam aracı bulunamamış mı yani? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCezaevinden yükselen çığlık: Yaşamak istiyorum! 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuAnkara neden huzursuz? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBüyük hesaplaşmaya doğru 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın kaçınılmazlığı… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokratların çilesi 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSıfır oranlı gelir vergisi neden uygulanmıyor? 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon yol temizliği için harekete geçmeli 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANSiyaset kulislerinde konuşulan baskın seçim senaryosu… 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYATürk futbolunun acı gerçeği: Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz 29.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluGerçekten “adrese teslim” kadro ilanı, memurken başka yerde okuma rahatlığı ve yandaş medyanın “ezbe 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Baba Evi’nde Yarenlik… 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİR"KILIÇ KININDAN ÇIKARSA!" 28.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgünİsrail hedefine ulaşırken… 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciTefeci faizi gerçek ama nedeni ne? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNHepimize Yetecek Evrensel Bir Utanç 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKKM kasıtlı bir uygulamaydı, kastı da zengine servet transfer etmekti 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden çürüyor ve çürüme neden durdurulamıyor? 27.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2025
23.08.2025
20.08.2025
18.08.2025
16.08.2025
13.08.2025
11.08.2025
9.08.2025
4.08.2025
2.08.2025