Yusuf Kaplan
Eğitim, bu ülkenin en temel, en âciliyet kesbeden sorunudur; varoluş sorunumuzdur.
Terörden daha önemli, daha hayatî bir sorundur.
Eğitimde, medeniyet dinamiklerimiz ekseninde devrim yapar ve büyük bir atılıma imza atarsak, kimse durduramaz bizi.
Eğer eğitimi ihmal edersek, yanlış işler yaparsak, yok olmaktan kurtulamayız -Allah muhafaza.
EĞİTİM MESELESİ, BİR MEDENİYET MESELESİDİR
Eğitim meselesi, bir medeniyet meselesidir. Güçlü bir medeniyet tasavvuruna sahip olmayı gerektirir.
Medeniyet tasavvuru, bir toplumun, Yaratıcı, Kâinât ve İnsan tasavvurundan oluşur.
Tarih yapan, tarihin akışını değiştiren bütün büyük toplumlar, tarih yapmalarını, tarihin akışını değiştiren büyük atılımlar gerçekleştirmelerini, güçlü, köklü, kuşatıcı bir medeniyet tasavvuruna sahip olmalarına borçludur.
Bütün büyük toplumlar, eğitim sistemlerini, kendi medeniyet tasavvurlarının sunduğu anlam haritaları çerçevesinde inşa ederler. Medeniyet tasavvuru güçlü ve köklü toplumların eğitim sistemleri, her alanda insanlığın önünü açan, yüzyıllarca, binyıllarca yaşayan çaplı, öncü insanlar yetiştirirler.
Bir eğitim sistemi bunun için vardır esas itibariyle.
Bir eğitim sistemi, yüzyıl, ikiyüzyıl bu tür öncü isimleri yetiştirmek için seferber eder bütün kaynaklarını.
Başka türlü olmaz çünkü.
Bir toplumun sahip olduğu güçlü ve köklü medeniyet tasavvuru, o toplumun çocuklarının dünyaya kompleksiz bakmalarını sağlar.
Medeniyet tasavvuruna, dolayısıyla medeniyet iddialarına dayalı bir eğitim sistemi, fikir dünyası, kültür, sanat ve ahlâk sistemleri inşa eden toplumlar, hem kendi ruh köklerini imajinatif şekillerde kullanmasını, hayatın her alanına uyarlamasını hem de dünyanın bütün kültürlerinden, medeniyetlerinden imajinatif şekillerde yararlanmasını iyi bilirler.
SÖMÜRGECİ EĞİTİM, KÜLTÜR VE MEDYA REJİMİYLE KENDİ AYAĞIMIZA KURŞUN SIKIYORUZ!
Türkiye’de kendi medeniyet iddialarını önce inkâr eden, sonra da yok etmeye kalkışan sömürgeci bir eğitim sistemi; yozlaştırıcı, mankurtlaştırıcı bir kültür, sanat ve medya dünyası vardır.
Türkiye’deki eğitim sistemi de, kültür, sanat ve medya dünyası da sömürgeci bir zihniyetin ürünü olduğu için birinci sınıf öncüler yetiştirememiştir; sadece Batılıların gönüllü acentası gibi yaşayan, Batılıların ürettiklerini (üstelik de postası çıkmış döküntü ürünlerini, fikirlerini) burada tepe tepe tüketen celladına âşık tasmalı çekirgeler yetiştirmiştir ve yetiştirmeye de devam ediyor hâlâ!
O yüzden kaygan zeminlerde patinaj yapıp duruyoruz ya iki asırdır!
Böyle gitmez!
Bu ne demektir peki, hiç düşündünüz mü?
Bir toplumun kendi elleriyle kendi çocuklarını intiharın eşiğine sürüklemesi demektir.
Bu sömürgeci eğitim sistem; mankurtlaştırıcı kültür ve sanat dünyası; bütün değerlerimizi yozlaştırıcı yoz ve sığ medya rejimi yıkılmadığı ve eğitim de, kültür de, sanat da, medya da kendi medeniyet dinamiklerimiz ekseninde silbaştan yeniden inşa edilmediği sürece bu toplum, hem iki asırlık zihinsel prangalarını kıramaz hem de insanlığın önünü açacak, (Batı uygarlığı gibi başka medeniyetlerin kökünü kazımayacak, başka kültürlere hayat hakkı tanımayacak, aksine bütün medeniyetlerden bizim medeniyetimizin kurucu kaynağını oluşturan vahyin ışığında, beslenmesini bilecek ve başka medeniyetleri de besleyebilecek) hakikat medeniyetini yeniden sunamayız insanlığa, yeniden ve yenileyerek, taze bir ruh üfleyerek...
Bırakınız insanlığa bir medeniyet fikri sunmayı, bu topraklardaki varlığımızı bile koruyamayız.
Bunu görebiliyor muyuz acaba?
KÜLTÜR VE MEDYAYI ISKALAYAN BİR EĞİTİM PROJESİ, KISA DEVRE YAPAR...
Burada altını çizmek istediğim hayatî nokta şu: Eğitimde gerçekten devrim yapabilmek için, fikir ve sanat, kültür ve medyayı da işin içine dâhil etmek lazım.
Kültür, medya ve eğitim artık iç içe geçmiş durumda.
Dün bizim öğretmenlerimiz öğretmenlerdi sadece.
Bugünkü kuşakların öğretmenleri sadece öğretmenleri değil.
Öğretmenlerin öğretmenleri de medya ve kültür dünyası aynı zamanda.
Kültür dünyasından ve medyadan bağımsız bir eğitim sistemi kısa devre yapar.
Genç kuşakların zihin dünyalarını aile de, okul da şekillendirmiyor artık. Kültür endüstrisi, özellikle de medya şekillendiriyor. Film kültürü, müzik kültürü, dijital kültür, genç kuşakların zihin dünyalarının, zevklerinin, beğenilerinin şekillenmesinde okuldan daha fazla etkili bir işlev görüyor çağımızda.
O yüzden eğitimde yapılacak bir atılım, kültür ve medyayı da eğitim sürecine dâhil edemezse, genç kuşaklara ulaşma, onların dünyalarını zenginleştirme imkânını yakalayamaz.
BÜYÜK ATILIMIN 5 ŞARTI
Yazının son bölümünde sadece eğitimde değil, kültürde ve medyada da büyük atılım yapılabilmesinin olmazsa olmaz beş şartını, kurucu ilkesini kısaca, özlü bir şekilde sizlerle paylaşmak istiyorum:
1-Ruh köklerinin keşfi
2-Ruh köklerimizin kaynağını oluşturan bizim medeniyet dinamiklerimiz ekseninde ufuk, zihin ve çığır açıcı bir eğitim sisteminin, fikir hayatının, kültür dünyasının ve medya rejiminin inşası.
3-Medeniyet iddialarını adım adım hayata geçirecek, ruh köklerini özümsemiş pergelin sâbit ayağını bizim medeniyet dinamiklerimize basacak, pergelin hareketli ayağıyla bütün dünyalara açılacak yetenekli, özgüveni yüksek genç kuşakların yetiştirilmesi.
4-Fikir özgürlüğünün hiç bir engelle karşılaşmaması. Fikir özgürlüğünün olmadığı yerde, çığır açıcı atılımlar gerçekleştirilemez. Bütün terörizm biçimlerinin fikir özgürlüğüyle bir alakası olmadığını burada söylemek bile gerekmiyor elbette ki.
5-Sonuncusu ve önemlisi de, bu dünyada yaşayacak ama bu dünyayı yaşamayacak, bu dünyayı aşacak, çağ aşacak, çağ açacak, çağrısı çağını kuracak, önümüzü açacak, fikir ve oluş çilesi çeken öncü bir kuşağın hazırlanması...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020