Yusuf Kaplan
Önceki yazımda, İslâmî kesimlerin provokasyonlar konusunda dikkatli ve duyarlı olmaları gerektiğini vurgulayarak basiretli olunması çağrısı yapmıştım.
Bu yazıda ise, bu kez, Kemalist / laik kesimlere, akl-ı selim, basiret, sağduyu çağrısı yapacağım.
Kemalizm eleştirilerimi, hakaret etmeden, açıkça, dürüstçe yazacağım; umarım, Kemalist kesimler (örneğin Odatv’nin, her Kemalizm yazımdan sonra yaptığı gibi!) “vurun abalıya!” ilkelliğiyle değil, hoşlarına gitmeyen teorik gözlemlerimi benimsemeseler de söylediklerim üzerinde düşünmeye çalışarak sağduyuyla tepki verirler.
ABSÜRTLÜKLER ÜLKESİ!
Marx, “ben Marksist değilim” demişti, putlaştırılacağını anladığı için.
Mustafa Kemal’in de, “Atatürk” adını alınca, “ben Kemalist değilim” dediği rivayet edilir ama bunu gerçekten söylemiş midir, bilmiyorum. Eğer söylemişse, Kemalistler tarafından pek dikkate alınmadığı anlaşılıyor.
Son yıllarda, Kemalizm, özellikle de Atatürk kullanılarak ülkedeki gerilim hatları patlatılmaya çalışılıyor. Kendilerini laik olarak gören bazı partiler, hiç de sivil olmayan bazı sivil toplum örgütleri, ülkenin bütünlüğünü, birliğini ve dirliğini tehlikeye sokacak bu tür gerilim stratejilerini tepe tepe kullanarak kitleleri sokağa dökmekten çekinmiyorlar!
Dürüst olalım: Bu ülkede, din de, Atatürk de, bazı odaklar tarafından ülkenin fay hatlarını patlatmakta ürpertici şekillerde kullanılabiliyor.
Gerçek dindarların da, gerçek Kemalistlerin de buna itiraz etmeleri beklenir; ama nâfile. Nâfile; çünkü burası Türkiye: Sürreel, absürt gerçeklerin, gerçeklerden daha gerçek olarak görüldüğü, semboller üzerinden kavga edilen bir ülke burası!
PRANGALAR KIRILMADIĞI SÜRECE...
Bu absürtlüklerin nedeni ne, peki?
Kemalizm, ilerlemeci ve pozitivist bir ideolojidir. Ama TDK (Türk Dil Kurumu) Sözlüğü, bir zamanlar “Kemalizm, Türklerin dinidir” diye tanımlamıştı Kemalizm’i!
Toplumu, Batılılılaştırmanın (doğrusu, İslâmî kimliğinden, duyarlıklarından ve iddialarından uzaklaştırmanın) aracı olarak kullanılmamış mıdır Kemalizm ve Kemalizm üzerinden laiklik?
“Fikri hür, vicdanı hür kuşaklar” yetiştirmeyi amaçladığı ifade edilen bir ideolojidir Kemalizm. Ama uygulamaları öyle midir?
Hele de gelinen noktada kendilerini Kemalist, dolayısıyla laik olarak adlandıranlar, gerçekten fikri hür kişiler midir yoksa başkasına saygı duymayan, Kemalizm’i ve dolayısıyla laikliği topluma dayatmaktan, bunu da zor kullanarak yapmaktan, sözgelişi her fırsatta “ordu göreve!” pankartları taşımaktan, sosyal medyada Atatürk’ü kutsayan, “Atatürk’ün ilah olduğunu” söylemekten, sözkonusu İslâm olduğunda, her tür hakareti yapmaktan, toplumun kahir ekseriyetini oluşturan muhafazakâr / dindar kesimlere şımarık bir dille kin kusmaktan çekinmeyen, bundan en küçük rahatsızlık bile duymayan, toplumun bütünlüğünü, dirliğini, birliğini umursamayan, kelimenin tam anlamıyla akıl tutulması yaşayan absürt, toplumun geleceğini tehlikeye sokacak ürpertici bir görünüm sergiliyorlar!
Bu absürtlüklerin temel nedeni, laikliğin din katına yükseltilmesi, eğitimden siyasete, sosyal hayattan kültür hayatına kadar her alanda Kemalizm’in Demokles’in kılıcı gibi kullanılması, laiklik uygulamasının sorgusuz-sualsiz bir prangaya dönüştürülmesidir.
Bu ülkede, devrimler, laiklik adına topluma dayatılmadı mı?
Bu ülkede, darbeler, laiklik ve Kemalizm adına yapılmadı mı?
Bu ülkede, toplumun İslâmî duyarlıkları, laiklik adına aşağılanmadı mı, “gericilik, irtica” olarak yaftalamadı mı 90 küsur yıldır?
“FİKRİ HÜR” NESİLLER Mİ, AKIL TUTULMASI YAŞAYAN EZBERCİ “TİPLER” Mİ?
Kemalizm, son bir kaç yılda, “fikri hür, vicdanı hür kuşaklar” yetiştirmek şöyle dursun, ülkede toplumun fay hatlarını patlatacak, toplumda nefret tohumları eken, kendilerinin dışındaki kesimlere kin besleyen sloganik, vulger, ezberci bir ideolojiye dönüştürüldü.
Ülkede Atatürk veya Kemalizm üzerinden provokatif eylemler oluyor: Kemalist çevreler, sanki bu ülke Fadime Şahin’ler üzerinden ürpertici provokasyonlar yapılmamış gibi, çarşaf giydirilen kişiler kullanılarak, Atatürk heykellerine saldırtılan provokatif eylemlerin ülkeyi sosyal ve siyasî kaosa sürüklemek için tezgâhlanmış olabileceğini bile göremeyecek, aksine, “bakın yobazlara, Atatürk’e saldırıyorlar” diyecek kadar akıl tutulması yaşadığını bu insanlara birilerinin anlatması gerekiyor.
Empati yapmak istiyorum: Atatürk’e saldırı, elbette Kemalist / laik çevrelerin tepesini attıracaktır. Ama bu tür eylemlerin provokasyon olabileceğini niçin görmüyorlar ya da göremiyorlar peki?
Atatürk’ü kutsadıkları için olabilir mi, meselâ?
Ama bunun temel nedeni bu olsa da, görünürdeki nedeni, Erdoğanfobi’dir. Erdoğan’a, Erdoğan üzerinden İslâmî kesimlere kin ve nefretle bakıyor olmaktır.
ENERJİMİZİ SU GİBİ HARCIYORUZ, FARKINDA MISINIZ?
Kemalizm’in yaklaşık bir asırlık seyrü seferine bakınca, Türkiye’nin Kemalizmle imtihanının hiç de kolay geçmediğini görüyoruz.
Bundan sonraki süreçte, sağduyu galip gelir mi?
Bunun en önemli şartlarından biri, Kemalist / laik çevrelerin “Atatürk’e, Kemalizm’e saygı duyulmalı” çağrılarına karşılık, Kemalistlerin / laik çevrelerin İslâm’a asgarî düzeyde de olsa saygı duymaları ve her olayda İslâmî kesimleri “gerici, yobaz, irticacı” diye yaftalamaktan, kendi düşüncelerini ve laik inançlarını topluma dayatmaktan vazgeçmeleri gerektiğini anlamalarıdır.
Önceki yazımda da dikkat çekmiştim: Başkalarının, bizim gibi düşünmeyenlerin kutsallarına saygı duymak zorundayız. İslâm, başkalarının kutsallarına hakaret etmeyi yasaklar.
Benzer bir tavrı, Kemalist / laik çevrelerden de beklemek hakkımız.
Eğer toplumun bütün kesimleri olarak prangalardan kurtulamazsak, Türkiye’nin Kemalizm’le imtihanı ağır geçmeye, bu ülkeyi yormaya, enerjisini su gibi harcamaya devam edecek...
O yüzden, devlet, toplumun farklı kesimlerine karşı kin ve nefret tohumları eken kişi, kurum ve kuruluşlara izin vermemelidir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020