Yusuf Kaplan
Pandora’nın kutusu açıldı: Bu sütunda yıllardır dikkat çektiğimiz gibi, hadislerden sonra Kur’ân da tartışma konusu yapılmaya başlandı!
İslâm dünyasının kan gölüne çevrildiği, her geçen gün daha küçük dilimlere ayrılarak paramparça edildiği, Müslüman halkların ırk, mezhep ve kabile bağlarının kaşındığı, birbirine düşürüldüğü böylesine zorlu, ürpertici bir zaman diliminde İslâm’ın kurucu kaynakları hadisleri ve Kur’ân’ı tartışmaya açmak, Müslümanların başına gelebilecek en büyük felâkettir!
İslâm dünyasında işgaller, kan, gözyaşı almış başını gidiyor, İslâm dünyasının her bir köşesinde ümitsizlik kol geziyor, neredeyse bütün müslümanlar umut olarak Türkiye’ye gözlerini çeviriyor ama birileri, ya görevli ya da basiretsiz birileri Müslümanların kurucu kaynaklarını tartışmaya açıyor!
Nasıl bir zillet hâlidir bu?
Nasıl bir basiretsizliktir, ruhsuzluktur, tuzu kuruluktur bu yahu?
Müslümanlar, perperişan durumda, siz, bu yokoluş mücadelesinden nasıl çıkabiliriz sorusu üzerinde kafa patlatmak, mazlum İslâm dünyasının acısını dindirecek umut aşısı yapacak yolları göstermek için cehd etmek yerine, İslâm dünyasının her şeye rağmen umut olarak baktığı bu toplumun İslâmî omurgasını çökertecek, kitlelerin, özellikle de genç kuşakların hızla İslâm’dan uzaklaşmasının yapı-taşlarını döşeyecek basiretsizliği nasıl gösterebiliyorsunuz, insanın nutku kesiliyor gerçekten!
KUR’ÂN’I MÜSLÜMANLARIN ELİNDEN ALMAK!
Yaklaşık yüz küsur yıl önce, Gladstone, İngiliz Avam Kamarası’nda eline Kur’ân’ı alarak şöyle bir konuşma yapıyor: “Bu Kur’ân’ı Müslümanların elinden alamadığımız sürece Müslümanları yenemeyiz, dize getiremeyiz.”
Peki, Kur’ân nasıl alınacak Müslümanların elinden?
Önce, Kur’ân’ı Müslümanların hayatlarından uzaklaştırarak...
Sonra da hem İslâm algılarını çarpıtarak hem de Kur’ân’ı tartışmaya açıp Müslümanları Kur’ân’dan uzaklaştırarak...
SİYASÎ KÖLELİKTEN EPİSTEMİK KÖLELİĞE...
Şunu iyi bilelim: İslâm dünyası diye bir yer yok. “İslâm dünyası”, İslâm’ın şekillendirdiği bir dünya değil, sömürgecilerin şekillendirdiği bir dünya. İslâm dünyası, iki asırdır köle!
İslâm dünyası, siyasî kölelikten sonra epistemik kölelik süreci yaşıyor...
Bunun en çarpıcı örneği, kendi dünyamıza, tarihimize, medeniyetimize ve hatta içinde yaşadığımız topluma bile Batılı / seküler zihin kalıplarıyla, perspektiflerle ve kavramlarla bakıyor olmamız!
Epistemik kölelik tam da böyle bir şey işte: Oysa başkalarının kavramlarıyla, bakış açılarıyla kendi dünyanızı kuramazsınız. Dahası, bırakınız kendi dünyanızı anlayabilmeminizi, kendi dünyanızı da tarumar etmekten, tanınamaz hâle getirmekten kurtulamazsınız.
Bunun en ürpertici örneği ise, İslâm’a, İslâm’ın kurucu kaynakları hadislere ve Kur’ân’a da Batılı zihin kalıplarıyla, bakış açılarıyla bakmaktır.
Üstelik de Müslüman zihninin, Müslümanca yaşama zemininin ve Müslüman zamanı’nın yok olduğu epistemolojik kırılma ve ontolojik kopuş yaşanan bir zaman diliminde, Batılı / seküler kavramlarla ve bakış açılarıyla Kur’ân’a bakmak, epistemik cinayettir.
Tarihselcilik, hermenötik gibi Batılı metodolojilerle Kur’ân anlaşılamaz; aksine anlaşılamaz hâle gelir!
Bunun en temel nedeni, İncillerle Kur’ân’ın ontolojik konumlarının farklı olmasıdır: İnciller, insanlar tarafından yazılmıştır; Kur’ân Allah tarafından vahyedilmiştir. Mesele bu kadar açık.
Kur’ân’ın vahyedilmediğini, Peygamberimiz tarafından yazıldığını iddia eden oryantalistler var. Kaç asırdır bu mesele üzerinde çalışıyorlar fakat ortaya iddialarını ispatlayacak hiç bir şey koyamadılar. Sonuçta, İnciller, tarihselci ve hermenötik yaklaşımlarla paçavraya çevrildi.
Tarihselcilik ve hermenötik gibi disiplinleri İncillere uygulayabilirsiniz ama Kur’ân’a uygulayamazsınız.
Denediler ama hiç bir sonuç elde edemediler.
Oryantalistlerin gönüllü acentalığını yapan yerli oryantalistlerimizse, son derece sığ ve vulger’ler!
İNTİHAR BU!
İslâm dünyasının bize umut olarak baktığı bir zaman diliminde, İslâm’ın kurucu kaynaklarını tartışmak hem fitne ateşini körüklemekten hem de bizim enerjimizi su gibi harcamaktan başka bir işe yaramaz!
Ayrıca bu tartışmaların televizyonlardan, sosyal medyadan sürdürülmesinin, kitlelerin, özellikle de genç kuşakların inançlarının sarsılmasına yol açtığını göremiyor olamaz kimse!
Bizim daha köklü, daha varoluşsal meselelerimiz var: İslâm dünyası perperişan durumda. Her yerde kan, gözyaşı, iç çatışmalar hükümfermâ!
Böylesine zorlu bir zaman diliminde kitlelerin, genç kuşakların inançlarını sarsacak tehlikeli tartışmalara boğulursak, yok oluruz!
Tam da bütün dinlerin fosilleştirildiği, dünyanın İslâm’ın herkese hayat hakkı tanıyan, hiç kimseyi inancından ötürü kınamayan evrensel mesajına ekmek kadar su kadar ihtiyaç hissettiği, Müslüman halkların Türkiye’ye umut olarak baktığı bir zaman diliminde mazlum İslâm dünyasının özgürleşmesi, toparlanması ve insanlığa merhamet medeniyetini sunacak, dalga-kıracak ve dalga-kuracak kapsamlı, çok yönlü, derinlikli fikrî bir diriliş ve varoluş yolculuğunun yapı-yaşlarının nasıl döşenebileceği hayatî meselesi üzerinde kafa patlatmamız gerekirken, İslâm’ın kurucu kaynaklarını tartışmaya açmak, tek kelimeyle, intihardır!
Aklımızı başımıza devşirelim lütfen!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020