Adil GÜR
Türkiye 16 Nisan akşamı sandıklardan çıkacak sonuca göre kararını verecek, ya yeni bir hükümet sistemine geçilecek ya da, parlamenter sistemle yola devam edilecek. Hemen hemen her gün bir anket yayınlanıyor, kimilerine göre ‘Evet’ler, kimilerine göre ‘Hayır’lar açık ara önde, kimilerine göre ise durum başa baş.
Her seçim döneminde seçmenlerin bir bölümünün saklandığı, gizlendiği, gerçek fikrini söylemediği yazılır ve çizilir. 16 Nisan’a giderken de, Türkiye’de ciddi oranda gerçek fikrini gizleyen veya araştırmacıları yanıltacak seçmen kitlelerinin olduğu söyleniyor. Hâlbuki geçmiş tecrübeler bunun böyle olmadığını gösteriyor. Örneğin 28 Şubat sürecinde veya Ergenekon Balyoz operasyonlarının yapıldığı dönemde yapılan oylamalarda sandıkta öngörülemeyen araştırmacıları yanıltan sonuçlar çıkmadı.
Popüler tabirle ‘mahalle baskısı’ nedeniyle anketlere katılmayan, fikrini gizleyen, seçmen olmadığı anlamına gelmemeli. Elbette ki her seçim döneminde bunlar var ancak oranı seçimin kaderini etkileyecek boyutta değil. Örnek vermek gerekirse; Konya’da kendisini gizleyen CHP’li seçmen var, İzmir’de gizlenen AK Parti’li, Yozgat’ta HDP’li, Diyarbakır’da ise MHP’li seçmen var. Özetle ‘Mahalle baskısı var mı?’, evet var ancak, mahalle baskısı bölgeye göre, yöreye göre değişiyor. 16 Nisan’da ‘Hayır’ oyu verecek ‘Hayır’cılar, bazı bölgelerde ise ‘Evet’ oyu verecek ‘Evet’çiler mahalle baskısı nedeniyle biz araştırmacılara gerçek fikirlerini söylemekten çekiniyor olabilirler. Ancak hepsi bir araya geldiğinde, sonuca etkisi yok denecek kadar az. Çünkü matematiksel olarak bunlar birbirini götürüyor.
Hangi vesileyle sandık kurulursa kurulsun, seçmenlerin büyük bir çoğunluğu parti aidiyeti ile gidip oy veriyor. Yani oy vermeyi düşündüğü partinin görüşü neyse, seçmen tabanının büyük bir bölümü de o doğrultuda hareket ediyor. 16 Nisan’a giderken Ak Parti ve CHP seçmeninin tavrı çok net. Şu tarz haberler okuyorum; Ak Parti seçmeninin şu kadarı kararsız veya ‘Hayır’cı, Chp seçmeninin şu kadarı kararsız veya ‘Evet’çi. Her ikisine de gülüp geçiyorum, 16 Nisan’da bu iki partinin seçmeninin neredeyse tamamına yakını partisinin tavrı doğrultusunda karar verecek.
Diğer iki partiye gelince; MHP tabanında az veya çok bir görüş farklılığı olduğu doğru, ama bu görüş farklılığının MHP’deki liderlik ve yönetim tartışmalarıyla uzaktan yakından ilgisi yok. Ne mi demek istiyorum, 2010 referandumunda MHP’nin tavrı ‘Hayır’dı ama MHP seçmeninin bir bölümü gitti ‘Evet’ oyu verdi, sandıktan % 58’lik bir sonuç çıktı. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı vardı, MHP tabanının bir bölümü AK Parti’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi. Dikkat edilmesi gereken asıl ayrışma ideolojik. MHP’nin iki farklı tabanı var, Karadeniz’de, Orta Anadolu’da ve Doğu’da Ak Parti seçmeni ile benzeşen, Ege’de, Akdeniz’de ve Trakya’da ise CHP seçmeni ile benzeşen seçmenler var.
Özetle referandum sonucu ile ilgili hesaplar yapanlar bu ideolojik farklılıkları gözden uzak tutmamalılar. MHP yönetimi ‘Hayır’ deseydi de ‘Evet’ oyu verecek MHP’liler olacağı gibi, MHP yönetimi ‘Evet’ dediği halde hayır oyu verecek veya sandığa gitmeyecek MHP seçmenleri olacaktır. Muhtemel bir milletvekili genel seçiminde bu MHP’li seçmenler ‘Evet’çi de olsa, ‘Hayır’cı da olsa yine partisi MHP’ye oy verecekler. Yani bir yere gittikleri yok. Geçmişte böyle olmadı mı?
HDP ye gelince; HDP seçmeni içerisinde sol gelenekten gelen seçmenler olduğu gibi, son yıllarda HDP’ye oy veren muhafazakar Kürt seçmenler de var. İşte önümüzdeki 16 Nisan referandumunda bu seçmenler içerisinde partinin genel tavrı dışında gidip ‘Evet’ oyu verecek seçmenler olacaktır.
Tüm yukarıda yazılanları çizilenleri toparlayacak olursak, 16 Nisan’da ne çıkacağını kamuoyu çok fazla merak ediyor olabilir ama, kağıdı kalemi eline alıp partilerin oy oranlarını alt alta yazan herkesin bu hesabı yapması mümkün. Bunun için illa araştırmacı olmaya gerek yok. Yapılacak seçim bir Milletvekili seçimi olsaydı, gündelik yaşamına, cebine, konjonktüre bakarak karar verecek bir seçmen kitlesi olacaktı. Çünkü yıllardır yerel ve genel seçimlerde seçmen davranışını belirleyen asıl etkenin ideoloji olmadığını söyleyen birisi olarak, 16 Nisan için şunu söylemek mümkün. 16 Nisan’da halk oylamasının sonucunu seçmenin ideolojik yaklaşımı belirleyecek, gündelik yaşamdan ve konjonktürel gelişmelerden bu referandumda seçmen çok fazla etkilenmeyecek.
Herkes hesabını kitabını buna göre yapar ise, 16 Nisan akşamı kimse hayal kırıklığı yaşamaz diye düşünüyorum..
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.04.2017
9.02.2017
3.02.2017
21.03.2017
13.03.2017
6.02.2017
28.02.2017
26.02.2017
21.02.2017
14.02.2017