Ahmet ALTAN
Çukurca’dan ölüm haberleri geliyor.
Çatışmada her zaman olduğu gibi gencecik insanlar ölüyor.
Hapishanelerde de binlerce PKK’lı açlık grevinde, aralarında ölüm sınırına gelenler var.
Devlet ve PKK karşılıklı sertleşiyor.
Eğer bu sertleşmenin nedeni, muhtemel bir müzakere masasına daha elverişli koşullarda oturmak ise iki taraf da şunu bilmeli ki o masaya pey sürdükleri insan canı.
Gençler, çocuklar.
Türkler ve Kürtler.
Yaşarken Kürt ve Türk onlar, öldüklerinde aynı sonsuzluğa gidiyorlar.
Bu ülke, bu ölümleri yeni bir Oslo’ya kadar taşıyacak mı?
Aslında geçen seferki müzakerelerden biliyoruz ki masaya oturmak da ölümleri durdurmaya yetmiyor, yöneticiler orada konuşurken, gençler dağlarda ölüyor.
Müzakere masasında “daha güçlü olmanın” yolu daha fazla insanın ölümüne “evet” demek mi?
Bunun başka bir yolu yok mu?
Bütün bu karanlık tablonun içinde dün çok etkileyici bir olay yaşandı.
PKK, bir köydeki okula saldırıp öğretmenleri kaçırmaya kalktı.
PKK’nın okullara dönük bu vahşetini anlamak mümkün değil, geçenlerde de içinde öğrencilerin bulunduğu bir okulu yakmaya kalkmışlardı.
Öğretmenler müdahale etmişti.
Bu seferki olayda ise öğretmenleri kaçırmaya kalkan PKK’lılara köylüler müdahale ediyor.
Eli silahlı insanların peşine düşüyor köylüler ve “öğretmenleri bırakın” diyorlar.
Ve, PKK’lılar öğretmenleri bırakana kadar da vazgeçmiyorlar.
Bu ciddi bir cesaret ister.
Daha da ötesi, o cesareti göstermesini sağlayacak bir sevgi duymasını gerektirir.
O köylüler, o öğretmenleri, canlarını ortaya koyacak kadar sevmişler, onlara güvenmişler.
Onlar için mücadele etmişler.
Size bir şey söyleyeyim mi, PKK’yı Oslo’da masaya oturtacak, barışın yolunu açacak olan, devletin daha fazla PKK’lı öldürmesi ya da PKK’nın karakollarda daha çok askeri vurması değildir.
Bu ülkede yaşayan insanların ortaya çıkıp “dur” demesidir.
Peki, kim için bu insanlar canlarını ortaya koyup “dur” derler?
Örneğin, “dağda ölenler için ağlamayan insan değildir” diyen biri için mi yoksa Uludere’de ölenlere “dolap beygiri” diyen biri için mi?
Böylesine büyük acının, kanın, gerginliğin yaşandığı, çatışmalarda insanların öldüğü, hapishanelerde binlercesinin ölüm orucuna yattığı bir dönemde, hükümetin ortalığı yatıştıracak bir adım atabileceğini, bir jest yapabileceğini, ülkeyi rahatlatabileceğini düşünüyorum.
Bu gerginliğin ve ölümlerin hükümete de bir yararı yok.
Bütün bu yaşananlara Suriye’deki olaylarla birlikte bakan halkın önemli bir çoğunluğu hükümete karşı tepkili.
Ölümler arttıkça tepkiler de artıyor.
Üstelik bu tepkiler iki taraftan da geliyor.
Farklı nedenlerle ama hem Türkler, hem Kürtler kızıyor.
AKP, hem Kürtlerden hem Türklerden oy alabilen tek parti, iki kesimde birden kayba uğramasının kendisine nasıl bir yararı olacak?
Hükümet yetkilileri, hem PKK’yla, hem Öcalan’la görüşülebileceğini açıkladı daha önce.
Kandil’dekiler ile görüşmek daha zor gözüküyor.
Ama Öcalan ile şimdi görüşülemez mi?
Öcalan’la görüşülüp hem hapishanedeki açlık grevleri, hem dağdaki ölümler durdurulamaz mı?
Oslo’ya, “ölümleri durdurmuş bir hükümet” olarak gitmek, “daha fazla adam öldürmüş bir hükümet olarak” gitmekten daha mı güçsüz kılar hükümeti?
Şu anda medyaya fazla yansımıyor ama Allah korusun hapishanede açlık grevi nedeniyle ölümler olursa durum daha da kritikleşir.
Bu ölümleri medya da saklayamaz.
Bir soru duruyor önümüzde.
Biz bu barışa, öğretmenlerini kurtarmak için canlarını ortaya koyabilen insanlarla mı yoksa yaşanan ölümlerle içi nefret dolu insanlarla mı daha kolay ulaşırız?
Yıllar önce İngiltere’de IRA üyeleri “ölüm orucuna” yatmıştı, Başbakan Margaret Thatcher aldırmamıştı, herkesin gözü önünde Bobby Sand ve arkadaşları ölmüştü.
O ölenler hiç unutulmadı.
Sonra İngiltere’de barış oldu.
Biz, kendi Bobby Sandlerimizi öldürmeden bu işleri biraz daha hâle yola koyamaz mıyız?
“Görüşülebilir” diyen hükümet.
Tamam, Kandil’le görüşmek için kendinizce en uygun zamanı bekleyin ama Öcalan’la görüşmenin, onun“ölüm oruçlarının durması” için bir mesaj yayınlamasının kime ne zararı var?
Hapishanedekileri ölümden kurtarmak hükümet için bir zül mü yoksa övünebileceği insani bir davranış mı olur?
Hep “öldüren” olmak gerekmiyor, biraz da “kurtaran” olmak gerekiyor.
PKK’dan üstün olmak istiyorsanız, onun kurtaramadıklarını, hatta ateşe attıklarını kurtarmak, kurtarıcılıkta üstün olmak çok mu yanlış bir strateji?
Bir gün barışmak zorundasınız.
Nefreti böylesine harharlarsanız, barışma zorunda kalacağınız gün geldiğinde çok zorlanırsınız.
Öğretmenleri kurtaran köylüleri düşünün.
O cesur insanları.
Cesaretini “kurtarmak” için kullananlara mı ihtiyacımız var, öldürmek için kullananlara mı?
Hükümet de gücünü “kurtarmak” için kullansa, bu gerginliği azaltsa, bir barış mesajı verse, böyle bir davranış bu ülkenin çok mu aleyhine olur?
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018