Ahmet ALTAN
Bir sabah bağırışlarla uyandım.
Uyku sersemi, dört yataklı kerpiç kulübeden dışarı fırladım.
Tabur karargâhının önündeki küçük meydanda bir binbaşı bir eri dövüyordu.
Binbaşı bir tokat atıyordu, er tokadın şiddetiyle bir adım geri gidiyordu, binbaşı bir adım yaklaşıp bir tane daha vuruyordu, er gene bir adım geri gidiyordu, tokat tokat küçük meydanın etrafında dönüyorlardı.
Binbaşı her tokattan sonra bağırarak soruyordu:
“Ben seni kimin iyiliği için dövüyorum?”
Er bağırarak cevap veriyordu:
“Benim iyiliğim için komutanım.”
Binbaşı yorulana kadar dövdü eri, iyice yorulunca daha fazla “iyilik” yapmaktan vazgeçti, ağzı burnu kan içinde kalan çocuğu arkadaşları revire taşıdı.
O sınır taburunda gördüğüm vahşet pek unutulur bir sahne değildi ama yaşadığım ülkede “devletin vatandaşlarını” o vatandaşların iyiliği için dövmesi bir gelenek olarak hiç bitmeden sürdüğü için o sahne de hep aynı canlılığı ile kaldı zihnimde.
Yıllarca bu ülkede yaşayan hemen hemen herkesi “onların iyiliği için” döven CHP’lileri, bu sefer de CHP’lilerin iyiliği için dövdüler Ankara’da.
“Kötü bir şey olacağına dair” esrarengiz bir “istihbarat” olduğundan, bizim iktidar “başkası kötü bir şey yapmadan biz yapalım” diyerek ulusalcılarla CHP’lileri Cumhuriyet Bayramı’nda bir güzel dövüp, tazyikli sularla ıslattılar, gözlerine biber gazı sıktılar.
Hipodromda “devlet törenleri varken” CHP’lilerin sokakta kendi başlarına yürümek istemeleri“mutlaka cezalandırılması” gereken bir şeydi devlete göre.
Hipodromda eskiden CHP’lilerle generalleri tören yapardı şimdi AKP’lilerle generalleri tören yapıyor.
Törene katılmayanları da “kendi iyilikleri” için dövüyorlar.
“Dayak cennetten çıkmadır” diyen bir toplumun çocukları olduğumuz için herşey değişiyor, dayak değişmiyor.
Gücü eline geçiren, devletin başına geçen öbürlerini dövüyor.
“Bu dayak iyi bir şey olsa cennetten çıkmaz, orada kalırdı” diyen yok.
Gene dua edelim ki Başbakan, CHP liderini Ulus Meydanı’nda “ben seni kimin iyiliği için dövüyorum” diye bağıra bağıra bizzat dövmedi.
Dövmek istiyormuş gibi bir hâli var çünkü.
Sadece CHP liderini değil, onun lafını dinlemeyen herkesi bir iyice sopalayacakmış gibi konuşup dolaşıyor.
Cumhurbaşkanı Gül’e de Ulus civarında dolaşmamasını tavsiye ederim çünkü anlaşılan o da “kendi iyiliği için sopalanması gerekenler” listesine kaydedildi.
Gül’ün günahı büyük çünkü.
Ankara Valisi’ne “gerginlik yaratmayın” demiş, kalabalıkların yürümesine engel olmak için kurulan barikatların kaldırılmasını söylemiş.
Hiç olacak şey mi?
Devletin vatandaşları dövmesine Cumhurbaşkanı ne karışır?
O, Başbakan’ın işi.
Zaten Başbakan da “Barikatların kaldırılmasını ben emretmedim, Cumhurbaşkanı’nın da emrettiğini sanmam, burada iki başlı yönetim olmaz” diyor.
Başbakan dövmek isterken buna engel olmak büyük bir suç elbette.
Sizi bilmem ama ben bir başbakanın “gerginliğin devamını ve oradakilerin dövülmesini ben istiyordum” dediğini pek duymadım, yeryüzünde bir örneği var mı bilmiyorum.
Genellikle başbakanlar gerginliği yatıştırmak ister, bizim başbakan gerginliği arttırmak istiyor.
Açıkça da söylüyor.
Niye peki?
Neden Başbakan böyle dayaklı dövüşlü bir gerginlik istiyor?
Elbette bizim iyiliğimiz için ama başka bir sebebi de var mı acaba?
Bu kadar açıkça “barikatları ve dayağı” savunmasına, bu dayağı önleyen Cumhurbaşkanı’na kızmasına bakılırsa, bu sertlikten siyasi bir fayda umuyor olması lazım.
Nedir o fayda?
Cumhuriyet Bayramı’nı “meydan savaşına” çevirmek bir iktidar partisine ne kazandırır?
AKP seçmeni böyle görüntülerden çok mu hoşnut?
“Devlet bizim oldu, artık herkesi dövelim” mi diyorlar?
“Eskiden generaller bizi dövüyordu, bizim generallerden ne eksiğimiz var biz de döveriz”diye mi düşünüyorlar?
“Kürtleri öldürelim, CHP’lileri dövelim, demokratları susturalım, Alevileri aşağılayalım” anlayışını AKP seçmeni pek başarılı bir anlayış olarak mı selamlıyor?
Başbakan dövdükçe oyu mu artıyor?
AKP’nin yaptırdığı o gizli kamuoyu yoklamalarında bir de “dayak” sorusu mu var, “bizden olmayanları dövelim mi” diye mi soruyorlar, AKP’li kamuoyu da “dövelim anasını satayım”mı diyor?
AKP’liler, “cennetten çıkma dayağın” hepimizi cennete götüreceğine mi inanıyor?
Böylesine sertleşmenin, “ben daha da sert davranacağım” diye bağırmanın, ülkeyi her gün biraz daha germenin bir faydası olduğuna AKP yönetiminin inandığı açık.
Belki de böyle her istediğini dövebilmek “işte biz de devlet olduk” güvenini pekiştiriyordur.
Meğer devlet olmak, dövmek isterlermiş.
Dayak yiyenler, “birliği bozmuşlar”, Başbakan’ın yanında durmamışlar.
Eee, “onların iyiliği için” onları biraz pataklamak gerekiyor tabii, geleneğimiz böyle, birliği bozan sopayı yer, her şeyin başı birlik beraberlik çünkü.
O eri döven binbaşı mı?
Onu “sinirleri bozuk” olduğu için bir sabah alıp hastaneye götürdüler, bir daha görmedik.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018