Ahmet ALTAN
Çok güzel bir İtalyan karikatürü görmüştüm.
Birinci karede, mevzide askerleriyle bekleyen İtalyan yüzbaşı kılıcını çekip “Hücum!” diye bağırarak mevziden fırlıyor.
İkinci karede, yüzbaşı tek başına koşarken mevzide duran askerler “Bravo capitano!” diye alkışlıyorlar.
Etrafa bakıyorum da “ölüme koşanlar” olduğu gibi mevzide saklanıp onları “Bravo capitano!” diye alkışlayanlar da var.
Bu alkışlarla “capitano”un kahramanlığından kendilerine de bir kırıntı koparmaya çalışıyorlar.
Bu, bir karikatür olsaydı, halleri komik olurdu.
Ama bu hayat ve mevziden çıkıp koşanlar ölüme yakalanınca, bu, ucuz ve ahlaken sorunlu sahte bir kahramanlık oluyor.
Ölümü ve şiddeti alkışlayan herkes, aynı zamanda bu ölümlerin gerekliliğini, dolayısıyla da sürmesini tasvip etmiş oluyor.
Bazen ölüm, şiddet, çatışma “gereklidir” gerçekten.
Peki, bu “gerekliliği” belirleyen ölçü ne?
Kendinin ya da bir diğerinin özgürce yaşamasını sağlamak için başka hiçbir imkânın yoksa ölümü göze alıp çatışmak bir gerekliliktir.
Peki, özgür bir hayatı sağlamak için “ölmekten” başka imkânlar ve ihtimaller varsa, o zaman biraz insan sevgisi, biraz vicdanı, biraz ahlakı, biraz kendisine saygısı olan insan ne yapar?
“Gidin ölün, ölmekten başka bir çareniz yok” mu der yoksa “durun biraz, ölümden başka bir yol daha gözüküyor, onu deneyelim mi” der?
Hangisi?
Özgür bir hayatı kurmak ve insanları yaşatmak için en küçük bir ihtimal bile olsa, insanları ölüme alkışlarla göndermeden önce bu ihtimali de bir denemeyi mi önermeliyiz yoksa “boşver ihtimali, sen git öl, ben de seni alkışlayıp senin sayende kahraman olayım mı” demeliyiz.
Ben en küçük ihtimalin bile denenmesinden yanayım.
Ölmek her zaman mümkün.
Hayattan dönüş var, her istediğinizde ölüm kavşağına sapabilirsiniz.
Ama ölümden dönüş yok.
Yanlış kararlar verip, ihtimalleri yok sayıp, mevzilere saklanıp, insanları “Bravo capitano!” diye alkışlayarak ölüme gönderdiğinizde, ölen insanları bir daha geri getiremezsiniz.
Benim ölüme gidenlere, ölümü göze alanlara, Mavi Marmara gemisine binenlere, dağlara çıkanlara bir sözüm yok, onlar yürekli, yiğit insanlar, bir inançları var bu inanç uğrunda hayatlarından vazgeçmeyi göze alıyorlar.
Benim sözüm, o insanların ölmemesi mümkünken, onların inançlarını gerçekleştirmelerine yardım edecek “ölüm dışında çözüm” ihtimalleri bulunurken, bu ihtimalleri yok sayıp “tabii ki ölmek zorundalar, ölümden başka yol yok ki” diyenlere.
Mavi Marmara gemisinde ölenleri alkışlarla ölüme gönderen ve “Gazze’de çekilen acıları önlemenin başka yolu yoktu” diyenlere sormak isterim.
Gazze sorununu çözmek için “gemilere binecek insanların ölümlerinden” başka yol, başka imkân ve başka ihtimal yok muydu gerçekten?
“Büyük” Türkiye “dokuz insanını” öldürtmeden sesini dünyaya duyuramıyor mu, eğer insanları ölmezse Türkiye’nin itirazlarını kimse dinlemiyor mu, eğer dinlemiyorsa bu kadar güçsüz bir toplumun itirazları insanlarını öldürtse bile duyulmaz, eğer dinliyorsa neden o insanların ölüme gitmesine göz yumdunuz?
Dağlardaki çocuklarla ilgili soru daha da yakıcı.
Kürt meselesinin silahtan başka çözümü yok mu gerçekten?
Yapılacak yeni bir anayasa, “eşit vatandaşlık” haklarının bu anayasada güvenceye alınması, demokratik özerkliği, anadilde eğitimi, iki dilliliği, seçim barajının düşürülmesini Meclis’te tartışmak, Öcalan’a İmralı’daki müzakereler yoluyla ev hapsine giden yolu açmak, bu meselenin çözümüne “silahlar” kadar yardımcı olmaz mıydı?
En azından, “insanların ölmesi, şiddetin sürmesi gerek” diye bağırıp ölümleri alkışlamadan önce bu ihtimallere de bir fırsat verilmesini savunmak gerekmez miydi?
“Ölümü ve şiddeti” geniş bir anlayışla karşılayanların, silahsız bir çözüm ihtimaline karşı hiç mi anlayışları bulunmuyor?
Dağdaki insanların ölümü seçtiği hallerde bile, evinde, işinde, gazetesinde oturanların görevi onların ölmesini ve öldürmesini alkışlamak mı yoksa insanların ölmemesi için güçlerinin yettiğince çaba göstermek, en küçük bir ihtimali bile sonuna kadar değerlendirmek için mücadele etmek mi?
Son zamanlarda gazete köşelerinde “Bravo capitano!” diye bağıranlar çoğaldı.
Mevzide saklandıktan sonra istediğin kadar alkışlayıp kahramanlık şarkıları söyleyebilirsin ama cesaret, mevzide saklanıp alkışlarla insanları ölüme göndermek değil.
Cesaret, böyle zamanlarda, ya capitano’yla birlikte koşmak ya da koşanları ölümden kurtarabilmek için “lanetlenmeyi”, bütün dostlarının düşman olmasını göze alıp gücünün son damlasına kadar uğraşmak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018