Ahmet ALTAN
İnsan kendi acısının derinliklerine, ışıksız kuytuluklarına, yaralı bir hayvan gibi kendi keder denizinin en diplerine çekilip saklansa da Türkiye’nin mızrağı gelip gene de böğrüne saplanıyor.
Sen kendi acınla susmaya çalışırken, Türkiye kendi acısıyla seni çığlıklar atmaya zorluyor.
Polisler kurt sürüleri gibi bir eve baskın yapıp masum bir genç kızı vurup öldürüyorlar.
Genç kızın tabutunu görüyorsun…
Tabutuna atılan çiçekleri…
Babasını…
Susacak mısın?
Sussan, nasıl susacaksın?
Susanlar var, yazar kılığında, bir hırsız çetesinin erketeliğine soyunmuş, maaş diye soygundan pay alan reziller var, kendilerini para karşılığında kullandıra kullandıra aşınmamış yeri kalmayan kullanışlı sefiller var, alçakça bir zorbalığı dilleri dışarda zevkle seyredip iktidardan cinayetleri alkışlama karşılığında kanlı bir bahşiş bekleyen, omurgaları maaş çekleriyle kırılmış yağlı sürüngenler var.
Onlar susar.
Sen nasıl susacaksın?
Utanmadan “biz gidersek beyaz Toros’lar gelir” deyip, “siyah Ranger’larına” Kürt sokaklarının kuşatılmış gecelerinde baskınlar düzenletip, çocukları vurduranların öldürttüğü gençler ağıtlarla toprağa bırakılırken ne yapacaksın?
Nasıl susacaksın?
Kimin acısı, kiminkinden kıymetli?
Başkaları acı çekerken nasıl saklanacaksın kendi acının derinliklerine?
Ağlayan Kürt analarını görüyorsun, yüzlerine bir dövme gibi kazınmış o kara kederi görüyorsun, sevdiklerinin arkasından sessizce ağlayan genç Kürt kadınlarının billurdan tomurcuklar gibi damlayan göz yaşlarını görüyorsun…
Susacak mısın?
Susmanın, alçaklarla aynı safta buluşmak anlamına geldiği bu zor günlerde, o acıları görmezden mi geleceksin?
Ankara’da bombalarla parçalananların, hastane bahçelerinde haber bekleyen yakınlarına yapılan zulümler var, onların o yağmurlu taş avlularda bir umutlu haber için bekleyişlerine bile tahammül edemeyen korkunç bir zorbalık var.
O insanlar orada beklemiyormuş, çile çekmiyormuş gibi onlara aldırmayan, onlar yokmuş gibi davranan, onlara yapılanlara ses çıkarmayan bir gazetecilik var.
Hastane bahçesinde haber beklemenin ne olduğunu biliyorum.
Doktorların gözünde bir ışık pırıltısı görmek için bakmanın, o sessiz yakarışın ne olduğunu biliyorum.
Bir de bunlara açlığı, soğuğu, aldırmazlığı, aşağılamayı ekliyorlar.
Evladından bir haber alabilmek için bekleşen yaşlı başlı insanları horluyorlar, iteleyip kakalıyorlar, bir bardak suyu bile onlara fazla görüyorlar, dağılıp gitsinler istiyorlar.
Susacak mısın?
Onların acılarını bile sömürerek, gerçekleri çarpıtarak, iki oy daha fazla almaya çalışan, tüyleri kandan parlayan akbabaların arasına mı katılacaksın?
Nasıl sessiz kalacaksın?
Seçimlere beş gün kala, özgürce ses çıkarılabilen birkaç televizyonu susturabilmek için baskınlar düzenliyorlar, yönetimlerine el koyuyorlar, kendi adamlarını “kayyum” diye atıyorlar.
“Hesapları o kadar mükemmel ki mutlaka suçludur” diyen bir bilirkişi raporuna dayanarak televizyonları susturabilmek için mahkeme kararları çıkartıyorlar.
Yargıyı bile gayrımeşru duruma düşürüyorlar.
Polislerle televizyon binalarına giriyorlar.
O televizyon binalarının önünde birikmiş başörtülü genç kızları görüyorum, gelen polislere “hırsızlar dışarı” diye bağıran, çevrelerine dizilmiş tomalardan, makineli tüfekli, kaskları demirden polislerden korkmayan genç kızları.
“Silahımız yok, Allahımız var” diye bağıran başörtülü yaşlı kadınları görüyorum.
İnsanların üstüne saldıran polisleri görüyorum.
O gül yüzlü kızlar bağırırken, başörtülerini rüzgarda dalgalandırarak polislerin üstüne yürüyen o yaşlı kadınlar direnirken susacak mısın?
O kızları “darbeci” ilan eden, sarayların karanlık dehlizlerinde beslenmiş, tek amacı biraz daha iktidarda kalıp biraz daha para yolmak olan o kemikleri kıkırdaklaşmış çamur rengi sürüngenlerin arasına mı katılacaksın?
Baskın yiyen televizyon binasında CHP’lileri, MHP’lileri, HDP’lileri görüyorum, haksızlığa uğrayanların yanına koşan, her fikirden cesur gazetecileri, yazarları görüyorum, rezilce bir zorbalığa karşı her türlü görüş ayrılığını bir yana bırakarak birlikte mücadele eden aydınlık insanları görüyorum.
“Zorbalığa geçit yok” diye elele veren, bu ülke için benzersiz bir ümit yaratan o insanları görüyorum.
Onlar her türlü tehdite, baskıya, zorbalığa, alçaklığa karşı cesurca karşı koyarken susacak mısın?
Nasıl susacaksın?
Kendi hırsızlıklarına şimdi katilliği, eşkiyalığı, zorbalığı da ekleyen bir iktidarın, bu toplumu kan dolu bir çukura itmeye çabalamasına, biraz daha fazla para çalabilmek için daha fazla insanın ölümünün önünü açmasına, kural, kanun, ölçü, değer tanımayan bir despotlukla bu ülkeyi paramparça etmek için delice kıvranmasına karşı nasıl sessiz duracaksın?
Memleketi iliklerine kadar soyuyorlar.
İnsanları insafsızca öldürüyorlar.
Adaleti yok ediyorlar.
Devleti bir daha yeniden bir araya getirilmesi zor bir şekilde parçalarına ayırıyorlar.
Ağlayan kadınları, direnen kadınları, cesur ve acılı kadınları görüyorum.
Ölen çocukları görüyorum.
Bütün bunlar gözünün önündeyken nasıl susacaksın?
Nasıl kendi kederinin en diplerine saklanabileceksin?
Her yanından zıpkınlanmış, vurulmuş, kanı akıtılmış bir toplumun içinde nasıl sessiz kalacaksın?
“Gelin” diye bağırmak istiyor insan, “makineli tüfeklerinizle, siyah Ranger’larınızla, tomalarınızla, polislerinizle, kanunlara uymayan yargıçlarınızla gelin.”
Biz buradayız, her gün biraz daha birleşiyor, her gün biraz daha güçleniyoruz.
Sonuna kadar direneceğiz.
Siz o Kürt kadınlarını, o başörtülü kızları, o öfkesini sakınmayan şehirli kadınları birleştirdiniz zorbalıklarınız karşısında.
Bu, sizin felaketiniz olacak.
Sizin zehriniz, bu ülkeye panzehir oluyor.
Siz öldürdükçe biz iyileşiyoruz.
Sizi hak ettiğiniz yere göndereceğiz.
O sanık sandalyelerinde yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz.
O zaman, kendi kederlerimizin derinlerine çekileceğiz, o zaman bir hayvan gibi kendi ıssızlığımızda yaralarımızı yalayarak iyi etmeye, acılarımızı dindirmeye uğraşacağız.
Ama o zamana kadar susmayacağız.
O güne dek bizim sessizliğimizi duymayacaksınız.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018