Ahmet ALTAN
Türkiye çok ciddi bir sorunla yüz yüze.
Bu ülke, toplumsal değerlerini yitiriyor.
Her toplumun kendi “değerleri” vardır, o toplumun varlığını, kimliğini, iç dengesini, güvenini, geleceğini, sağlığını bu değerler belirleyip korur.
O değerlerin “sınırlarını” da yerleşik “ayıp” anlayışı belirler.
Her toplumun kendine ait değerleri olduğu gibi bir de bütün toplumların neredeyse ortaklaşa sahiplendikleri değerler ve “ayıp” anlayışları bulunur.
Bilebildiğim kadarıyla neredeyse bütün toplumlarda herhangi bir yarışmada “yenilmek” ayıp değildir.
Ayıp olan, “yenilmeyi becerememek”, üzüntüyü taşıyacak bir olgunluğa ve güce kavuşamamaktır.
Amerikan başkanlık seçimlerinde kaybeden aday rakibini herkesten önce arar, “yenilgisini kabul eder” ve kazananı kutlar.
Bütün gelişmiş ülkelerde de kazanan rakibi kutlamak vazgeçilmez bir kuraldır.
Bunu yapmayan bir siyasetçi sadece koltuğunu değil “itibarını” da kaybeder.
Ve, toplumsal değerler açısından “itibar” en önemli ölçülerden biridir.
İtibar, bizde toplumsal bir değer olmaktan çıkıyor.
Bir yarışmayı, bir seçimi, bir maçı kaybetmek, itibarını kaybetmekten daha büyük önem taşıyor.
Özellikle futbol, bu ülkenin gelecek nesillerinin değerler sisteminde bir kara delik yaratacak hale geldi.
Kazanmak, her şeyden daha önemli.
Yenilgiyi taşıyamamayı, rakibini kutlayacak olgunluğu gösterememeyi “ayıp” olarak görmeyip, kaybetmeyi “ayıp” olarak gören bir anlayış yerleşiyor.
Bu çarpılma, değerler sistematiğini yok ediyor ve bir toplumun üstünde durması gereken ahlaki zemini çökerterek, bütün toplumun ahlaki bir dağınıklığın içinde çalkalanmasına yol açıyor.
Otuz yıl süren bir iç savaşta insanlarının “ırk”larının kimliklerinin en önemli parçalarından biri haline gelmesi, iki tarafın da çeşitli nedenlerle kendini “yenik” hissedip müthiş bir öfke ve intikam isteği biriktirmesi, ne olursa olsun “kazanma” arzusunu fazlasıyla besledi.
Devletin Kürt sorununu ahlak ve adalet çerçevesinde çözememesi, sanırım değerler sistemini berhava eden en önemli nedenlerden biri oldu.
Türkiye’nin genç insanlarına tek başına kendi kimliğini oluşturacak imkânlar sunamamamız, onları eğitemememiz, entelektüel ve estetik birikimler aktaramamamız, bir meslek veremememiz de onları kimliksiz bir halde bir boşluğa salmamıza yol açtı.
O boşlukta önlerine ilk çıkan “kimlik” imkânına sarıldılar, bazıları ırklarına, bazıları dinlerine, bazıları takımlarına tutundular.
Ve, her neye tutundularsa, o tutundukları kimliğin “mutlaka” galip gelmesini, başkalarını“yenmesini”, başkalarından daha güçlü olmasını istemek hayatlarının en önemli amacı oldu çıktı.
Yenilmeyi, yok olmakla, itibarsızlaşmakla eşdeğer görmeye başladılar.
İtibar, kendine ait bütün özellikleri kaybedip sadece “yenme” üzerinden belirlenir hale geldi.
“Yenersen itibarlısın, yenilirsen itibarsızsın” anlayışı toplumu kuşattı.
Bu anlayış en keskin biçimde futbolda karışımıza çıkar oldu ve bu değersizlik gittikçe koyulaştı.
Bugün futbolda her türlü itibarsızlığı göze alarak yenmenin “itibar” kazandıracağına inanılan bir aşamaya vardık.
Geçen akşam bir utanç gecesi yaşandı.
Kupayı kazanan takıma “kupasını” veremediler, stadın ışıklarını kapattılar, çimlerini suladılar, Fenerbahçe’nin yöneticileri ortadan kayboldu.
Burada Fenerbahçeli genç taraftarların saha dışında çıkardıkları olaylardan çok daha önemli olanı Fenerbahçe’nin kendi genç taraftarlarına örnek oluşturacak olan yöneticilerinin tutumu.
Onların “rakibi” kutlayarak, alkışlayarak, içleri acıdan kasılırken bunun üstesinden gelerek kupayı verecek bir gücü ve olgunluğu gösterememesi, bütün genç taraftarları zehirleyecek “ters bir itibar”anlayışının yerleşmesinde de önemli bir rol oynuyor.
Bu, sadece Fenerbahçe’ye mahsus bir hastalık değil, Fenerbahçe yöneticileri son dönemlerde bunu iyice abarttılar ama hemen hemen bütün takımlar aynı hastalıktan mustarip.
Federasyon yöneticilerinin de bir “değer” anlayışı olmadığı, bu kupayı soyunma odasında vermeye kalkmalarından belli.
Tabii Federasyon’un değer anlayışından yoksun insanlardan oluşması siyasi bir tercihin sonucu.
Spor, gençlere “nasıl galip gelineceğinden” ziyade “mağlubiyetin nasıl taşınacağını” öğretir, mağlup olmasını bilmeyenin galibiyetinin de bir önemi olmadığını anlatır.
Toplumsal değerlerin temelini oluşturan önemli ölçütlerden biridir bu.
Bu temel çöküyor.
Sadece kendi değerlerimizden değil, toplumların ortak değerlerinden de kopuyoruz.
İtibarsızlaşmaktan korkmayan, utanmayan, ayıp duygusunu yitirmiş bir toplum kendi geleceğini çürütür bence.
O değerleri yeniden yaratmanın, spor dünyasını bu çirkinlikten kurtarmanın önlemlerini almazsak, arsızlığın, utanmazlığın egemen olduğu bir toplum haline geleceğiz.
Ki bu anlayış toplumun cüzamıdır.
Bu hastalığa yakalanan toplumun etleri parça parça dökülür.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları


























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018