Akif BEKİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaret için kardeş Pakistan’da. Dün, Başbakan İmran Han’la Türkiye-Pakistan İş Forumunda konuştu.
İmran Han, eski bir kriket yıldızı. Emeklilik meşgalesi olarak girdiği siyasette, popülaritesi ve popülist vaatleri sayesinde hızla yükseldi.
Babadan oğula geçen siyaset düzenini değiştirmek, yolsuzluk ve yoksullukla savaşmak için oy istedi. Bunlardan illallah ederek yaka silken bezgin halktan da son seçimlerde başbakanlığı aldı.
Fakat dünyalarını kurtarma vaadiyle seçildiğini unutup Pakistanlıların ahiretlerini kurtarmaya soyununca külahlar değişti.
‘Bırakın üç günlük dünyayı, ben en iyisi sizin ebedi hayatınızı kurtarayım’ diye ahiret işlerini düzeltmeye el atması pek hoş karşılanmadı.
Londra gece hayatının aranan siması olduğu o eski ve renkli playboyluk günleri hatırlatılmakla kalsa gene iyi.
Kriketçi kariyerinden geldiğine bakmadan dini konularda ahkam kesmeye kalkışarak boyunu çok aştığı gibi acımasız ihtarlar yedi.
Bir Mevlit Kandili etkinliğinde, Hz. İsa’nın gerçekte yaşamadığını, hiçbir tarih kitabında adının geçmediğini söylemesi, uydurma bir şahsiyet demeye getirmesi bardağı taşırdı.
Hristiyan alemini üstüne kışkırtmayı, Müslüman halkı da uğradığı Haçlı saldırılarına karşı etrafında kenetlemeyi umuyordu muhtemelen.
Ama peygamber olarak yaşadığı başka hiçbir yerde geçmese bile Kuran’da geçmesi yeterdi. Bunu dahi bilmeden Müslümanlık satma zır cahilliği, en çok Müslümanları kızdırdı.
İslam dünyasını çileden çıkaran bir gaf olacağını hiç bekler miydi? Din istismarına kalkıştığına kalkışacağına pişman edildi.
Kısa sürede adını ‘Skandal Han’a, ‘Cahil Han’a çıkarmayı başarmış, Akit gazetesine bile kendisi hakkında ‘iyice sapıttı’ başlığı attırabilmiş, inanç bezirganlığı bayağılıklarında çığır açmış, tahammülü yıkıp geçebilmiş bir ucuz popülist şov kahramanından söz ediyoruz.
Neyse ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan temiz bir ders aldı.
Tabii ki ders vermek değil, Türkiye tecrübesinden hareketle yol göstermekti Cumhurbaşkanı’nın niyeti.
Fakat şu öğütler, acemi bir popülist siyasetçiye ders yerine de geçmez mi:
“Gerek yurt içi kabullerimde, gerekse yurt dışında yaptığımız görüşmelerde bir hususun altını her fırsatta çiziyorum. Biz ‘yabancı yatırım’ yerine ‘uluslararası yatırım’ demeyi tercih ediyoruz. Çünkü bizim anlayışımıza göre sermayenin milliyeti yoktur, dolayısıyla sermaye milliyetçiliği yapmak da doğru bir yaklaşım değildir. Türkiye’de yatırım yapan uluslararası şirketlerle kendi şirketlerimiz arasında bir fark görmüyoruz...”
‘Ekonomi gemisi, dini hamasetle yönetilmez’ uyarısı, daha kibar nasıl yapılabilirdi ki?
Millet, siyasetçiden ahiret hayatıyla ilgili vaaz dinlemek istemez, dünya hayatını kolaylaştıracak icraatlar ister. Bu gerçek, azami nezaketle, öyle yüze tokat gibi çarpmadan, daha güzel nasıl formüle edilebilirdi?
‘Akıl veriyor değilim, kimse alınmasın, kendimizi anlatıyorum’ centilmenliğine sarılmış bir dost nasihati, daha nasıl incitmeden kulağa küpe takılabilirdi ki?
Bu saatten sonra sermayeyi, yerli ve yabancı emperyalist diye ayırır mı hala? Yatırımcıyı, velinimet ve ekonomik tetikçi diye sınıflandırır mı? Foncuları, milli kapitalist ve kan emici küresel faiz çetesi diye tanımlar mı? Parayı, refahı arttırma aracı ve dış güçlerin saldırı silahı ya da kutsal Hilal-Haç savaşının dost ve düşman kuvveti diye ikiye böler mi yine?
Yapacağı varsa da yapmaz artık; İmran Han’ın basireti, Erdoğan’ı dinledikten sonra açılmıştır. ‘Haçlı saldırısı’ dolduruşlarıyla ekonominin yönetilemeyeceğini, gerçekçi ve ayağı yere basan politikalar izlemesi gerektiğini anlamıştır.
‘Bana söylemiyor ki’ aymazlığıyla yine de üstüne alınmazsa elden ne gelir.
Rusların ‘tehdit-jest’ taktiği
Bir yandan Kremlin’leri, Savunma ve Dışişleri bakanlıkları, Ankara ve Şam büyükelçileri bir ağızdan yükleniyorlar. “Kışkırtıcı açıklamalara son verin, davet edilmediğiniz topraklara girerseniz vurulursunuz, suçu kendinizde arayın “ diyorlar...
“İdlib’deki işiniz bitti, Esad her karışını geri alacak, hakkı da, gözlem noktalarınıza ihtiyaç kalmadı, zaten terörist saldırıları da önleyemediniz, sabrımız tükendi, daha fazla bekleyemeyiz, çekilin” mesajları yolluyorlar. Uğradığı saldırılardan Türkiye’yi sorumlu tutuyorlar...
Bir yandan da “NATO’ya güvenmeyin, AB de ikiyüzlü, ABD ise dostunuz değil, onları yardıma çağırırken iki kez düşünün, zaten ne yapabilirler ki” diye gözdağı veriyorlar.
Rus sefaretinin sansasyonel Twitter paylaşımı, bu siyasetin en belirgin simgesi oldu. ABD’den gelen ‘Müttefikimizin yanındayız’ mesajını aldılar, ABD’nin YPG’ye yardımıyla ilgili Anadolu Ajansı haber grafiğini ekleyip gözümüze soktular. “Takdirini size bırakıyoruz” yani ‘siz bilirsiniz’ notuyla...
Etkili olabilirdi, işe yarayabilirdi. Ama Rusya, YPG’ye yardım etmiyor olsaydı. AB gibi ikili oynamıyor olsaydı. NATO gibi, tam lazım olduğunda yarı yolda bırakmıyor olsaydı...
ABD’yle ağız dalaşında skor ve belki üstünlük sağlayabilir. AB’yle propaganda savaşında öne geçirebilir. Geçmişte, Türkiye’nin ABD’yle arasını açmakta, AB’yle bozuşturmakta, NATO’dan soğutmakta faydasını da görmüş olabilirler bu taktiğin.
Fakat Rusya’nın, Ankara’yı kazanmasına ve yanında tutmasına artık bu haliyle yetmez.
“ABD, Suriye’yi parçalamak ve sınırınızda bir terör devletçiği kurdurmak istiyor, Türkiye’yi Rusya ve Şam rejimiyle çarpıştırmadan yapamaz, sinsi planları bu” korkutmacası, bu kez sökmez.
Yazarlar
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
26.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
10.07.2025
19.06.2025
5.06.2025