Alper GÖRMÜŞ
Mustafa Sarıgül’ün, “büyük siyasete merhaba” diyebileceğimiz kitabını (Ne Bir Eksik Ne Bir Fazla, Remzi Kitabevi, Ekim 2013) piyasaya çıkar çıkmaz okudum.
Büyük bir merakla cevabını aradığım soru şuydu: Mustafa Sarıgül, kendisini “mikro” siyasette emsali görülmemiş bir başarının mümessili kılan “siyasetsiz siyaset” tarzını, “makro” siyasette de sürdürecek miydi?
Soruyu şöyle sormak da mümkün: Mustafa Sarıgül, “mikro”da işleyen tarzının “makro”da da işleyeceğini düşünüyor muydu?
Kitapta bu soruların cevabını bulabileceğimi düşünmüştüm… Buldum da…
Mustafa Sarıgül’ün “siyasetsiz siyaset”i…
Mustafa Sarıgül “tarzı” siyaseti yıllar önce onun Aktüel dergisi için kaleme aldığım portresinin sunuşunda şöyle anlatmaya çalışmıştım:
“Siyasette hiçbir tarafı tutmayarak herkesin sizin tarafınızı tutmasını sağlayabilir misiniz? Yani prensipsiz, ideolojisiz ve fakat ‘dalak yaran’ bir popülizm ve ‘hizmet’ vaadiyle ‘herkesin başkanı’ olmak mümkün müdür? Mustafa Sarıgül’ün performansına bakıp da bu sorulara kafadan ‘hayır’ cevabını vermek kolay görünmüyor.”
Kitabını okuduktan sonra yeniden yazdığım portresinde de yine kadim sorumun izinden gidip benzer bir soru sordum:
“Prensip yok, ideoloji yok, fakat ‘dalak yaran’ bir popülizmin eşlik ettiği ‘hizmet aşkı’ var. Bu bir siyasetçiye yeter mi? Bu soruya, Mustafa Sarıgül’ü hesaba katmadan cevap verilmemelidir!”
“İçinizden biriyim… En başarılılarınızdan biriyim”
Dediğim gibi, kitabı bu temel sorumun cevabını alabilmek umuduyla okudum…
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Kitap çok net bir biçimde gösteriyor ki, Sarıgül, “büyük siyaset”i de kendi tarzında, bildiği gibi yürütecek… Bu çerçevede, kalabalıkların kalbini başlıca iki vurguyla kazanmaya çalışacak:
Birinci vurgu: Ben, bu ülkenin kahır çekmiş halkının sıradan bir parçasıyım… Hayatım yoksulluk ve çile içinde geçti, dolayısıyla halkın dertlerini kimse benim kadar hissedemez.
İkinci vurgu: Ben sadece sizlerden biri değilim, sizlerin en beceriklilerinden biriyim. Yani, benimle beraber yürürseniz, sadece sizden birini desteklemiş olmayacaksınız, hayatınız da değişecek.
(Sarıgül, “halk adamı” profilinin yetmeyeceğini, bu vasfı taşıyan bir siyasetçinin aynı zamanda halkın hayatında anlamlı değişiklikler yapabilme yeteneğini de haiz olması gerektiğini çok iyi anlamış görünüyor. Aksi takdirde, ‘bizden biri, dürüst, ‘yemiyor’ ama iş de yapmıyor’ damgasını yiyip bir kenara bırakılmanın mukadder olduğunun farkında).
Belki bir üçüncü meziyetten söz etmek de mümkün: Enerjisinin bir bölümünü yaptığını göstermeye ayırıyor… Kitapta kendisinin de onayladığı gibi o iyi bir reklamcı ve pazarlamacı. “Reklamcılığı” ile ilgili, kitapta olmayan, Hasan Pulur’un Milliyet’te anlattığı çok ilginç bir örneği burada aktarmak istiyorum:
“Körfez depremi olur, her belediye gücü yettiği kadar yiyecek, içecek, yardım malzemesini kamyonlarla felaket bölgesine gönderir, ama Sarıgül, bir başka biçimde gönderir. Şişli belediye binası Esentepe’dedir, yardım malzemesi burada kamyonlara yüklenir, Boğaz Köprüsü’nü geçer İzmit’e, Gölcük’e gider, değil mi? Hayır, Sarıgül kamyonları Taksim’e doğru, yani ters yönde yola çıkartır, yol boyunca, ‘Şişli belediyesinin yardım konvoyunu görmektesiniz’ diye hoparlörle bağıra çağıra duyurtur, sonra konvoy geri döner, İzmit’e gider.”
Yazının bundan sonrasında, kitaptan ve kaleme aldığım portrelerden faydalanarak, önümüzdeki dönemde Sarıgül’ün “bizden biri” ve “bizim en başarılılarımızdan biri” olduğunu nasıl bir performansla ve nasıl bir dille anlatacağını örneklemeye çalışacağım.
Hazır olun, daha önce benzerine rastlamadığınız bir popülizmle karşılaşacaksınız…
Yeniden TBP popülistliği
Çocukluğumun ve gençliğimin geçtiği “işçi ve emekçi cumhuriyeti” Alibeyköy’ün (Eyüp, İstanbul) Araphan mahallesi, Mustafa Timisi’nin liderliğini yürüttüğü Türkiye Birlik Partisi’nin (TBP) “Taksim Meydanı”ydı… Mahallenin merkezinde üç sokağın kesiştiği minik bir “meydan” vardı. Her sokağın başında da bir kahvehane olduğu için (ki hâlâ öyledir), seçim dönemlerinde siyasetçilerin propaganda merkezlerinden biri olurdu mahallemiz.
Fakat Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dahil, hiçbir partinin mitingleri TBP mitingleri kadar kalabalık olmazdı. Biz de zaten en çok, “popülist-solcu” parti TBP’nin konuşmacılarını seviyorduk. Çünkü miting sonrası sohbetlerimiz için en iyi malzemeyi onlar veriyordu. Bir defasında bir TBP milletvekili kürsüden şöyle hitap etmişti biz izleyenlere:
“Otobüste iki kokoş… Konuşuyorlar, ben de dinliyorum. Bir tanesi ‘şekerim’ diyor, ‘adam inşaat işçisi belli ki, leş gibi ter kokuyor, ne yapacağımı bilemedim, attım kendimi otobüsten…’ Behey kokoş! Ya ne kokacaktı o emekçi kardeşim, parfüm mü kokacaktı? Ben o emekçi kardeşimin terini su diye içerim! İçerim!”
Sonraki yıllarda nice popülist politikacı geldi geçti önümüzden… Fakat onların dilleri epeyce incelmişti. “Emekçi teri” vb. ifadeler devreden çıkmıştı, çünkü yeni yetme popülist politikacılar hem “halkın anlayacağı bir dil”den konuşmaya gayret ediyorlar, hem de kendilerini halktan ayrıştırmaya çabalıyorlardı…
Mustafa Sarıgül, bu türden “kompleks”ler taşımayan bir siyasetçi… TBP popülizmini restore etmeye soyunmuş gibi görünen bir dil kullanıyor…
Mesela donanımsızlığını gizlemek yerine, halkta sempati yaratacağını düşünerek, donanımsızlığıyla iftihar eder gibi konuşuyor. Bu haliyle, “kıroluğuyla” övünen ve bundan rant peydahlayan İbrahim Tatlıses’in taktiklerini akla getiriyor… İşte eski defterlerden bir örnek:
“Ne diyorlar? İşte ‘Mustafa Sarıgül entelektüel değildir.’ Ben de size diyorum ki yerin dibine girmeyesiniz. Zıkkımın kökünü yemeyesiniz! Siz bilir misiniz çökeleği, sac ekmeğini. Dağdaki çobanın koyunun kuzulamadan önce doğacak olan kuzusunun kaç paraya satılacağının hesabını yapabilir misiniz?”
Kitaptan bir örnekle devam edelim… Doğumunu anlatırken kullandığı dile lütfen dikkat edin:
“Bir armut ağacının dibinde doğurmuş beni anam… Tek başına, zemheri bir kış günü, karlar içinde… Yılın sekiz ayı yolları geçit vermez, karla kaplı bir köyde, Erzincan’ın Güngören köyünde… ‘Armutlar ermiş, ağaçta kalmasın’ deyip dalları çırparken tutmuş sancısı, üçüncü çocuğuna hamile anamın… Çöküvermiş ağacın dibine… Çığlıklarına dokuz yaşındaki ablam koşmuş. O da küçücük çocuk, ne yapsın! Rüzgârla yarışmış köye kadar, yardım istemek için… Yetişmişler son anda, göbek bağımı taşla kesmişler. Sarıp sarmalayıp iki göz odalı evimize götürmüşler… Kundaklamışlar, altımı bağlamışlar, bir parça patiska, bir parça höllükle… Bizim oralarda ‘höllük’ derler ince toprağa… Patiskanın içine bir avuç ısıtılmış toprak, işte bizim köyün çocuk bezi o…” (S. 19).
Bilmiyorum, bir fikir verdi mi bundan sonra nasıl bir dille karşılaşacağımız hakkında… Bir de “antibiyotik yerine portakal” hikâyesini dinleyin:
“Köye portakal gelirdi İstanbul’dan, babalarımız yollardı, ama yemezdik, yiyemezdik, kıymetliydi. O üç-beş portakalı ambara gömerdi çürümesin diye rahmetli babaannem. Buğdayın içine… Ancak hasta olduğumuz zaman yeme şansımız olurdu… Nasıl da açardı boğazımızı! Kabukları da ateşimizi alsın diye alnımıza konurdu. Yani ilaç muamelesi görürdü portakal. Çok değerliydi, bir tür antibiyotikti.” (S. 29).
“Doğuştan akıllı… Doğuştan becerikli…”
Bu türden anlatılarla (mesela Şişli’de, tuvaleti kapıcıyla paylaşılan tek odalı evde geçirilen yıllar) okura “içinizden biriyim” duygusu geçirildikten sonra, yine bir dizi anı ve anlatı aracılığıyla “sadece içinizden biri değilim, en beceriklilerinizden biriyim” duygusu da ustalıkla aktarılıyor…
Bu fasıldan, “doğuştan akıllı”, “doğuştan becerikli” olduğuna tanıklık eden akraba anlatıları ilginç… Ablası anlatıyor:
“Mustafa yedi yaşındaydı daha… Tarlaya bir gittim ki, köyün bütün gıdiğini, biz yeni doğan keçilere böyle deriz, toplamış. Ne yapacak? İstanbul’a götürüp satacakmış, o parayla da okuyacakmış… 30-40 keçiyi toplamasına toplamış da, tarlayı da mahvetmiş. Ne kadar ekili arpa varsa, ezilmiş, harap olmuş. Ezilmeyeni de zaten keçiler yemiş. Deliye döndüm, bağırmaya başladım. Beni görür görmez korktu, kaçtı… Suçunu biliyor. (…)
“Bir söğüt ağacına çıktı, öyle bekliyor. Birkaç saat geçti, bir baktım ağaçtan inmiş, elinde bir dal, ucunu sivriltiyor. Meraklandım, ‘şimdi ne karıştırıyor acaba?’ diye… Ne göreyim tarlada!.. Elindeki sopayı ezilmiş arpaların dibine sokup sokup dikleştiriyor. Arpaları canlandırıyor… Çok akıllıydı, doğuştan akıllıydı…” (S. 44).
Annesine göre: “O yaştan belliydi adam olacağı. Diğer çocuklardan farklıydı. Başka bir ışık vardı yüzünde…” (S. 22).
Abisine göre: “Mustafa çok akıllıydı. Cesurdu çocukluktan. O zaman da çok atılgandı…” (S. 37).
Sarıgül’ün “siyaset”ten anladığı…
Kitapta, Sarıgül anladığımız anlamda “siyaset”e dair hiçbir şey söylemiyor… “Siyaset” sözcüğünün geçtiği her yerde ise onun bu sözcüğe bambaşka bir anlam yüklediği gözlerden kaçmıyor… Mesela (20’li yaşlarda katıldığı bir CHP gençlik kampını anlatırken):
“(…) Kamptaki hocalarımızın hepsi, yıllarını CHP’ye adamış isimlerdi. Biz siyaseti, sosyal demokratlığın alfabesini o kampta Işın Çelebi’den, Alev Coşkun’dan, Halil Toraman’dan, Ali Topuz’dan, Turan Güneş’ten, Kaya Mutlu’dan, Zeki Alçın’dan öğrendik. Miting nasıl organize edilir, genel başkan nasıl karşılanır, genel başkan kürsüdeyken onu nasıl desteklemek lazım, siyasi konuşmalar nasıl yapılır?..” (S. 69).
İşte böyle biri geliyor makro siyasete… Bence önü açık; CHP genel başkanlığına kadar yolu var.
Peki siyasetsiz bir siyasetle bir siyasi parti yönetilebilir mi?
Ben, bu soruya baştaki gibi ihtiyatlı bir cevap vermeyi tercih ediyorum:
“Prensip yok, ideoloji yok, fakat ‘dalak yaran’ bir popülizmin eşlik ettiği ‘hizmet aşkı’ var. Bu bir siyasetçiye yeter mi? Bu soruya, Mustafa Sarıgül’ü hesaba katmadan cevap verilmemelidir!”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025