Alper GÖRMÜŞ
Eski Hava Kuvvetleri Savcısı ve Balyoz davası sanığı Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok’un Twitter’dan yaptığı, “Darbe sonrası başlatılan kaos süreci engellenemezse, emir komuta zinciri içinde bir darbe olacağı” uyarısı medyada geniş bir yer buldu, sosyal medyada ise tepkiyle karşılandı... Arada Üçok’un samimi bir uyarıda bulunduğunu söyleyenler de vardı ama, çoğunluk bunun bir “tehdit” olduğu kanaatini taşıyordu.
Ahmet Zeki Üçok’un tweet’leri şöyleydi:
“Darbe sonrası KAOS süreci başlatılmıştır. Güneydoğu, Irak, Suriye’den şehitler. Şehirlerdeki kanlı eylemler. Ekonomik baskılar. Suikastlar. Birlik olalım.
“KAOS süreci ülkede iç çatışma ile beraber kanlı bir kalkışma ortamı yaratacak ve TSK emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyacaktır.
“Birlik herkesi kucaklamak ve farklılıkları kabullenmekle mümkündür. Ülkenin birlik ve beraberliğini sağlama sorumluluğu Cumhurbaşkanına aittir.
“Kaos ve darbe süreci ancak birlik ve beraberlikle aşılabilir. Cumhurbaşkanı birlik ve beraberliği sağlayamazsa önünde sonunda darbe olacaktır.”
Üçok’un Sputnik’e verdiği söyleşi
Ahmet Zeki Üçok, attığı tweet’lerin büyük bir tartışma başlattığı gün Sputnik’ten Yavuz Oğhan’ın radyo programına bağlanarak görüşlerini daha da ayrıntılandırdı.
Radyo programındaki değerlendirmelerin çeşitli sitelerdeki haber özetleri, insanı bant kaydının tümünü izlemeye kışkırtan bir içerikteydi. Ben de öyle yaptım ve kaydı dinledikten sonra bunun ne kadar isabetli bir karar olduğunu anladım: Ahmet Zeki Üçok çok ilginç şeyler söylüyordu ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) irtibatları ile kurum içinden bilgi alabilme kapasitesi göz önüne alınınca, söylediklerinin üzerinde ciddiyetle durmak gereği ortaya çıkıyordu.
İki bölümlü bu yazının bugünkü ilk bölümünde önce bant kaydının geniş bir özetini aktaracak, ardından eski bir askeri savcı ve Balyoz davası sanığının bugünlerde böyle bir açıklama yapmasının anlamı üzerine yürütülen spekülasyonlarla ilgili birkaç şey söyleyeceğim...
‘TC Cumhurbaşkanı’nı teslim etmeyiz’
Ahmet Zeki Üçok, bu tweet’lerden bir gün önce, 14 Aralık’ta yine Twitter’da şöyle yazmıştı:
“7 Şubat, 17-25 Aralık, 15 Temmuz, 27 Ekim ekonomi darbeleri kime karşı kim yaptı? TC Cumhurbaşkanını asla teslim etmeyeceğiz, teslim olmayacağız.”
Sputnik’ten Yavuz Oğhan, Üçok’la söyleşiye onun bu paylaşımıyla başladı: “’Cumhurbaşkanı’nı yedirtmeyiz’ diyordunuz, şimdi ise ‘Cumhurbaşkanı birliği sağlayamazsa, yani ayrışmanın bir parçası olursa emir komuta zinciri içinde darbe kaçınılmaz olur’ diyorsunuz...”
Ahmet Zeki Üçok, 7 Şubat, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’un FETÖ’cülerin işi olduğunu, fakat arkasındaki gücün malum olduğunu söyleyince, Yavuz Oğhan araya girip, “İsim vermeden konuşuyorsunuz ama bu gücün ABD olduğunu söylüyorsunuz, değil mi?” sorusuna “Evet” cevabı veriyor, kendisinin de bu yöndeki analizleri benimsediğini söylüyor. Bütün bu süreçlerde hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu, fakat hedefe hâlâ ulaşılamadığını hatırlattıktan sonra, sürecin “kaos süreci” olarak yeniden başlatıldığını dile getiriyor:
“Bir kaos sürecinin ortaya konulduğu malum. Bunun varacağı nokta, eğer biz birlik ve beraberlik içinde hareket etmezsek, nasıl 12 Eylül’den önce bu ülkede toplum ayrışmıştı, ve bu bizim Türk toplumunu en zayıf hale getirmişti, arkasından da o meydana gelen kargaşa, ölümler, suikastler, ekonomik krizler sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, 12 Eylül’ü yaşadık.”
‘Komuta kademesi o gece darbeye katılacaktı...’
Sputnik: TSK neden böyle bir kalkışmayı yönetimle birlikte bastırmıyor da yönetime el koyuyor?
“Şimdi, eğer ki 15 Temmuz’da cumhurbaşkanı ele geçirilmiş olsaydı, ben, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinin bu darbe girişiminin emir komuta zinciri içinde yapıldığını açıklayıp yönetime el koyacağına inanıyorum.
Sputnik: Çok ciddi bir iddia bu.
“Ben şöyle söylüyorum, Mürted’e (Akıncı Üssü –A. G.) gidildiğinde, orada Genelkurmay Başkanı’nın açıklama yapması için televizyon kameraları, masa, sandalye, Genelkurmay Başkanlığı’nın amblemi olan bayrak vs., her şey hazırdı. Sadece ben, sayın cumhurbaşkanı o süreçte ele geçirilmiş olsaydı, inanıyorum ki oraya kurulan şeyler uygulamaya konulacak ve bu açıklama yapılacaktı. Ama Allah’tan böyle bir şey olmadı.”
Sputnik: Bu şu anlama gelmiyor mu? Şu anda görevde olan komuta kademesi ile darbenin hedefinde olan cumhurbaşkanı birlikte çalışıyor...
“Ben daha önce de söyledim, bu komuta kademesinin bu süreçte çok kötü bir sınav verdiğini, bu sürecin sorumlusu olduğunu, kendi komutası altındaki birtakım vatan hainlerinin darbe yapacak kadar güçlendiklerinden habersiz olduklarını... Bunların vebalinin olduğunu ve bunların derhal görevden alınmaları gerektiğini söylemiştim.”
(Üçok, konuşmasının bu bölümünde ülkenin çok kutuplaştığını, bunu ortadan kaldıracak yegâne figürün Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu söylüyor ve Erdoğan’a yönelik yıkıcı yaklaşımları eleştiriyor. Cumhurbaşkanı’nın beğenilmemesinin başka, ABD destekli Fetullahçı Terör Örgütü’nün onu devirme girişiminden memnuniyet duymanın başka olduğunu söylüyor.)
Söyleşinin sonlarına doğru Yavuz Oğhan, daha önce sorup cevabını alamadığı bir soruyu tekrar ediyor ve askerlerin neden “kaotik ortam”ı hükümetle birlikte alt etme seçeneğini değil de darbe seçeneğini tercih edeceğini soruyor.
Ahmet Zeki Üçok, burada da bir kez daha 12 Eylül öncesini ve darbeyi hatırlatıp, aynısının tekrar edileceğini söylüyor.
Samimi bir uyarı mı, tehdit mi?
Sosyal medyada Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yakın hesaplarda Ahmet Zeki Üçok’a büyük bir tepki vardı. Bu hesaplara göre bizatihi bu türden açıklamalar “kaos” yaratma hedefine matuftu ve muhtemelen de Üçok’un kendisi Cemaat darbesine ne kadar karşıysa, ulusalcı-Kemalist bir darbeye o kadar hevesliydi.
Bu kestirme cevap, Ahmet Zeki Üçok’un tartışma yaratan darbe uyarısından bir gün önceki sözlerini hatırladığımızda, gücünden çok şey kaybediyor: “TC Cumhurbaşkanını asla teslim etmeyeceğiz, teslim olmayacağız...”
Mantık çerçevesi içinde kalacaksak, Cumhurbaşkanı’na dair değerlendirmesi böyle olan birinin, onun darbeyle devrilmesini isteyebileceğine inanmamız tuhaf olur; meğerki “asla teslim etmeyeceğiz” sözleri retorikten, hatta taktikten ibaret olsun.
Ne var ki böyle olsa bile, yani bu sözlerin sahibi Cumhurbaşkanı’nın gerçekten de bir darbeyle iktidardan uzaklaştırılmasından yana olduğu halde bunu açık etmemek için birtakım dolgu cümleleri de sarf ediyor olsa bile... Bu durumda da, Ahmet Zeki Üçok’un darbe yapacağını iddia ettiği komuta kademesiyle ilgili değerlendirmeleri işi bozuyor... Öyle ya, bu komuta kademesine karşı son derece sert eleştiriler öne süren, tahammülü zor imalarda bulunan eski bir askerin, o heyetin darbesine “kaos” zemini hazırlama gayretinde bulunduğunu iddia etmek fazla zorlama olmaz mı?
Ben bunların hiçbirini akla yakın bulmuyorum. Kanaatime göre durum şöyle:
a) Ahmet Zeki Üçok, ulusalcılığa yakın eski bir asker olarak kendisini Cumhurbaşkanı’na mevcut komuta kademesinden daha yakın buluyor.
b) Bir darbe ihtimaline inanıyor fakat böyle bir darbeyi desteklemiyor.
c) Darbe uyarılarını “kaos” yaratmak için değil, benimsediği anti-Amerikancılık ve ulusalcılık çizgisi doğrultusunda Cumhurbaşkanı’nı bir şeye zorlamak için yapıyor.
21 Aralık Çarşamba günü bu “başka şey”in ne olduğunun yanı sıra Ahmet Zeki Üçok’un 12 Eylül öncesini ve onu izleyen darbeyi hatırlatarak öne sürdüğü “kaos ve darbe” formülasyonunun günümüz için de geçerli olup olmadığına dair kendi değerlendirmelerimi dikkatinize sunacağım.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025