Amberin ZAMAN
Danışmanı, protestocuyu dövüyor. İddialara göre Başbakan da, bir diğer protestocuyu tokatlamış. Halkın ve dünyanın nezdinde vatandaşlarını döven bir başbakana sahibiz. İmaj bu. Bu yazıyı yazarken telefonum susmak bilmiyor. Yurtdışından birçok yayın kuruluşlarından yöneltilen soru aynı. “Is it true?” (Haber doğru mu?) Zira o görüntüleri onlar da izlemiş. “What an insane man” diyor aralarından Hollandalı gazeteci. Kibarcası “ne kadar çılgın bir adam”.
Türkiye NATO önderliğindeki Batı güvenlik sisteminin en önemli aktörlerinden biri. Dünyanın en kritik enerji kavşağının merkezinde oturuyor. Avrupa Birliği’yle tam üyelik müzakereleri yürüten tek Müslüman ülke. Siyasal İslam’ın demokrasiyle pekâlâ birarada yaşayabileceğini kanıtlayan (en azından şu âna kadar) ender memleketlerden biri. AK Parti Türkiye’nin tüm bu özelliklerini parlatan ve ülkeyi her manada hiç olmadığı kadar ileriye götüren, askerî vesayeti törpüleyen, Kürtleri anlamaya çalışan, inançlı kitlelere onurlarını iade eden Cumhuriyet döneminin en başarılı iktidarlarından biri.
Başbakanı’nın bunda emeği büyük.
Son üç yıldır bu pırıltılı tablo hızla tersine dönmeye başladı.
Kutuplaşma had safhada. Milletçe düdüklü tencerenin içine tıkıldık, birbirimize saldırıp duruyoruz. Ekonomi gittikçe kırılganlaşıyor. Bunda dış etkenlerin payı var. Ama bir o kadar da hükümetin payı var. Ve daha geçtiğimiz gün kadına yönelik şiddeti durdurmak adına yeni kanunlar geçiren iktidarın başı, eğer iddialar doğruysa şiddeti bizzat kendisi uyguluyor. Hem de uluorta.
Ne var ki Türkiye’deki sorunların tek müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan değil. Maden işçileri yıllardır ölüyor. Kadınlar yıllardır cinayetlere kurban gidiyor. Şiddet, tahammülsüzlük, riya toplumun her yerinden fışkırıyor. Somalılara duyulan şefkatin binde biri, sayıları bir milyonu aşan Suriyeli mültecilere duyulsa Başbakan’a yönelik eleştirileri samimi bulacağım.
Ve bir bakıyorsunuz Gülen Cemaati’nden bazı isimler uluslararası toplantılarda “AK Parti radikal İslamcı, çok tehlikeli” nağmelerini okuyorlar. Çünkü “Batı” nezdinde iktidarın kredisini zayıflatmanın taktiksel olarak en banko yolun bu olacağına inanıyorlar belli ki. Oysa Ayasofya’nın camiye çevrilmesi için yürütülen kampanyaları Gülen Cemaati de desteklemiyor mu? “Batılılar” buna derler acaba?
Demokrasiye var gücümüzle inanan bizler Türkiye’nin yeniden demokrasi ve hukuk devletine doğru yol alması için “demokratik sabır” gerektiğini savunduk. AK Parti’nin sandıkla geldiği gibi sadece ve sadece sandıkla gidebileceğini tekrarladık.
Fakat Türkiye’nin yapısal sorunları o denli derin ve akut ki sandık tek başına çare olmuyor. Erdoğan ve AK Parti’yi denetleyecek gücü sistem mevcut hâliyle üretemiyor. Var olan kurumları (yargıyı, basını) da Başbakan teker teker eritiyor. Dahası son seçimlerle birlikte sandığa da gölge düştü.
Bu gidişat nasıl frenlenir? Başbakan’ın özellikle son dönemde sergilediği davranışlar karşısında Türkiye gibi kritik bir ülke kendisine nasıl hâlâ emanet edilebilir? Muhalefetin bu dağınık ve güçsüz hâli karşısında ne yapılabilir? Soma’yla birlikte bu tablo değişir mi? Halk iktidardan desteğini çeker mi? Evet çekebilir. Soma’da sergilenen kalpsizlik, şiddet ve kibir Başbakan’ın en koyu destekçilerini dahi huzursuz etmiştir. Zira mağdurlar ne “beyaz Türk” ne de “Zerdüşt”. Mağdurlar, AK Parti’nin meşruiyetini dayandırdığı “fukaralar”. Ve fukaralar tüm uyarılara rağmen göz göre göre ölüme kurban edilmiş. Bugüne kadar her krizi fırsata çevirmeyi başaran Erdoğan’ın “faiz lobisi” veya “paralel” edebiyatıyla bu kez sıyrılması zor görünüyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018