Atilla YAYLA
Tarih hakikati keşfetme ve uygulama iddiasıyla geliştirilmiş ütopyalarla dolu. Dinî, lâdinî, sosyalist, nasyonal sosyalist, hangi çizgiden olursa olsun ütopyaların hepsinin temel özelliği evrensel hakikati keşfettiklerini ve bu hakikat üzerinde yeryüzü cenneti kurulabileceğini iddia etmeleri. Bu ütopyalarda para, özel mülkiyet, ticaret, pazar için üretim, zenginlik, tüketim, lüks, maddî eşitsizlik ve rekabet daima kınanır, lânetlenir.
Bu olgu iki suali gündeme getirir: 1) İyi toplum-sistem hakikat üzerine inşa edilen sistem midir? 2) Günümüz dünyasında toplumları-sistemleri hakikat üzerine inşa etmek mümkün müdür?
Her kültürde hakikati bulmak ve toplumsal sistemi onun üzerinde kurmak gerektiğini savunan kişi, grup ve akımlar karşımıza çıkar. Bunlar, böylece bütün beşerî problemlerin ebediyen ortadan kalkacağına inanır. Ancak, hakikat üzerine toplum ve siyasî-ekonomik sistem kurma teşebbüsleri kaçınılmaz olarak ya kaos yaratır ya da insanların köleleştirilmesiyle sonuçlanır.
Hakikat nedir? Bu sorunun cevabı, ilk etapta sanılabileceğinin aksine, çok zor ve karmaşıktır. Hangi hakikat? Hakikat bir tane değil pek çok. Başka bir deyişle, geniş bir toplumda hem çok sayıda hakikat alanı hem de her alanda çok sayıda hakikat iddiası bulunur. Hakikat imparatorluğu çok sayıda hakikat üzerinde kurulamayacağından hakikatlerin, en azından kilit alanlardakilerin, teke indirilmesi gerekir. Bu nasıl yapılabilir? Bize bunu yapmada ne-kim rehberlik etmelidir? Din mi? Bilim mi? Tarihî bir lider mi? Hangi din, bilim, lider? Bir hakikat grubu kendi hakikati peşinde gitmede ısrar ederse ne olur? Belli bir hakikat uğruna diğer hakikatlere bağlı insanların bastırılması, köleleştirilmesi veya yok edilmesi meşru mudur?
Bazılarının sandığının tersine hakikat üzerine iyi bir sistem kurulamaz. Tek hakikat olsa bile insanların onu arama, anlama ve yansıtma yolu çoktur. Çoğu zaman hakikati anlama ve hakikate ulaşma yol ve yöntemleri hakikatin kendisi kadar önemli. İnsanların hakikatin ne olduğu üzerinde tam bir mutabakata vardığı bir toplum var olmadı, olamaz. İyi toplum toplumsal hayatın ortak hakikatlerden çok barışçıl birlikte yaşama kurallarına dayandığı toplumdur. Bu toplumlarda herkesin hakikati kendinedir. Kimse kimseye hakikat dayatma hakkına sahip olduğunu iddia edemez.
Hakikatin ne olduğunda bütün insanları veya insanların 'ezici' çoğunluğunu uzlaştıramayız, fakat farklı hakikatlerin izleyicileri arasında çıkan ihtilâfların nasıl çözüleceğiyle ilgili kurallar üzerinde hemfikir olabiliriz. Kimse kimseye hakikat dayatamayacağı gibi, devlet de topluma bir hakikat dayatamaz. Hakikat devletleri baskıcı, zorba, insanları köleleştiren devletlerdir. Zorbalığın ne adına -din, bilim, ideoloji, ahlâk, ırk, ulu önder vs.- yapıldığı zorbalığın yanlış ve zulmedici olduğu gerçeğini değiştirmez.
Hakikatçi devlet sınırsız devlettir. Onun alternatifi bir hakikate dayanmayan sınırlı devlettir. Sınırlı devlet farklı hakikatlere ve değişik mutluluk anlayışına sahip vatandaşları barış ve ahenk içinde bir arada tutabilir ve onlara kendi yollarında ilerleme imkânı-fırsatı verir. Amerikan Bağımsızlık Beyannamesi'nin yazarı ve 3. ABD Başkanı Thomas Jefferson sınırlı devleti şöyle tanımladı: "İnsanları birbirine zarar vermekten alıkoyan, böyle yapmadıkları sürece onları kendi gayretlerini ve iyiliklerini düzenlemede serbest bırakacak olan akıllı ve sade devlet.”
Özgürlükçü bir ülke olma iddiasındaysak devlet herhangi bir hakikat adına bireylerin özel alanlarına girmemeli. Başka insanların haklarını ihlâl etmedikleri sürece bireylere karışmamalı. Kendi hakikatlerini koruma ve geliştirme görevini yine insan haklarına saygı çerçevesi içinde kalmaları şartıyla o hakikate inananlara bırakmalı.
(*) 16 Aralık 2011’de Zaman’da yayımlanan “Hakikatin krallığı, insanın köleliği” başlıklı yazımın kısaltılmış ve güncellenmiş hâli.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019