Ayşe Böhürler
Canım sıkılıyor… Bu lafı küçük büyük herkeste o kadar çok duyuyoruz ki… Hele de şu bezdirici şekilde uzayan tatillerde… Eskiden insanların fiziksel olarak yaptıkları işleri, sorumlulukları daha çoktu. Can sıkıntısına vakit kalmadan hayat bir şekilde geçip giderdi. Şimdi her şey bir düğmenin ucunda. Kolay ve basit! Yorulmadan her işi yapmak ya da yaptırmak mümkün! Tuşlar ya da imkanlar her şeyi hallediyor. Tabii durum böyle olunca ortaya kocaman bir boş zaman çıkıyor. Bu “boş zaman” nasıl dolacak sorusuyla birlikte can sıkıntısı teraneleri de başlıyor.
Kendisini oyalamayı öğrenmeden büyüyor gençler. Ailelerin eğitim stratejilerinin de burada payı büyük. Bir işin yapılma aşamalarından bihaber, hemen elde etmeye alışmış, elindeki telefona odaklı yaşayan bir nesil geliyor. Şu hiç bitmeyen bomboş tatil ayımızda bu nesil herkesin olduğu gibi benim de gözüme daha da battı. Özelikle de gençlerin, ergenlerin sürekli canları sıkılıyor. Aileler de bu durumda onlara iş görev vermek yerine bir etkinlik organizatörü gibi davranıyor, sürekli onlara bir etkinlik, eylem ayarlamaya çalışıyor. Ailelerinin tepesinde onları bizar ederek can sıkıntılarına çözüm bulunmasını bekliyorlar. Boş vakti değerlendirmek konusunda ise sanal alemin tuşları dışında pek de bir arayışları yok. Bir de oyunlar var. Tıkır tıkır işleyen ellerle telefonlarda oynanan oyunlar hiç bitmiyor… Ne topluma ne kendilerine ne de ailelerine faydalı sıfır hayat bilgisiyle yoğrulmuş bomboş geçen vakitler kısaca. Fayda kelimesi de yavaşça literatürden çıkıyor zaten… Bunun karşılığında teşekkür var mı? Elbette hayır! Onların kendilerine bir amaç ve iş bulmaları gerekiyor.
Yakınlarındaki insanlara duyarsız, empati yeteneğini kaybetmeye yüz tutmuş bir gençlik yetişiyor. Kendisi çok önemli amma velakin karşısındakinin halet-i ruhiyesine asla odaklanamıyor. Hayatı yüzeyden yaşayıp gidiyor, sanal dünyada ise dip yapıyor. Kendi öz bakımından tutun da eve sokağa hayata dair birçok konuda cahil ama sanal dünyadan edindiği bilgilerle de çok bilmiş görünüyor. Görmeyip dinlesen çok şey bildiğini düşüneceksin... Hakikatin bilgisinden ve hatta feyzinden uzak; hep canı sıkılan bir nesil geliyor ki evlere şenlik… Bu can sıkıntısına derhal bir çare bulunmalı.
UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE EDERKEN AİLE NE YAŞIYOR?
Uyuşturucu toplumun kanayan yarası, gün geçtikçe bu yara daha da açılıyor. Bununla aktif bir şekilde sahada mücadele eden kurum ve kuruluşlara hatta hastanelere ihtiyacımız var. İstanbul’da devlet hastanelerinde uyuşturucu tedavisi için ayrılmış yatak sayısı 200’i bile bulmuyor. Bu alana ayrılmış ihtisaslaşmış özel hastanelerin sayılarının azlığı ya da bilinirliklerinin az olması gibi sebepler pek çok kullanıcı ailesini çaresiz halde bırakıyor. Uyuşturucu kullananlar ise sadece kendilerine değil çevrelerine özellikle de ailelerine çok zarar veriyor. Ailede uyuşturucu kullanan biri ailenin tamamının hayatını etkiliyor. Bayder’de konuştuğum bir anne “Biz ailelerin neler yaşadığını tahmin edemezsiniz, oğlumla birlikte tüm ailemin hayatı allak bullak oldu, iki tane daha evladım var” diye anlatıyor. Kriz anlarında oğlu evdeki her şeyi kırıp döküyor en önemlisi de kendine zarar veriyormuş. “Bu bayramı hastanede acilde geçirdik. Evdeki tüm cam çerçeveleri indirdi” diye anlatıyor. Ve ekliyor. “Ama acilde ne yapılabilir ki? Hastaneye uzun süre yatması gerekiyor. Yatak yok, Amatem gibi yerler çok kalabalık, zor yer bulunuyor…”
Türkiye’de uyuşturucu tedavisi konusunda ihtisaslaşmış hastane eksikliği ciddi bir sorun. Bırakın hastaneyi rehabilitasyon merkezi noksanlığı aileler açısından ciddi bir sorun. Bu durumda uyuşturucu tedavisi denenmeyen ve çevresinde pek çok kişiye hayatı dar eden bir çaresiz vakaya dönüşüyor.
GÜZEL BİR ÖRNEK: BAĞIMSIZ YAŞAM DERNEĞİ
Uyuşturucudan kurtulmak için rehabilitasyon ve tedavi gören 20 genç ve anneleri ile bir araya geldiğim Bayder, Bayrampaşa’da kurulan bir sivil organizasyon. Buraya bir deri kemik kalmış, tükenmiş halde gelenler şimdi normale dönmüşler. Çok küçük yaşta bir anlık gafletle başladıkları uyuşturucu sadece kendilerini değil tüm ailenin hayatını karartmış. Evli olanlar eşlerini ailelerini kaybetmişler. İşlerini kaybedenleri, paralarını, gençliklerini, sağlıklarını kaybedenleri dinlerken insanlığın ne kadar büyük bir bela ile karşı karşıya kaldığını görüyorsunuz.
Gençler farklı kesimlerden gelmişler. Bir ortak paydaları yok. Arkadaş ortamı, sokağa dadanmış bir seyyar satıcı, bakkala çöreklenmiş maharetli bir satıcı, kafeler, ortamlar, delikanlılık, bir sigara bir nefes derken iş bağımlılığa kadar uzanmış. Sonrasında ise para bulmak için illa satmak zorunda kalmışlar. Onları dinlerken aile ne kadar düzgün olursa olsun uyuşturucunun illa ki bir sızıntı bulduğunu gördüm. Kimse isteyerek bağımlı olmuyor. Çoğunda olağanüstü bir başlama sebebi de yok. Olay “ver bir sigara” ile başlayabiliyor. Başlangıç kısa bir an. Sonrasında ise bitmeyen, ömür boyu süren bir dert. H. diyor ki “Biraz daha temizleneyim çıkacağım karımın karşısına ona çok eziyet ettim, beni affederse yeni bir hayat kurmayı teklif edeceğim.” Y. 9 aydır temiz, karısıyla barışmış. İki çocukları var. Dükkanı varmış bu süreçte hepsini kaybetmiş. “Kasada ne varsa bir gecede hepsini uyuşturucuya verdiğim oldu” diyor. Bu illete düçar olursan elinde ne varsa hepsi gider diye ekliyor... Ortalama bin liradan başlıyormuş günlük harcamaları. Hepsi kurtulmak istiyor.
Bayder bir vakıf ve sivil girişim olarak bu konuda önemli ve büyük bir hizmet veriyor. Bayder’in bu alana kendini adamış psikoloğu Enes Kartal da yedi yıl önce temizlenmiş. Onları en iyi o tanıyor. Bu çok uzun ve sabırla yürütülmesi gereken bir süreç. Aile desteği de illa ki şart diyor. Doğrusu Bayder gibi bölgesel olarak uyuşturucuya yönelik rehabilitasyon veren merkezlerin sayılarının daha da artması gerektiğine inanıyorum. Anneler ve aileler rehabilitasyon sürecinde yalnız kalıyor ve bir yol bulamıyorlar.
OKULLAR AÇILIRKEN ÖNLERİNE DİKKAT
Bu konuları konuşurken simitçilerden söz ettiler. Okul önlerinde uyuşturucu tozu serptikleri simitleri satanlardan söz ediliyor. Yetkililerin ilkokuldan üniversiteye okul önlerinde satış yapan herkesi sıkı bir incelemeden geçirmesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2020
29.06.2019
13.04.2019
30.03.2019
9.02.2019
26.01.2019
19.01.2019
12.01.2019
5.02.2019
29.12.2018