Celal BAŞLANGIÇ
Çok gol yiyen mahalle takımı kalecisinin eksik olmaz çığlığıdır:
“Allah’ını seven defansa gelsin!”
Meclis’te uzunca bir süredir bu kıvamdaydı HDP dışında kalan muhalefet.
Parlamentonun en büyük muhalefet partisi CHP belli ki gerginliklerin, karşılıklı atışmaların AKP Lideri Erdoğan’a yaradığı yolunda bir tespit yapmış; bu nedenle Saray’ın tuzağına düşmemek için daha “makul” bir muhalefet çizgisi izlemeye karar vermişti.
Bu da AKP-MHP iktidarının ülkeyi soktuğu kaotik, karanlık tünelden bir an önce kurtulup aydınlığa çıkmak isteyen geniş kesimlerde ağır bir bezginlik duygusu yaratmıştı.
Rakiplerine hücum eden ve bu saldırganlığına karşın mağdur görünmeyi başarıyla beceren Saray iktidarına karşı, CHP’nin sürekli savunmada kalması zaman zaman eleştiri oklarının partinin lideri Kılıçdaroğlu’na çevrilmesine neden olmuştu haklı olarak.
Futbol deyimleriyle söylendiğinde karşılaşılan tablo şuydu; ofansif bir iktidara karşı büyük bölümü defansif oynamaya mahkum olmuş, çaresiz bir muhalefet…
Ancak bu tablo Kılıçdaroğlu’nun hafta başında TBMM Genel Kurulu’nda 2020 Bütçe Kanunu teklifi üzerinde yaptığı etkili konuşmayla bir anda tam tersine dönüverdi.
Meğer Saray iktidarının eksik de olsa etkili bir konuşmalık canı varmış.
Bu kez AKP-MHP iktidarı “Allah’ını seven defansa gelsin” çaresizliğine düşmüştü.
CHP’yi pasif muhalefet yaptığı için eleştirenler bile Kılıçdaroğlu’nun son Meclis konuşmasını büyük bir övgüyle karşıladılar.
Konuşmasından akıllarda en çok kalan bölüm Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağına ilişkin sözleriydi.
Ancak bütün metni tarayınca şu gerçek ortaya çıkıyordu; Kılıçdaroğlu’nun adaylıkla ilgili hiçbir yaklaşımı olmayacaktı konuşma akışında.
Ama AKP milletvekilleri konuşmasının sonuna doğru Kılıçdaroğlu’na attıkları laflarla topu kendi kalelerine tıngır mıngır yuvarladılar.
Bir saati birkaç dakika aşan bütçe konuşmasının hemen hemen sonuna gelmişti Kılıçdaroğlu. Bitirmek üzereyken geleceğe ilişkin vaatlerini sıralıyordu:
“İlk seçimlerde demokrasiyi getireceğiz, ilk seçimlerde adaleti getireceğiz, ilk seçimlerde liyakati getireceğiz… İlk seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti Devletini Londra’daki tefecilerden kurtaracağız…”
Tutanaklara göre konuşmanın tam burasında AKP Milletvekilleri Hasan Çilez ve Ramazan Can “Aday olabilecek misin?”, “Aday ol, aday” diye laf atıyorlar.
İşte o anda Kılıçdaroğlu’nun kendisiyle dalga geçen AKP’li milletvekillerine verdiği yanıt Türkiye’nin yeni gündemi oluyor:
“Değerli arkadaşlarım, hangi noktaya geldiniz? Benim aday olup olamayacağımı size kim söyledi? Kim söyledi?”
Bu yanıt üzerine büyük bir sarsıntı geçiriyor iktidar sözcüleri, bir süre dut yemiş bülbüle dönüyorlar.
Ana muhalefet partisi liderini “Cumhurbaşkanlığına aday olamayacağı” gerekçesiyle aşağılamayı hedefleyen iktidar milletvekilleri sert bir kroşe yemiş boksör gibi sersemliyorlar.
Eğer kendisine laf atılmasaydı belli ki sözü hiç Cumhurbaşkanlığı adaylığına getirmeyecekti Kılıçdaroğlu.
Ama iktidar milletvekilleri çanak tutunca belki de daha önceden planladığı yanıtı büyük bir ustalıkla vererek erken ya da zamanında seçim kararı alınıncaya kadar kendisine ilişkin adaylık spekülasyonlarını tümüyle taca atıyor.
Ancak Saray iktidarı ilk şaşkınlığı geçtikten sonra düştüğü yerden bir avuç taşla kalkmayı hedefliyor ve elindeki medya gücünü kullanarak kendi kalesine attığı golü çıkartmaya çalışıyor.
Tek bir yerden düğmeye basılmışçasına Saray’dan beslenen bütün gazetelerde ve televizyonlarda anında aynı tartışma başlıyor;”Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı?”
Aslında o konuşmanın akışına biraz doğru düzgün bakan, Kılıçdaroğlu’nun aday olacağı konusunda tek bir imada bile bulunmadığını gayet net anlar.
Ama maksat başka… Enflasyondan işsizliğe, pandemiden yoksulluğa kadar Türkiye’nin yaşadığı sorunları konuşmak yerine Kılıçdaroğlu üzerinden Millet İttifakı’nı çalkalamak görevi verilmiş belli ki Saray’ın gazete ve televizyon kılıklı propaganda aparatlarına.
Ne yazık ki muhalif ve bağımsız bazı yayın organları da Saray’ın bu propaganda aparatlarından etkileniyor ve iktidar medyasının siyasetin içini boşaltma operasyonuna ayak uyduruyorlardı.
Oysa mesele Kılıçdaroğlu’nun aday olup olmayacağının çok ötesindeydi.
Hatta gelinen noktada konu Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kimin olacağı konusunu da çoktan aşmıştı.
Aslında yaşadığımız süreç Kılıçdaroğlu’nun uyguladığı yanlış politikanın değişen koşullarla birlikte muhalefet açısından nasıl bir avantaja dönüştüğünün ilginç bir göstergesi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmeden önce, AKP’nin tek başına iktidar olduğu yıllarda CHP liderinin kendi soluna yönelmek yerine muhafazakar seçmeni kazanmaya yönelik politikaları hem kendi partisi içinden hem de kendi dışındaki soldan ciddi biçimde eleştirilmişti.
Kendi değerlerinin bile takipçisi olamayan bir sosyaldemokrat parti liderliği giderek sağcılaşan bir çizgi izliyordu.
Artık iş MHP’yle ortaklaşarak, CHP’nin değerlerine tümüyle yabancı, hatta karşı olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nu Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarmaya kadar varmıştı.
Ancak 16 Nisan 2017 referandumu sonrası Türkiye tek adam rejimine yönlendirilip 24 Haziran 2018 seçimlerinde Erdoğan “Başkan” olarak seçildi.
O tarihten itibaren Türkiye’de iktidar sahibi olmak için yüzde 50 artı bir oy gerekiyordu.
Bu da koalisyonları eleştiren Erdoğan ve Bahçeli işbirliğiyle seçimlerden önce zorunlu koalisyon anlamına gelen ittifakların kurulmasına yol açtı.
İşte bundan sonra Kılıçdaroğlu’nun muhafazakar seçmene yönelme saçmalığı kendisi açısından büyük bir avantaja dönüştü.
Bir önceki seçimde İYİ Parti ve Saadet Partisi ile Millet İttifakı’nı kurabilmesi, önümüzdeki erken ya da zamanında seçime Davutoğlu’nun Gelecek, Babacan’ın da DEVA partilerini bu ittifaka katabilme potansiyeli Kılıçdaroğlu’nun bir yanlışının değişen koşullarda bir doğruya dönüşmesinin çarpıcı bir göstergesi oldu.
Saray iktidarının ve propaganda aparatı medyasının Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden yapay bir tartışma başlatması önümüzdeki sürece ilişkin başka bir gerçeği ortaya çıkarttı.
Artık tartışmanın odağında kimin Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacağı, eğer aday olabilirse Erdoğan’ın karşısına Millet İttifakı’nın adayı olarak kimin çıkacağı yok.
Çünkü önümüzde bir erken ya da zamanında seçim yok. Yapılacak ilk seçim tam anlamıyla bir referandum olacak. Hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yolunu açan 16 Nisan referandumunun bir rövanşı olacak.
Seçmenler Cumhurbaşkanı adaylarına oy verirken aslında “Demokrasi mi diktatörlük mü” sorusunun yanıtını verecekler.
Medyascope’tan Ruşen Çakır’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin sorusuna yanıt verirken tam da bu anlama gelecek bir cümle kurdu Kılıçdaroğlu:
“Önümüzdeki seçimler demokrasiyi isteyenler ve tek adam rejimi isteyenler arasında olacak.”
İktidara yakın ya da karşı kaynaklardan gelen anket sonuçları Saray iktidarının yolun sonuna geldiğini gösteriyor.
Hemen hemen anketlerin tümünde Erdoğan yüzde 45’in üzerini göremiyor.
Millet İttifakı, katılması olası partiler ve HDP’nin oyları ise yüzde 55’ler gibi çıkıyor.
Şimdi esas tartışmaya odaklanılması gereken bir problematik var muhalefetin önünde; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turuna muhalefet önce kendi adaylarıyla girip ikinci turda mı güçlerini birleştirecek, yoksa bu riski göze almadan daha ilk turda bir çatı aday üzerinde mi anlaşacak.
İlk turda bir çatı aday üzerinde anlaşılması zorunluluğunu savunanların ellerinde sağlam bir gerekçe var.
“Eğer ilk turda muhalefet oyları farklı adaylara dağılırsa, malum koşullar nedeniyle atı alan Üsküdar’ı geçer ve ikinci turun yüzünü göremezsiniz.”
Elbette çok yabana atılacak bir yaklaşım değil bu.
Türkiye artık çöken ekonomisiyle, işsizliğiyle, yoksulluğuyla, yönetemediği pandemiyle, toplumsal çatışmalarıyla tehlikeli ve kaygan bir zeminde yol alıyor.
Kaotik ve karanlık bir tünelde ülke aslında erken ya da zamanında seçim görünümlü bir referandum yapacak; ya demokrasi ya diktatörlük!
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2023
17.03.2023
1.01.2023
17.11.2022
9.09.2022
10.07.2021
26.06.2021
22.06.2021
8.06.2021
4.06.2021