Cemil ERTEM
Bugünleri, yalnız şu ABD’nin düştüğü durum bile, yüzyıllar sonra günbegün hatırlanacak kadar önemli yapıyor. ABD, içinde bulunduğumuz coğrafyayı, sonu gelmeyecek sanılan parasal gücü ve bu güce dayanan askeri egemenliği ile kontrol ediyordu. Şimdi bu bitiyor. ABD’deki Cumhuriyetçiler bu bitişe pek inanmıyorlar. Cumhuriyetçiler, borçlanma tavanının yükseltilmesi için askeri harcama bütçesinin düşürülmemesi şartını öne sürüyorlar.
Bu, hâlâ ABD’nin, başta Ortadoğu olmak üzere, dünyadaki egemenliğinin askeri işgal, tehditle süreceğini sanmak anlamına geliyor. İsrail’in şahinleri bile, bu işin artık böyle devam edemeyeceğini anladı ve ‘özür dilemenin’ yollarını arıyor. Çünkü İsrail artık Ortadoğu’da, neoconlara dayanarak var olamayacağını, bölgenin özgün dinamiklerini hesap etmeden bildiğini okuyamacağını anlamış durumda.
ABD’de Cumhuriyetçi kanadın bu beyhude ısrarı, bugün dünya ekonomisini her türlü spekülasyona açık hale getiriyor. Türkiye’de de doların hızla yukarı çıkması bu spekülatif ortama bağlı olduğu kadar, piyasanın, cari açık kaynaklı düzeltmesine de bağlanabilir. Burada iki önemli yanlış bakış açısına değinmek gerekiyor: Birincisi, TL’sı yılbaşından beri, ağırlıkla cari açığa bağlı olarak, dolar karşında değer kaybediyor ki, bu çok normal. Zaten bunun için serbest kur rejimi uyguluyoruz. Bundan dolayı son düzeltmenin bir devalüasyon olmadığını söylemeye bile gerek yok aslında.
Sabit kur rejimi uygulasaydık devalüasyon yapardık ve devalüasyon sonucunda belirlenen kur seviyesinin bir daha geri gitmesi sözkonusu olmazdı. Oysa şimdi kurun geri gitme ihtimali çok güçlü. İkincisi, Merkez Bankası’nın pozisyonu; Merkez Bankası’nın kuru belirleme ve tayin etme gibi bir işlevi yok. Merkez Bankası, bu gibi durumlarda elindeki araçları, fiyat istikrarı doğrultusunda, kullanır. Ha, sizin amacınız faiz aracını niye kullanmıyor, faizleri yükseltsin demekse, kendinizi, kalın kafalı ABD’li Cumhuriyetçiler yerine koymayın lütfen. Çünkü, yüksek faiz, yüksek borç, düşük kur, yüksek ithalat, ıvır-zıvır ihracat devri kapandı. Merkez Bankası, her ne kadar, kendisi, ‘enflasyon hedeflemesi’ diyorsa da bundan ziyade, ‘parasal hedefleme’ yapıyor ve faiz dışında elindeki parasal araçları daha yerinde ve etkin kullanıyor. Bu anlamda Erdem Başçı ve ekibi çok doğru bir yolda.
KRİZDEN ÇIKIŞIN ZAMANI VE MERKEZLERİ
Küresel ekonomide, özellikle, ABD’nin borç tavanını yükselttiği Ağustos başından itibaren bir ‘likidite tuzağı’ durumu oluşacak. Yani para, dolar ve euro bazında yeniden bollaşacak ama bu parayı yatıracak alanların giderek daraldığı bir döneme gireceğiz. Likidite tuzağının oluşmayacağı dört temel alan ve merkez sayabiliriz.Birincisi Doğu Avrupa’dan başlayıp, Ön Asya’ya uzanan hinderland; buranın merkezi Türkiye, ikincisi Afrika, siyasi istikrar sağlandıktan sonra merkez K. Afrika, üçüncüsü Latin Amerika merkez Brezilya ve Uzak Doğu merkez Vietnam ve hinderlandı.
Afrika'daki açlık sorunu hem yaşadığımız kriz dinamiklerinin hem de kapitalizmin yarattığı bir durum. Ama Afrika'nın önümüzdeki dönemde büyük bir pazar ve enerji merkezi olarak yapılanması şimdilik yaşanılan açlık sorunundan ayrı bir değerlendirme sayılmalıdır. Güney Afrika'dan sonra Kuzey Afrika'nın da demokratik bir perspektifle yeniden yapılanması bugün açlıkla boğuşan 'öteki' Afrika'daki göreli iyileşmeyi de başlatacaktır.
Bu bölge ve merkezler, küresel ekonominin krizden çıkışının başlangıç noktaları ve yeni bir büyüme modelinin ilk uygulayacısı olacaklar. Bu model, ileri teknoloji yoğun bir üretim rejimini, küresel ölçekte devreye sokacak sermaye birikimini öne çıkaracak. Bu çıkarımın, ABD’nin bugün hangi nedenle iflas ettiğini bulduğumuz zaman ne denli isabetli olduğunu anlarız. Yukarıdaki grafik, 1954-2010 arası ABD’li şirketlerin kârlarının kaynağını bize veriyor. Dikkat edin,dünya ekonomisinin lokomotifi ABD’de, 1970’lerin başındaki krizle birlikte kâr oranları, reel alanlarda düşerken bu düşüş, ‘kirli’ finansallaşmayla telafi edilmiş. Yani sahte dolar basılmış ve bu, şirketlerin eline çeşitli finansal araçlarla kâr olarak dönmüş. ABD’nin yarattığı bu ekonomi, bu zaman zarfında, dünyaya yaklaşık 600 trilyon dolara yakın taahhütte bulunmuş. Yani banka mevduatlarından, borç senetlerine kadar dünyada oluşturulan balon yaklaşık 600 trilyon dolar. Dünyanın GSMH’sının yaklaşık on katı. Bu arada ABD’de,14-15 trilyon dolarlık bir GSMH yaratıp bu kadar da borç takmış.Bu 600 trilyon dolar, senet, mevduat sertifikası, dolar olarak menşeine dönmeye ve karşılığı istenmeye başlandı.
E, konjoktür gereği kabadayımız elini beline atıp silah da gösteremiyor. O zaman hegemonya biter; işin özü budur.
Bize mi ne olacak; biz Osmanlı bakiyesini yeniden toparlayacağız; ama nasıl? Bu da bir sonraki yazıda...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018