Cengiz AKTAR
4 Haziran’da yeniden başlatılan vekillik düşürme hamlesi 2013’ten bu yana biriken devasa hukukdışılık, adaletsizlik, küstahlık, zulüm, korku ve beceriksizliğin geldiği son aşama. Arkası illâki gelecek. 2013’ten bu yana olduğu gibi rejim memleketi hep daha fazla hukukdışılık, adaletsizlik, küstahlık, zulüm, korku ve beceriksizlikle yönetmeye çabalayacak. Rejim kendi başlattığı icraatın esiri hâline geldi ve tüm memleketi geri dönüşü olmayan bir girdabın, hiçbir şekilde ihya edilemeyecek bir sistemin içine sürükledi. Bir nevî madde bağımlılığı…
Normalleşme, reform, kıyısından bucağından akl-ı selime geri dönme, dış ilişkileri tanzim etme hayalleri gören nevzuhur partilerin, rejimi yurtdışında aklama peşindeki medenî trollerin, hâlâ mucizelere inanmaya çalışan polyannaların, kurumsal ve ahlâkî harabeler arasında hâlâ “böyle gidersek sonu iyi olmaz”, “demokrasimiz yol ayrımında”, “hukuk devletine yakışmıyor”, “Anayasaya aykırı” diyenlerin beyhude çabaları aynı zamanda biçareliklerinin de tescili.
Yakın bir misal 31 Mart yerel seçiminde demokrasi keşfetme peşindeki muhalefetten kanaat önderleri. Bu konuda görünüşte karşıt cenahlar ortak bir millî duruşta birleşiverdilerdi. Rejim kalemleri seçimin cereyan etmesinin dahî temsilî demokrasinin göstergesi olduğunu savunurken millî muhalifler yerel seçimi “rekabetçi Türk demokrasisinin dayanıklılığının ispatı” masalıyla pazarladılar. Ortalık hukuk, adalet, vicdan çöplüğü ve kötülük imparatorluğu hâline gelmişken…
Bir diğer millî muhalif kanat Adana, Ankara, Antalya, İstanbul, İzmir’e bakarak seçimin meşruiyet ile gayrimeşruiyet arasında cereyan ettiğini, memleketin demokrasi ile otoriterlik arasında bir yol ayrımında olduğunu iddia ettiydi.
Oysa tüm seçimlerin ve sonuçlarının meşruiyetinin rejim tarafından 7 Haziran 2015 gecesinden itibaren, HDP hariç muhalefetin desteğiyle yok edildiğini ve o tarihten itibaren seçimlerin ancak rejim tarafından kazanıldığında meşru olacaklarını pek kimse görmek istemedi. Temmuz 2015’te yazmışım:
“Emrindeki örgüt (AKP) tek başına seçim kazanana kadar, dolayısıyla kendisini dokunulmaz ve ölümsüz kılacak bir hükümet kurulana kadar savaş dâhil her şeyi denemeye hazır ve her şeyi yakıp yıkarak zafer peşinde”.
Eğer demokrasi en basit ölçütüyle seçimi kaybettiğinde iktidarı teslim etmek ise, bu ilk 7 Haziran 2015’te uygulanmadı. Rejim, meşruiyetinin temel dayanağı olan seçimi ve sonuçlarını ilk kez o zaman reddetti.
Muhalefetin son yerel seçim zaferlerine ne oldu nitekim? Üstelik kolu kanadı anayasal olarak kırık, merkezin kulu, güdük Türk tipi yerel yönetim sisteminde? Bir iki kozmetik değişiklikten sonra CHP’li başkanlar, rejimin eline bakar oldular. HDP’li adayların kazandığı üç büyükşehir, beş il, 45 ilçe, 12 belde olmak üzere toplam 65 belediyede altı başkana KHK’li oldukları gerekçesiyle mazbata verilmedi, 45’ine de kayyum atandı. Hatırlayalım önceki yerel yasama döneminde Demokratik Bölgeler Partisi yönetiminde bulunan 102 belediyeden 96’sına kayyum atanmıştı.
Hep söylenir, “Türkiye’de bir rejim sorunu olduğu kadar bir muhalefet sorunu vardır” denir. Bu gözlem aslında sistemin tümünü kapsıyor ve memlekette sistem, HDP dışında, tek ses, tek vücut ve tek tabanca. Beğenirsiniz beğenmezsiniz 2023’e doğru Türkiye’nin görünümü, Türkeş’in demesiyle betondan.
Yerli ve millî muhalefet olarak adlandırdığım, görünüşte parçalı ama mesele rejime destek atmak olduğunda tek renk, tek kalp, tek yumruk oluveren zevat siyaseti 7 Haziran 2015 gecesi tasfiye etti. 8 Haziran 2015 sabahı “aziz milletin yüce meclisine” doluşuveren Kürd ve Kürd olmayan HDP’li vekilleri görünce fenalık geçirdiler. Müzmin Erdoğan düşmanlıklarını unutma pahasına 1 Kasım’a götüren kanlı yolun kenarında hizaya geçtiler. İlk ve son defa elde ettikleri bariz başarıyı elleriyle gömdüler, rejime karşı taktik ve süreli bir hükümet ortaklığını akıllarından bile geçirmeden reislerine teslim oldular.
1 Kasım zaferinden sonra rejim azdı. Art arda gelen hamlelerle kontrolü pekiştirdi. 2016’da oto-darbe, 2017’de başkanlık sistemi referandumu, 2018’de başkanlık ve kul mertebesine indirgenmiş parlamento seçimiyle siyaset oyununun yegâne kurucusu hâline geldi.
Bu mükemmel tasarlanmış hileli barbutta, 2015’ten bu yana yegâne gerçek muhalefet olan HDP’nin yeri yok. 4 Haziran tasfiyesi HDP’nin kapatılmasına kadar gidebilir. Kimsenin de sesi çıkmaz. Tıpkı gasp edilen HDP belediyelerinde olduğu gibi.
İmamoğlu ilk seçildiğinde mazbatası konusunda haklı olarak kıyameti koparan millî ve yerli muhalefetten ne HDP mazbataları konusunda, ne KHK hilesiyle seçimleri düşürülenler konusunda, ne HDP’nin alenî haksızlıklara itirazına verilen ret cevabı konusunda tık çıkmadıydı. Bugün de kendi vekilleri salıverildiğinde, zaten kerhen bahsettikleri iki HDP’li vekilin adlarını unutuverdiler.
Muazzam baskı altında olan HDP iki vekilini kaybettikten sonra “meclise devam” dedi. “Kazandığımız hiçbir mevzii AKP’ye terk etmeyeceğiz”! Mevziiden ne kastediliyor belli değil. Partinin mecliste yaptığı muhalefetin hiçbir, tekrar edelim hiçbir etkisi ve işlevi yok. Ne yazılı soru önergelerine cevap veriliyor ne söz aldıklarında dinleyenleri var. Sadece tarihe not düşülüyor.
Partiye yakın kanaat önderleri arasında, eski vekiller ve parti seçmeninin bu “mecliscilik” taktiğini anlamadığı ve tenkit ettiği biliniyor. Cesur vekillerin belki tek zırhı dokunulmazlıkları ama buna rağmen başlarına bugüne kadar neler neler geldi. Kaldı ki rejim üçer beşer vekilliklerini düşürüyor ve düşürmeye devam edecek.
Halka, sine-i millete dönmek CHP’siz olacağı için bu hamle rejimin ekmeğine yağ sürmek olarak algılansa da esas mecliste kalmak rejimin ekmeğine yağ sürüyor. Zira hileli barbut rejimin koyduğu kurala göre oynanıyor. Oysa meclisten çekilecek bir HDP hileli oyunu bozar, muhalefeti sivil itaatsizlik yol ve yordamlarıyla tabana taşıyabilir.
Parti kapatma mevzusuna gelince, içinde bulunduğumuz, kimisinin dediği gibi “burjuva demokrasisi” filan değil, partinin de adını koyduğu ama bir türlü gereken sonucu çıkaramadığı düz faşizm dönemi. Dolayısıyla bugün “parti kapatılsa bile başka adla yeniden açılır” hüsn-ü zandır.
Bugün memleketin muhalefetinin önünde duran yegâne siyaset, siyaseti, iğdiş edildiği meclisten kurtararak dışarıya taşımaktır.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020