Cihan AKTAŞ
Ben aslında yıllardır bavul hazırlarken, yola düşerken, geri dönerken, ihmal edilenler, eksik kalanlar, unutanlar ve unutulanlar, bir eşikten geçerken yaşanan tedirginlikler üzerinden hep onları düşünmüyor muyum? Onlar kan revan içinde belirsiz bir yolculuğa zorlananlar, üstelik... İçlerinden bazıları bir gün muhtemelen geriye dönecek, bazıları dönmeyi denemeye devam ediyor da olabilir, aralarından eksilenlerin selamları ve sonradan doğanların meraklarıyla..
Dönebileceğim bir adrese sahip olsaydım, bildiğim bütün kelimeleri unutmaya razı olurdum, diyor ya şarkı... Korumalı insan en sevdiği adresi bir şekilde.
Bu korumanın kimileri için nasıl bir mücadele olduğunu, zorunlu göçü, boşaltılan üç binin üzerindeki köyün yazgısını dert edinerek hazırlanmış bir kitap, Malan Barkirin.
Evlerini yüklenip gitmeye mecbur kalanlar önce Şivan Perwer’in dilinde şarkıya, ardından Özlem Yağız, Emine Uçak Erdoğan, Yıldız Amca ve Necla Saydam’ın tanıklığıyla bir kitaba dönüşüyor: Malan Barkirin, yani “evlerini sırtlayıp gittiler”... (Timaş, 2012)
Onlar türlü tehditlerle ana-ata ocaklarını terke mecbur edildi; fakat hiçbir zulüm paketlenmek istendiği yerde donakalmıyor.
Köyleri yakılanlar, örgüt baskısına maruz kalanlar, “köyünü boşalt” emrini aldığı için yola düşenler, faili meçhul paniği yaşayanlar, diri diri toprağa gömülmek istenenler de elbet, yanlarında taşıdılar zorunlu göçün yaralarını ve gittikleri yerlere de duyurdular ağrılarını sızılarını.
Kitabın sayfaları akıp giderken gözlerimin önüne Hakkâri’ye, Ağrı’ya doğru otobüsle yol alırken gördüğüm boşaltılmış köyler geliyor. Her biri kendi içinde binlerce acıklı hikâye barındırıyor. Bu hikâyelerin pek azını dinlemek bile kahrediyor insanı. 2000’lerin başında Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Doğudan Batı’dan Kadın Buluşması konuşmalarında dinlediğim yaşlı bir kadının Kürtçeden tercüme edilen ağıt gibi cümleleri Malan Barkirin söyleşilerine karışıyor: “Köyümüzden bir bayram sabahı çıkarıldık”, diyordu ak tülbentli kadın. “70-80 yaşlarındaki amcam köyü terk etmek istemiyordu. Gitmezsen evini ve tarlanı yakarız dendiği hâlde gitmek istemiyordu.”
Karısının mezarına çiçek koymak için geri dönen köylünün kurşunlanarak öldürülmesi gibi bir hadiseye ilişkin anlatılanlar salondaki kadınları çok etkilemişti.
Evlerini yüklenip gitmişlerdi. Köye Geri Dönüş Projesi kapsamında geri dönenler oldu 2000 yılından bu yana. Şimdi başkaları da dönmeye hazırlanıyordur. Herhalde küle dönüşmüş köyüne geri dönen bir de artık orada bulunmayan, geri dönmesi mümkün olmayanın acısıyla yüzleşecek...
Malan Barkirin, çözüm sürecini hem öngören hem de bu sürece ışık tutan bir çalışma; yazarlarını kutluyorum. Kitaptaki söyleşilerin ortaya koyduğu gibi, göçe zorlanan insanlar sahici bir yerleşmeye izin vermeyen yoksulluk, barınma güçlükleri, işsizlik, dilsizlik ve “TMK mağduru çocuklar”örneğinde sergilendiği üzere çocukları bir öfke ve suç sarmalına terk eden sebeplerle de topraklarına dönme umudunu korumaya devam ediyorlar.
Göçmek parçalanmaksa, geri dönmek, parçalara ayrılmış varlığı bütünlemenin tamamen mümkün olmayacağının da ayırdına varmaktır. Döndüğümüz yeri bıraktığımız yer olarak bulamayız, geriye döndüğümüzde terke mecbur edildiğimiz hayat düzeni tarafından karşılanmayacağımız da aşikâr. Yine de dönme zamanı üzerine düşünmekten kendimizi alamayız, bir sürü sebebin yanı sıra hatıralarımızı ve çocuklarımızın hafızasını hesaba katarak, süren bir söyleşide yarım kalmış cümleler adına, bir kabrin terk edilmişliğine yakından duayla son vermeyi vazife bildiğimiz için de...
Şair elbet konuşacak...
Sezai Karakoç’un barış süreci üzerine açıklamalarına gösterilen tepkiler zaman zaman bir hayli kırıcı, tahkiramizdi. Dünün radikal İslamcıları Karakoç’a, “senin çağın geçti, şiir yazmakla kal” demeye getirdiler. Herkes kadar “Ben kandan elbiseler giydim, bundan senin haberin var mı” diye soran şairin de barış süreci üzerine görüş belirtmeye hakkı var. Dilden dile dolaşan mısralar o çerçeveye alınmaz ruhla yazılmadı mı? Görüşlerine katılmadığınızda bile o sesi kısmaya, hele ki yaşını öne sürerek eleştirilerini yabana atmaya çalışmakla, sözü güzel söylemeye çağıran İsra Suresi’nin murad ettiği tutum arasında dağlar kadar fark var.
Yaşlı başlı insan da eleştirilebilir, bilgelerin fikirleri de elbet dokunulmaz değil. Bana korkutucu gelen ak ve karadan, hazır konuşma paketlerinden başka söz ve yorum hakkı tanımak istemediğini bildiren sekter sesler. Nihai planda kardeş kanının dökülmesini olduğu gibi hakiki barışa götüren yolları asıl tehdit eden de öncelikle “dış güçler” değil, aykırı bulunan sesi hatır-gönül, hak-hukuk tanımadan susturma heveskârlığı olabilir.
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016