Etyen MAHÇUPYAN
Ergenekon savcılarının tutumu ve Ahmet Şık'ın tutuklu yargılanması etrafında, laik aydınlar arasındaki ayrışma, Ali Bayramoğlu'nun 15 Nisan yazısındaki bir paragrafla daha da belirginleşti. Söz konusu paragrafın ilk cümlesini geçen yazımda ele almıştım. Bugün diğerlerine bakacağız...
Önce Bayramoğlu'nun paragrafını numaralayarak okuyalım: "1) Psikolojik harekâtın ne demek olduğunu unutarak suçlanan kişiler hakkında "eşi ve kendisi", "çevresi ve kitabı" gibi göz atmalarla hükümler vermekten kaçınmadılar. 2) Soruşturmalara ve içeriklerine bakmak yerine, bunlara destek veren ya da karşı çıkanlara bakarak tavır aldılar, Şık için yapılan destek yürüyüşünü "kitap ve tutuklama meselesi"nin kendisinden çok önemseyerek, odak kaydıran analizlere soyundular. 3) Polisten mülhem "Post-Ergenekon tabiri"nin kullanımı bu koşullarda iyice yaygınlaşırken, bir okuma hatası halinde "hakkı gasbedilen bireyler"den özür dilemenin, "hak gasbetme ihtimali yüksek devlet"ten özür dilemekten zor olduğunu, ne denli zor unuttular..."
Birinci nokta, Hanefi Avcı'nın eşinin, kocasının yazdığı kitaptan haberdar olmadığını canlı televizyon yayınında söylemesinden hareketle, söz konusu kitabın Avcı tarafından yazılmamış olduğunu tahmin edebileceğimizi öne sürmemle ilgili. Bu detay Ahmet İnsel tarafından da vurgulanmıştı... Doğrusu hâlâ bu kanıdayım ve eşler arasında bu türden bir bilgi asimetrisi varsa, gerçekçi ve nesnel bakışın kitabın yazılma macerasını takip etmek olacağını düşünüyorum. 'Çevresi ve kitabı' betimlemesi ise herhalde Ahmet Şık ve onun çevresi için yapılmış. Yani benim bu çevreden hareketle kitap hakkında hüküm verdiğim söylenmiş. Oysa kitap bağlamında ele aldığımızda, Şık'ın çevresi zaten kitabın bilgi kaynaklarını ima ediyor ve nitekim kendisi de böyle bir çevresi olduğunu doğruladı. Bu durumda 'çevre' ideolojik bir algı değil, somut iş ilişkileridir ve eğer ilişkiyi arıyorsanız, kitaptan hareket etmeniz de gayet doğal hale gelir.
İkinci nokta, benim gibilerin Şık'a destek verenlerle uğraşmamız ve bunu tutuklamadan daha fazla önemseyerek odak kaydırmamız... Öncelikle vurgulamam gerekir ki, benim asıl derdim hiçbir zaman Şık'ın ne yaptığı olmadı. Derdim her zamanki gibi, Şık etrafında oluşan gayretkeşliğin zihniyetini çözmeye çalışmaktı ve hâlâ da öyle. Ayrıca bu zihniyetin Şık davasından daha önemli olduğunu, eğer yaşananların bütünlüğünü açıklayabilecek bir nedensellik ilişkisi aranacaksa, söz konusu zihniyetin en temele yerleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Odak kaydırmayı ise herhalde kendime iltifat olarak almam lazım. Çünkü yazdıklarımla dava sürecinin odağını kaydırdığımı düşünmeyi gülümsemeden yapmam biraz zor.
Üçüncü nokta, kullanmakta olduğum 'post-Ergenekon' tabirinin polisten mülhem olduğu, yani bunun bana polisin fısıldadığı bir derin bilgi olabileceğinin ima edilmesi. Aydın kesimin son dönemde yaratıcılık alanında herhangi bir sıkıntısı mı var bilemiyorum, ama Ergenekon'un önüne fazlasıyla yıpranmış, herkesin diline pelesenk olmuş 'post'u koymak için polise mi ihtiyaç var? Ayrıca benim polisten bilgi alma konusunda maharetli ya da özel kanallara sahip biri olduğum mu düşünülüyor? Ne var ki böyle bir cümle kalemden çıkabiliyor ve araya 'polisten mülhem' ibaresi sıkışabiliyor. Hem de yargılanmakta olan bir polise destek vermeye çalışan bir yazıda...
Bütün bunlar, benim Bayramoğlu ve İnsel ile çok geniş bir yelpazede hemfikir olduğum gerçeğini değiştirmiyor. Bu arkadaşlarımın entelektüel hayatımızın en değerli ve yaratıcı insanlarından oldukları gerçeğini de değiştirmiyor... Ancak ortada bir durum var. Baktığımız yerler, önemsediğimiz detaylar farklı. Buna ille de 'savrulma' demek zorunda değiliz, ama eğer bu tartışma Güney Amerika'nın bir ülkesiyle ilgili olsaydı, İnsel ve Bayramoğlu'nun da yaşanan olaylara benim gibi bakacaklarını sanıyorum. Konu kendimize yakınlaştıkça mesafe tutmak zorlaşıyor, çünkü işin içine insanî ilişkilerimiz giriyor ve niyetimiz, aklımızı yönetebiliyor.
Öte yandan kendime şu soruyu sormadan edemiyorum: Bugün Şık'ın başına gelenler İnsel veya Bayramoğlu'nun başına gelseydi, şu anki mesafeli tavrımı devam ettirebilir miydim acaba? İmkânsız olmasa da herhalde çok zor olurdu. Bu meselede sanırım benim konumumun özü, daha önceden söylediğim gibi 'duyarsız' olmam, yoksa ahlakî veya zihnî bir farklılaşma değil. Kendimi Ergenekon bağlamında yargılanan ve yargılayan insanların hiçbiriyle manevî bir bağ içinde hissetmiyorum. Öte yandan herkesin böyle olmasını da beklemiyorum. Yeter ki basit kamusal adaba uygun kalınsın.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023