Etyen MAHÇUPYAN
Türkiye siyasetinin en ilginç laboratuvar ortamlarından biri muhtemelen 17 Aralık sonrası Zaman gazetesinin haftalık yayın kurulu toplantılarıydı. Şubat sonunda bile hâlâ AKP’nin yüzde 30 oy alacağından emin editörler vardı. Ama toplantılara katılan kabaca otuz kişinin birkaçı hariç herkesin yaşananlar konusunda epeyce bilgisiz olduğu açıktı. Cemat’in stratejisi belki birkaç kişi için malum olabilirdi ama diğerleri birçok olaya ilişkin ‘resmi’ bakışı muhtemelen ilk kez o toplantılarda duydu. Cemaat’in sıradan üyelerinin bu naif görünümüne karşın, köşe yazarlarından biri de aynen benim gibi neredeyse bütün toplantılara katıldı ve tümüyle kendine has bir görüşün ısrarlı takipçisi oldu.
Söz konusu kişi Mümtazer Türköne idi… Her hafta AKP iktidarının niçin çökeceğine dair alternatif bir teoriyle geldi. Yolsuzluklar argümanı artık kenarda tutuluyordu. El Kaide bağlantısı, Batı’nın AKP’nin hesabını kesmiş olduğu, ekonomik krize gidildiği türünden epeyce zorlama ‘deliller’ öne sürerek bir anlamda yayın kurulunun sağlam durması telkin edilmekteydi. Ancak haftalar boyu asıl değişmeyen ana söylem basitti: “30 Mart seçimleri sonrasında kesinlikle Erdoğan’sız bir siyaset olacak.” Hatta Türköne bu öngörüyü “emin olduğum tek bir şey varsa o da budur” ilave cümlesiyle birlikte kullanacak kadar özgüvenliydi.
Zaman yayın kurulu için onların dışından birinin bu öngörüyü böylesine net bir biçimde yapabilmesi tabii ki çok değerliydi. Kendilerini iyi hissetmelerini, geleceğe güvenle bakmalarını mümkün kılıyor, mücadeleyi sürdürme güçlerine katkıda bulunuyordu. Türköne’nin yürüttüğü strateji kendi kişisel siyasi duruşunun uzantısı olabilir… Ama temellerinin pek güçlü olmadığı ortadaydı. Cemaat mensupları buna ne derece farkında olmadan ya da meşrepleri nedeniyle kapıldılar söylemek zor. Eğer öngörü gerçekleşseydi ne yaşayacaktık, onu da bilemeyiz… Sonuçta bu ‘bile bile lades’ durumu artık geride kaldı. Şimdi Türköne için ‘gelecek’ Cemaat’in içinde barınabilme yeteneğiyle orantılı.
Today’s Zaman’daki 27 Aralık yazısında Ali Bayramoğlu ve beni konu etmiş. Ali’nin hükümetle Cemaat arasındaki gerilimde öne sürdüğü ‘meşruiyet’ vurgusunu karşılamak üzere doğrudan yalan söyleyebilmiş. 14 Aralık gözaltılarının Erdoğan’ın talimatıyla yapıldığını, dolayısıyla asıl hükümetin gayri meşru olduğunu öne sürüyor. Böylece Cemaat’in zayıf noktasını da açığa çıkarıyor. Cemaat’in eylem programının gayri meşru olduğu o denli açık ki, bunu ancak karşı tarafı da o çizgiye çekerek karşılamanız mümkün. Bu amaç için yalan söylemek gerekse bile…
Benimle ilgili ise iki ‘çelişki’ yakalamış. Bir yandan “hükümetin yolsuzluklara karışmış olduğu açıktır” demişim, diğer yandan bu değerlendirmeyi seslendirenlerin ahmak olduğunu söylemişim. Her şeyden önce benim tırnak içine alınabilecek böyle bir cümlem yok. Hükümet içindeki bazı kişilerin yolsuzluklara karışmış olduğuna dair bir toplumsal algı var… Eğer bu algıyı tüm hükümeti suçlamak üzere kullanmak ve bu arada kendi yaptığınız darbe girişimini gizlemek istiyorsanız size zaten ahmak değil, ahlaksız demek gerekir. Ben ahmak kelimesini kifayetsiz seyirciler için kullanmıştım sadece… İkinci olarak bir yandan gazetecilerin silahlı örgüte mensup oldukları gerekçesiyle tutuklanamayacaklarını, diğer yandan olayın bir basın özgürlüğü meselesi olmadığını söylemişim. Türköne bunun da bir çelişki olmasını istemiş. Oysa gazetecilerin suç işlemek için ille de silahlı örgüt üyesi olmaları gerekmiyor ve herhangi bir suçu işleyenler arasında gazetecilerin olması halinde mesele de tabii ki basın özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirilmiyor.
Yazdıklarını okuyunca Türköne’nin Batılı okuyucuyu gerçekten de aptal sanıp sanmadığını sorgulamak durumunda kalıyorsunuz. Makalesinin sonraki bölümünde “Türkiye’ni fikri önder kabul edilen tüm meşhur gazetecileri işsiz” dedikten sonra bir milyon satan Zaman gazetesinin bir demokrasi yuvası olduğunu zikretmesi, menfaat uğruna iktidarı destekleyenler dışında kalanların “kahramanca” sebatkâr bir muhalefet yürüttüklerini söylemesi hedeflenen muhatabın epeyce cahil olduğunun varsayıldığını akla getiriyor.
Kim bilir, belki de ısmarlanmış bir yazıydı bu… Belki yayın toplantılarına gelirken edindiği telkinlerin bir devamıydı. Belki hazırlanıp önüne konmuş bir yazı… Yoksa benim Türkiye Gazetesi’nde yazdığımı söyleyip kendisini (üstelik) ‘kifayetsiz’ konumuna sokar mıydı?
Not: Orhan Kemal Cengiz’i yanlış anlamışım. Cemaat’in neredeyse her konuda hukuki suiistimal yaptığını ama 17 ve 25 Aralık hamlesinin hukuken temiz olduğunu düşünüyormuş. Liberal ‘3. Yol’ bu olmalı…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024