Etyen MAHÇUPYAN
Toplumsal dinamik ve dönüşüm yanlış okunmaya başlandığında, bu süreci yöneten siyasetin ve siyasetçilerin de haliyle yanlış okunma durumu ortaya çıkıyor. Eğer bir de söz konusu siyaset ve siyasetçilerle kavga durumunda iseniz, bir süre sonra toplumsal değişimi anlama çabası tamamen ortadan kalkıyor ve toplumla gerçekçi bağ kurma imkânı kalmıyor. Türkiye’de muhalefetin durumu maalesef bu. Adına ‘muhalefet’ deniyor ama bu kelime asgari ölçüde de olsa alternatif geliştirebilmeyi, dolayısıyla toplumsal değişimin farkında olmayı gerektirir. O nedenle bugün aslında bir ‘muhalefet’ değil ‘karşıtlık’ hareketi var. İktidardaki siyasete ve siyasetçiye karşıt iseniz, gözünüzü ona diker ve ondan başkasını da görmezsiniz.
Ne var ki sizlere de halen ‘siyasetçi’ denmekte veya siyasi alanda fikri önder olmanız beklenmektedir. Diğer deyişle bir biçimde toplum üzerine de konuşmanız gerekir. Bu durumda yapabileceğiniz iki şey vardır: Kendi kimliğinizi merkeze alan kategorik bir hak ve itiraz söylemini dillendirmek ve/veya gerçekleri pek dikkate almayan bir normatif doğrular manzumesini tekrarlayıp durmak. Dolayısıyla iş toplum üzerine konuşmaya geldiğinde, AKP karşıtlarında hemen her zaman halkı idealize ederek yücelten ama aynı zamanda ‘bağımlı değişken’ kılmaya yönelik bir eğilim ortaya çıkmakta. Öyle ki sanki iktidar partisi 20 milyonu aşkın koca bir kitleyi istediği gibi yönlendirmekte, lideri de hem partisini hem de bütün bu kitleyi avucunun içinde hamur gibi yoğurmakta.
Görünüşte bu epeyce garip bir tutum, çünkü Erdoğan’ın gücünü ve etkisini abartma yolunu seçerek rakibini bizzat büyütüyor. Ama aslında epeyce rasyonel bir tutum… Çünkü bir yandan siyaseti sadece “Erdoğan’la mücadele” parantezine hapsederek büyük kolaylık sağlıyor, diğer yandan da ironik bir biçimde Erdoğan’ın liderlik kapasitesini küçültüyor. Nitekim eğer karşınızda istediğiniz gibi yoğurabildiğiniz bir kitle varsa pek de ‘kaliteli’ bir liderlik yapmanız gerekmez. Zaten yığınlar size biat etmiş durumdadır ve siz de onlara gidilecek yolu işaret edersiniz. Bu yaklaşım AKP karşıtlarının kendilerini psikolojik olarak daha üstün görmelerine de neden oluyor olabilir. AKP’nin ‘zaten’ manipüle edilmeye hazır ve yatkın bir kitleye hitap ettiğini varsayarak, Erdoğan’ın liderliğinin de epeyce ‘arkaik’ türden olduğuna hükmedip kendilerini rahatlatıyor olabilirler.
Oysa Türkiye çok farklı bir noktada ve AKP’nin seçmen tabanı giderek geçmişte benzeri olmayan bir çoğullaşmaya doğru gidiyor. Her şeyden önce ekonomik gelişme ve ona paralel giden kentsel yatırımlar yeni bir şehir ve dolayısıyla yeni bir şehir hayatı ortaya çıkarmış durumda. Bu yeni hayatın asıl aktörü kadın, çünkü parayı o harcıyor. Ayrıca harcanan para da artık çok daha fazla çocuğa, sağlığa ve boş zaman kullanımına gidiyor. Buna İslami ve laik kesimleri buluşturan kentsel bir gri alanın varlığını ekleyelim. Artık benzer alışkanlıklara ve gündelik standartlara sahip İslami ve laik ailelerin birlikte komşu olarak yaşadıkları siteler var. Nihayet buna her ailenin kendi içinde melezleştiğini, farklı dindarlık anlayışlarını yan yana yaşattığını ama ailesel bütünlüğün bozulmadığını ekleyelim. Bu tablo AKP’nin tabanı denen büyük kitlenin giderek zihinsel olarak sekülerleştiğini, farklılaştığını ve kişilikleri öne çıkaran bir dönüşüm yaşadığını gösteriyor.
Kısacası AKP seçmeni öyle herhangi birinin kolayca yönlendirebileceği bir kitle değil. Tam da bu nedenle Erdoğan’ın liderliği son derece anlamlı ve kıymetli. Erdoğan birçoklarının kolayca yakıştırdığı gibi otoriter bir liderlik sürdürmüyor. Ama sahip olduğu otoriteyi inandırıcı ve kuşatıcı bir biçimde kullanmayı biliyor. Hitap ettiği insanların nasıl çoğullaştığını ve farklılaştığını görerek, nesiller arası değişimin etkilerini dikkate alarak ve partisini söz konusu olağan dışı dönüşümün etkilerine açık tutarak hayati bir taşıyıcılık işlevi yapıyor.
Bu süreçte Erdoğan’ın her söylediği söz veya aldığı karar tabii ki tam anlamıyla doğru olmayabiliyor. Karşıtları bu örnekleri dillerine dolayarak onu yıpratacağını sanıyorlar. Ama Erdoğan aldığı kararlarla kendisi arasına mesafe koymayı da başarabilen biri. Bu sayede sahici oluyor. Bu sayede siyasi sezgisini, sağduyusunu ve cesaretini AKP kitlesi için bir güvenceye dönüştürüyor.
Erdoğan’ın liderliği ve AKP’nin bizatihi dönüşüm macerası hafife alınabilecek bir mesele değil. Nasıl işlediğini ve niye başarılı olduğunu anlamak için ise toplumun sosyokültürel devinimini ve zihni dönüşümünü anlamak, kaygılarının ve ideallerinin farkında olmak lazım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024