Etyen MAHÇUPYAN
Hrant'ın öldürülmesi sonrasında en beklenmedik ve bu cinayetin beklenen işlevini tümüyle tersine çeviren olay muhakkak ki cenaze merasiminin yüzbinleri geçen bir kitle ile yapılmasıydı.
Toplumun her kesimden insanlarının verdiği bu spontan tepki, cinayeti milliyetçiliğin tetiklenmesi için kullanılabilecek bir araç olmaktan çıkardı. Aksine bu ölüm bir anda, toplumun kendi namusunu arama sembolüne dönüştü. Bu noktada toplumsal vicdana kredi vermek ne denli gerekliyse, daha ilk andan bir grup insanın fedakârca sahiplenme ve mobilizasyon çabasının da hakkını teslim etmek gerekir. Kendilerine 'Hrant'ın arkadaşları' diyen bu grup anma etkinliklerini düzenlediler ve mahkemenin her celsesinde hazır bulunup seslerini kamuoyuna duyurdular. Türkiye bu tür sivil insiyatiflere çok alışık bir ülke değil... O nedenle bu dinamiğin de çevreden kaynaklanan kendine özgü sorunları oldu. Ancak gelinen noktada mahkeme kararının yarattığı infialin ve belki de yeniden açılacak soruşturmaların ardında Hrant'ın arkadaşlarının emeği olduğu göz ardı edilemez.
Ne var ki Hrant'ın arkadaşları davayı sahiplendikleri oranda Hrant'ı taşımakta zorlandılar. Çünkü Hrant'ın toplumsal sahiplenmesi onu 'cinayete kurban giden sosyalist bir Ermeni' tanımına oturttu. Tabii ki bu özel bir Ermeni'ydi ama özelliği karakteriyle sınırlı kaldı ve ideolojik olarak sosyalist bakışın parçası olarak sunuldu. Oysa Hrant'ın sosyalistliği 1990'lı yılların ortalarında sönmeye başlamış, solculuk mağdurların yanında durmayı ima eden ahlakî bir tavra dönüşmüş, ortaya çıkan boşluğu ise Ermeni kültürünü merkeze alan bir Anadolu belleği inşası hayali doldurmaya başlamıştı. Daha sonraki yıllarda Hrant demokratlığı bu bellek inşasının meşru zemini olarak gördü ve o noktadan itibaren de sosyalizm onun için nostaljik bir gençlik romantizmi anısına dönüştü. Sorulduğunda "tabii ki solcu" olduğunu söylerdi ama artık sosyalizmin ne denli solculuk olduğu konusunda epeyce kuşkuları vardı. Çünkü solculuk giderek onun için demokratlığın parçası haline gelmiş, geçmişte klişe olarak kullanılan söylem tersine dönmüştü. Yani solcu olunduğu için demokrat olunamıyor, tersine ancak demokrat olunduğunda gerçek anlamda solcu olunabiliyordu.
Dolayısıyla AB'ye üyeliğin hararetli takipçisi ve destekçisi oldu. Bütün konuşmalarında devletin toplum üzerindeki tahakkümünü vurgularken, asıl tehlike olarak milliyetçiliğe işaret etti ve İslamî kesimin bu tehdidi bertaraf edebilecek bir potansiyele sahip olduğunu söyledi. Eğer yaşasaydı en ufak bir kuşku yok ki, örneğin 12 Eylül referandumunda 'evet' diyecek ve muhtemelen 'yetmez ama' kısmını da gönül rahatlığıyla atacaktı. Çünkü o zamana kadar bütün yazdıkları ve söyledikleri bu tercihi ima eden tutarlı bir çizginin üzerinde kalmıştı ve Ergenekon sürecini de her boyutuyla iliklerinde hissediyordu.
Hrant'ın arkadaşları ise onları kuşatan kavruk solculuğun içine sıkıştılar. İçi boşalmış, siyaset aracı kılınmış bir sol bakışın marazi laiklikle özdeşleşme eğilimini muhtemelen idrak etmelerine rağmen bu gidişi engelleyemediler. Nitekim, nasıl Susurluk vakasında devletin kirliliğine karşı çıkış bir anda İslami kesim karşıtı bir laiklik gösterisine dönüştüyse, aynı şekilde Hrant'ın sahiplenilmesi de hükümet karşıtı marazi laikliğin 'sol' kisvesi altında yeniden üretilmesine vesile oldu. Ne siyaseten ne de ahlaken Hrant'ın yanında duramayacak olanlar, yaşarken en basit empatiyi bile ondan esirgeyenler, hem ideolojik hem kimlik olarak onu aşağılayanlar bugün 'solcu' kılıklarıyla arz-ı endam ediyorlar ve bir anda 'arkadaşı' haline geliyorlar.
Bu sonucun tüm sorumluluğu Hrant'ın arkadaşlarının omuzlarında değil... Ama onların da bu araçsallaştırma ve kullanma ortamında çaresiz kalmaları etkili oldu. Sonuçta Hrant'ın arkadaşları bir 'sol' kuşatmanın etkisi altında kalırken, Hrant'ın çizgisinden yürümek zorlaştı ve Hrant bu çevrelerin çizgisinin parçası kılındı. Hrant'ı anlamlı kılan şey, devlete yönelik eleştirisinden çok daha fazla, onun topluma dokunma, özellikle geniş muhafazakâr kitlenin yüreğine seslenmesiydi. Hrant'ın arkadaşlarından ille bunu becermeleri beklenemezdi ama belki de solun sekter dünyasını aşan bir katılım yelpazesinde ısrarcı olmaları beklenebilirdi. Devlet ve giderek hükümet eleştirisi bu ülkede solcular tarafından onyıllardır yapılıyor ama toplum nezdinde etkisiz kalmaktan, yabancılaşmayı ifade etmekten öte gidemiyor. Marifet bu eleştiriyi toplumun vicdanının parçası kılmaktı ve Hrant'ın marifeti de buydu... Ne yazık ki Hrant'ın kolay üstlenilen yarısı ile yetinilmiş oldu ve onun toplum zihnindeki yürüyüşüne destek verilemedi.
Madalyonun bir yüzünde saygı duyulması gereken, teşekkürü hak eden bir çaba var... Öteki yüzünde de Hrant'ın 'daraltılmasını' ima eden bir yeniden tanımlama... Hrant kısıtlı bir çevrenin siyaset yapmasının zemini oldu. Oysa siyaseti açmanın zemini olabilirdi.
Hrant'ı bu topraklardan kazımak mümkün değil. Ama eğer bir klişeye indirgenmeyecekse, bundan sonrası derin Anadolu'nun ona dokunmasını gerektiriyor.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024