Gülay GÖKTÜRK
Son dönemde CHP ileri gelenlerinin din ve vicdan özgürlüğü konusunda seçmene teminat verme babında yaptıkları konuşmaları ibretle izliyorum.
Nasıl da "Anglosakson" bir laiklik anlayışı sormayın!
İnsanların kılık kıyafetine karışmak kimin haddineymiş! İsteyen istediği gibi giyinir, istediği gibi ibadetini edermiş. Zaten bakın, artık başörtülüler hem üniversitelere hem devlet dairesine hem de parlamentoya başörtüleri ile girebiliyormuş, bu gelişmeler de CHP'nin desteği sayesinde gerçekleşmiş. İnsanların şu ya da bu dini kimliğine sahip olması, devlet içinde herhangi bir alanda göreve gelmelerine, yükselmelerine engel olmamalıymış. Aileler çocuklarına istedikleri gibi dini eğitim verebilmelilermiş. Okul müfredatlarına Kur'an-ı Kerim ve Peygamberin Hayatı gibi derslerin konmasına elbette karşı değillermiş, sadece bu derslerin öğrencilere baskıyla aldırılmasına karşı çıkıyorlarmış.
Takiye değil değişim
Birkaç yılda öyle muazzam bir zihniyet yenilenmesi ki sanırsınız beyinlerinde birdenbire bir ampul yandı.
Daha üç-beş yıl önce topluca çarşaf yırtma gösterileri düzenleyenler, Merve Kavakçı'nın linç törenine katılanlar, üniversitelerde ikna odası kuranlara destek çıkanlar, 8 yıllık kesintisiz eğitimi cansiperane destekleyerek çocukların 15 yaşından önce Kur'an dersi almasını engellemeyi"reform" diye savunanlar, her Allah'ın günü bir Kur'an kursunu "örgüt evi" yakalamış gibi yakalayıp deşifre edenler onlar değil sanki...
Şimdi, hele de seçim yaklaştıkça daha da yükselen bir dozda eski militan laiklik anlayışından uzaklaştıklarını ortaya koymaya çalışıyor; "Korkmayın, biz artık eski biz değiliz. AK Parti gitse ve biz gelsek de o eski yasakçı günlere geri dönmeyeceksiniz" demeye getiriyorlar.
Hayır, takiye yaptıklarını söylemiyorum. Doğru söylüyorlar, o eski günlere dönemezler.
Çünkü artık yavaş yavaş gerçek anlamda parti oluyorlar. Esniyor, yumuşuyor, kitlelerin nabzını tutmaya çalışıyor, oy istedikleri insanların taleplerine kulak veriyor; toplumun hayat tarzına saygılı olmaya çalışıyorlar. Artık öyle bidon kafalı, karafatma, göbeğini kaşıyan, çizgili pijamalı, makarnacı filan gibi sözler de kalktı tedavülden. (Zaten "makarnaya devam" diye açıklama da yaptılar.) Şimdi, hangi partiye oy verirlerse versinler, bütün vatandaşlara sesleniyor; herkesin hayatına, tercihine saygıdan söz ediyor, yani siyaset yapıyorlar.
Ve bu değişimi AK Parti sayesinde yaşıyorlar.
Nasıl oldu bu "aydınlanma?"
Eğer AK Parti askeri vesayeti yıkıp darbe olasılığını ortadan kaldırmasaydı belki de hiçbir zaman gerçek anlamda bir parti olmaya ihtiyaç duymayacaklardı.
"Daha önce neydiler" derseniz, TSK'nın kuyruğuna takılmış siyasi bir eklenti... Darbe aralarındaki vesayet dönemlerinde TSK'nın siyasi sözcüsü olarak görev yapan, darbe dönemlerinde ise geçiş dönemi hükümetlerinde yer alarak iktidarı paylaşmayı hedefleyen bir siyasi kadro...
Ama arkalarını dayadıkları o güç çökünce ve bir daha dirilmesinden de umut kalmayınca iş başa düştü ister istemez. Ya silinip gitmeyi göze alacaklar ya da yüzlerini halka dönüp onunla birleşmeye, onun taleplerini anlamaya ve karşılamaya çalışacak, yani gerçek anlamda bir siyasi parti olacaklardı.
Şu anda ikinci şıkkı seçmiş görünüyorlar. Böylelikle, siyasi hayatımızın normalleşmesi yönünde ciddi bir adım daha atılmış oluyor. Türkiye, gücünü sandıktan alan bir iktidarın yanı sıra gücünü sandıkta arayan bir muhalefet partisine de kavuşacak gibi görünüyor. Gerçi parti içinde bu değişimi "sağcılaşma" olarak görüp rahatsız olanlar az değil. Ama şu anki yönetim jakoben laiklik anlayışının ve halkla didişen, halkı hor gören elitist çizginin terk edilmesi gerektiğini anlamış gibi. Eğer bu gidişat sürerse partiler arası yarış da çok daha verimli bir hale gelecek. AK Parti ilk defa ciddi bir muhalefete sahip olacak, demokrasimiz daha kolay rayına oturacak.
Bunu da AK Parti'nin Türkiye'ye yaptığı hizmetlerin arasında sayabiliriz pekâlâ...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları




















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015