Gürbüz ÖZALTINLI
Şöyle tweet atmış başkan: “Bütün terör örgütlerine, onların işbirlikçi ve hamilerine kök söktürmeye devam edeceğiz. Bağımlılık düzenini ayaklarımızın altına alacağız. Biz başardıkça onlar tetikçilerini devreye sokacaklar. Yılmayacağız. Ne demişti sayın Cumhurbaşkanımız? “Topunuz gelin, topunuz!”
Eşinin yazısında da şu pasajlar var: bugün Türkiye gibi ülkelerin yaşadığı siyasal çalkantıların kökeninde bu sistemi değiştirmek isteyenlerle, burjuva tipi devlet örgütlenmesinin devamı için çabalayanların kavgası yer almaktadır. Bağımlılık düzeni olarak adlandırılan bu yapı içinde eleştirilecek olanlar her zaman devlet görevlileri, milletvekilleri, onların maaşları vb. konular olmuş ve halkın gözünden kasıtlı olarak pek çok şey gizlenmiştir. Devlette “dolgun ücret” karşılığı çalıştığı iddia edilen kabiliyetli bireylerin, burjuvazinin yönettiği ulus ötesi şirketler gibi yapılarda aynı hizmetin karşılığında onlarca kat fazla gelir temin edebilecekken devlet hizmetine talip olarak büyük fedakârlık gösterdikleri kasıtlı olarak halkın gözünden kaçırılmaktadır…
“Vatandaşla alay etmeyin, sabrımızı da sınamayın, ikiyüzlülüğünüzü ve ihanetinizi milletimizin gözlerinin önüne sermeyin” vesselam…
Birinci metin Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan. İkincisi ise, KADEM Yönetim Kurulu Üyeliği'nin yanı sıra, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Üyeliği ve TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanlığı da bulunan ileri düzeyde İngilizce, iyi düzeyde Arapça ve Osmanlıca bilen eşi Fatmanur Altun’un yazısından.
Takip eden herkesin bildiği gibi bu sert çıkışların nedeni, CHP grup başkan vekili Özgür Özel’in “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı olarak dolgun bir maaş alıyor mu, alıyor, ikinci bir maaş ne alıyor, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu üyesi. Fatma Nur Hanım, değerli eşleri, Fatma Nur Altun hem akademisyen maaşı alıyor mu, alıyor, hem de Türk Hava Yolları Yönetim Kuruluna önerilmişti, bugün baktık ki resmi siteye geçmiş, görevlendirilmiş. Fahrettin Altun’un evine dört maaş giriyor. Bütün bakanlıklar böyle.” Açıklamasıdır.
Önce şunu söylemeliyim: Bu ülkede, yönetici elitin aldığı maaş, sahip olduğu kimi ayrıcalıklar üzerine yürütülen popülist tartışmalar bana hep rahatsız edici gelmiştir. Askeri vesayet yıllarında devlet güdümlü medya çok severdi milletvekili maaşlarını tartışmayı. Biz, ordu mensuplarının orduevinde otuz paraya kebap yediklerini; harika kumsallara yerleşmiş “eğitim kamplarında” beleş tatil yaptıklarını; ordu pazarından üç kuruşa filelerini doldurduklarını, lojmanlarını; makam arabalarını; emrindeki askerlere evlerini taşıttıklarını… Bunların hepsini bilirdik bilmesine de; dönüp oylarımızla seçtiğimiz mebusların, nerdeyse hepsini ziyaretçilerine harcadıkları maaşlarına takılır, bunu hak etmediklerini düşünürdük. Yani, biraz hassas bir tartışmadır bu bence.
Belli ki bu arkadaşlar da kendilerinin bu devlete ve halka verdiklerinin, aldıklarından çok daha değerli olduğuna inanmaya başlamışlar. Tatmin edici bir gelir alma hakları olduğunu düşünmekte bence de haklılar. Ama bu, “dava adamlığı” üzerinden meşrulaştırılacak bir konu değil ki. Vasıflı isen devlet ödesin sana emeğinin değerini. Üstelik bunu Şark usulü “yönetim arpalıkları” filan sunarak değil; o çok övündüğü reformculuğunu kullanıp, yasasını, yönetmeliğini çıkartıp kamuoyunun gözü önünde şeffaf biçimde yapsın. Kapısına bile uğramadığın kurumlardan yönetici maaşı bağlamasın.
Fahrettin Altun ve Fatmanur Altun’un konumuna ilişkin şöyle bir gerçek var: Her iki isim de iktidar kullanan siyasi gücün gerçekten iyi eğitim görmüş, kalifiye, kendilerinden yüksek katkı umulan elitleri. Yani; Karakoç’un kulaklarını çınlata çınlata ansızın “göklerden gelen bir karar” la güce ilişen, yarı aydın devşirmelerden farklı iki profilden söz ediyoruz. Hareketin otantik entelektüellerinin, nitelikli gazetecilerinin, kişilikli siyasetçilerinin uzaklaştırılmış olduğu, meydanın en lümpenlere kaldığı bir iktidar alanında yüksek vasıflı iki insan söz konusu.
Ama zaten kötü haber de bu; en nitelikli gözükenlerin de trollerle aynı hizadan konuşur duruma gelmiş olmaları. Sana “evine dört maaş giriyor bunu açıkla” diyen muhalefete “popülizm yapma”diyememek; ya da üzerinde bile durmadan geçiştirmeyi başaramamak ve onu vatan haini, kendini dava adamı ilan etmek; tehditler savurmak…
Bu nereden bakarsanız bakın iktidar için büyük kan kaybıdır.
Bunun adı tükeniştir. Berktay’ın sarsıcı metaforuyla “zırhlı trenin can çekişmesi”dir..
Alınan maaşlar bile beka sorunu üzerinden savuşturulmaya başlanmışsa yolun sonu gözükmüştür.
Bu iktidara kötü haberimdi. Fakat bu kadar değil; sevgili milletime de kötü bir haberim var…
Bu “adanmışlık sendrom”udur.
Aldığı dört maaşı bile dava üzerinden açıklayıp; eleştiricileri terörün, emperyalizmin işbirlikçisi ilan etmeye başlayan bir iktidar elitinin, kendine biçtiği misyon için harcamayacağı hukuk ilkesi, meşrulaştırmayacağı zulüm yoktur.
Bunu bilelim…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023