Hadi ULUENGİN
FARAZİYELERİN bini yine bir paraya gitti. Cilvegözü kapısındaki tedhiş eyleminin kanı ve barutu daha kurumamıştı ki faillerin kimliğine dair kehanetlerden geçilmez oldu.
Hadi, Esed’e 5. Kol olarak çalışan ve neo-Nazi Maocuların Karanlık varakparesi gibi yalanı en pespaye raddeye vardıran ulusalcı dezenformatörleri fasulyeden sayalım.
Onlar tabii ki kendilerine tevdi edilmiş misyon icabı suçu Baas karşıtı güçlere yıktılar.
***
AMA genel kanı eylemin Şam istihbaratı tarafından gerçekleştirildiği yönünde oluştu.
Ankara’nın muhaliflere verdiği destek ve Suriye Ulusal Konseyi üyesi bir heyetin aynı gün sınırdan geçecek olması yukarıdaki hipotezi doğrulayacak argümanlar olarak sıralandı.
Artı, Paris’teki PKK suikastı ve ABD elçiliğindeki intihar saldırısı da tabloya eklendi.
Yani üçü birden tek elden tamamlanmış bir puzzle’ın parçaları olarak sunuldu.
***
SİYASETEN durduğum yerden bakılırsa bu yaklaşım benim de çok işime gelir.
Öyle, çünkü Esed hanedanına ta pederi zamanından beri derin husumet besliyorum.
Öte yandan İmralı aracılığıyla başlatılan barış sürecini de tümüyle destekliyorum.
Dolayısıyla, sebep-sonuç ilişkisinden yola çıktığımı söylemek ve her üç eylemin de hem Türkiye’yi Suriye meselesinden “soğutmak”, hem barış atılımına çomak sokmak için Muhaberat veya diğer bir hasım dış güç tarafından düzenliğini varsaymak bana da cuk oturur.
Peki, delili? Olayları irtibatlandırmak için spekülasyondan başka bir şey var mı? Yok!
O hâlde, kendime yonttuğum böyle bir komplo teorisi ulusalcı yalanları ters açıdan üretmek gibi olur ki, atmasyonun tesadüf eseri tutması hariç bu mantıkla gerçeğe ulaşılamaz.
***
DİĞER taraftan, Cilvegözü sınır kapısındaki saldırıya ilişkin bin bir spekülasyon daha ânında ekranları kaplamışken bir tek Cengiz Çandar yorum getirmedi.
“Şu aşamada hiçbir fikrim yok” demekle yetindi. Çarşamba günkü Radikal’de yayımlanan yazısında da neden henüz fikrinin olmadığını ve olamayacağını açıkladı. Hayret!
Oysa kendisinin öyle Türkiye çapında falan değil dünya çapında bir bölge uzmanı olduğu düşünülürse, herhalde fikir beyan etmesi gereken ilk insan Çandar’dı.
Ve de zaten öyle olduğu içindir ki faraziye yürütmedi ya!
Yani uzmanlığın da ötesinde hem o coğrafyanın bilgesi olduğu; hem de sebep-sonuç denklemlerinin yanıltıcılık getirebileceğini bildiği içindir ki Cengiz fail adı telaffuz etmedi.
Gerekçesini de aynı yazıda yer alan tek bir cümleyle özetlemiş oldu:
“Ortadoğu’nun içine ne kadar çok girerseniz, Ortadoğu da sizin içinize girer!”
***
GİRDİK. Mukadderdi de! Tersi maddeten de, manen de mümkün değildi!
Bin kilometre sınırımız, ahlaki-vicdani yükümlülüğümüz ve emperyal mirasımız var!
İstesek de istemesek de Suriye iç savaşında şöyle veya böyle taraf olacaktık ki, olduk.
Dolayısıyla, içine girdiğimiz yahut girmek zorunda kaldığımız için bizim de içimize girmiş olan bir Ortadoğu’nun parametrelerini mümkün mertebe doğru okumak gerekiyor.
Akılcı siyasetler ancak böylesine bir ön okumadan sonra hayata geçebilir.
Oysa yukarıdaki “okumak” fiili sebep-sonuç ilişkisinden yola çıktığımızı sanıp sınırdaki tedhişin şu yahut bu failini ânında teşhis ettiğimiz vehmine kapılmaktan geçmiyor.
Ortadoğu ilk bakışta kâh zahiri, kâh mantıki gözüken gelişmelerin çok daha ötesindeki bir girdap olarak derine iniyor. Projektör olmadan gün ışığı gayya kuyusunu aydınlatmıyor.
O girdapta boğulmamak da bir söylemeden, bin düşünmek temkinliliğinden geçiyor.
Ve arkadaşım olduğu için değil inandığım için söylüyorum, Cengiz Çandar da bunu bildiği ve öğrettiği içindir ki dünya çapında bir şampiyon olarak satıhta kulaç atıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Hrac Madooglu
Bize bir saldiri var: Guvenlik paketi denen fasizan uygulama ile butun haklarimiz elimizden alinacak. Mahkemeden izinsiz arama, tutuklama yapilacak. Toplanti, gosteri yapanlari sorgusuz sualsiz hapse atacaklar. Bu millete, demokrasiye, insan haklarina saldiridir. Vatandaslari bu cagdisi, hak ve ozgurluk dusmani iktidardan tek koruyabilecek merci de AiHMdir. Bu kanun ciktiktan sonra haksizliga ugrayan vatandaslar AiHMe muracaat edecek. Turkiye insan hak ve ozgurlukleri ihlallerinde zaten acik farkla birinci durumda. Bu kanun ciktiktan sonra artik AiHMe uye bir ulke olmak mumkun degil.