Hadi ULUENGİN

Erdoğan: Bir hubris vakası
18.10.2014
1882

 DÜNKÜ Le Monde’da başyazı “Erdoğan ve nöropsikiyatri” serlevhasını taşıyordu.

Alain Frachonimzalı makale esas itibariyle de Çankaya liderinin “hubris” kelimesiyle tanımlanan ruh arazından mustarip olduğunu kaydediyordu.

Bilgiçlik taslayacak değilim, kendi hesabıma deyimi ilk defa duydum.

***

MEĞER herhangi bir insanın egosu zirveye tırmanır ve muazzam bir kibirlilik, mutlak bir yanılmazlık, kesin bir güçlülük ve otoriter bir pederşahilik dürtüleri o şahısta had safhaya varırsa, bu durum hekim lügatinde yukarıdaki isimle kategorize ediliyormuş.

Fransız gazeteci“hubris”in gündelik dilde “iktidar sarhoşluğu”anlamına geldiğini ve zaten de pek çok politikacının sözkonusu semptomla yatıp kalktığını vurguluyordu.

Ancak daha tıbbi bir tanım için de nöropsikiyatri uzmanı ve Büyük Britanya Dışişleri Bakanlığı eski sekreteri Doktor David Owen’ınsaptadığı belirtilerini aktarıyordu.

Aynen tercüme ediyorum:

***

“‘HUBRİS’ arazı genellikle, danışmanlarınınitirazına rağmen bizzat almış olduğu kararlarla önce bir dizi başarı sağlamış olan kişide ortaya çıkar.

Hastanormallik görünümü altında ama aslında patolojik nitelikli ve üst seviyeli bir kendine güven duygusu geliştirir. Bu durum da tehlikeli davranışlara yol açar.

Çevresindekilere kulak vermeyi reddeder. Hatta onları hakir görmeye başlar.

Herkese karşı haklı olduğu duygusuna kapılır ve devasa projeler peşinde koşar.

Sonu da çoğu defa kötü biter.

***

NE dersiniz?

Nöropsikiyatri hekimi olmasak dahi herhâlde yukarıdaki genel belirtilerin bugünkü Türkiye Cumhurbaşkanı’nı da tıpatıp tasvir ettiğini görecek kadar aklıselim sahibiyiz.

İşte önceleri uzun ve inkâr edilemeyecek bir başarı dizisi...

Sonra bunun tedricen geliştirdiği aşırı ve kibirli güven duygusu...

Dolayısıyla da artık kimseye kulak asmayan ve bırakın dışarıdan gelen eleştirileri kaale almayı, yakın çevresindekilerin tavsiyelerine bile burun kıvıran bir AKP lideri...

Artı, köprüleri, kanalları, havaalanlarıyla devasa projelere imza atmak şehveti...

Ve tabii bütün bunların birikimiyle de şimdilerde arşa varmış otoriter iktidar hırsı...

O hâlde evet, Frachon’un teşhisi doğrudur ve pek çok politikacınınki gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın halet-i ruhiyesi de “hubris” arazından mustariptir.

Burada bir de şunu eklemek istiyorum.

***

DAHA önce Erdoğan hakkında gayet pozitif yazılar yazmış olan Fransız gazeteci de dâhil, dün onu destekleyen veya kendisiyle yol arkadaşlığı yapan insanların bugün aynı Erdoğan’a sonsuz eleştirel yaklaşması yukarıdaki “hastalık” (!) sürecindensoyutlanamaz.

Anlaşılacağı gibi “hubris” semptomu bir çırpıda ortaya çıkmıyor. Ancak kuluçka ve olgunlaşma merhalelerinden sonra patolojik bir dışavurum olarak tezahür ediyor.

Dolayısıyla, değişenin eski AKP liderine önyargısız bakanlar değil, “hastalığın” (!) seyrinden dolayı bizzat şimdiki Cumhurbaşkanı olduğunu mutlaka saptamak gerekiyor.

***

YUKARIDA aktardım, dünkü Le Monde DoktorOwen’in “hubris” arazına ilişkin tanılarını sıralarken bir de yine ona atfen “sonu çoğu defa kötü biter” ifadesini kullanmıştı.

Umalım ki iş oraya varmadan nöropsikiyatrik hastamız ya şifaya kavuşur ya da istirahata çekilir de “çoğu defa kötü biten son”ne ona, ne bize kader olmaz...

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar