Yargıtay, Hrant Dink davasını bozdu.

Terör örgütü yoktur dedi.

Milliyetçi hislerle öldürmüşler...

Üç-beş Trabzonlu genci bir daha yargılayın dedi. Memlekette kıyametin koptuğu, yüzbinlerce insanın yıllardır adalet arayışıyla sokaklarda yürüdüğü bu cinayetin ardından tutuklu sadece iki kişi var.

Vazgeçtim, detaylarını anlatamayacağım.

Sadece şunu biliniz ki bu milli mutabakat cinayetinde adalet diye kapısını çaldığımız tüm kurumlar beyaz bereli gibi davrandı.

Şimdi yeniden başlayacak olan davada da aynı umutsuzluğu taşıyoruz.

Ne demişlerdi?

Başbakan Erdoğan: “Dink davası Ankara’nın dehlizlerinde kaybolmaz. Altı dilde söylenen Sarı Gelin türküsünü, Şişli’de sıkılan bir kurşun susturamaz.”

Bülent Arınç: “Hrant Dink’i öldürmeye karar vermiş, yönlendirilmiş, elinden ayağından tutulmuş. Yakalandıktan sonra fotoğrafı görün, Türk bayrağının önünde kahraman edasıyla pozlar. Bunların bir anlamı olmalı. Yani bu fotoğraf bile başlı başına bir örgüt, bir yönlendirme olduğunu gösteren bir delil.”

Sadullah Ergin: “Bu ülkede, Taksim Meydanı’nda yapılmış olan provokasyonları hatırlayınız. Kahramanmaraş, Çorum, Sivas Madımak ve en son Danıştay saldırılarını hatırlayınız. Bütün bunların arkasında, Türkiye’nin kardeşliğini, barışını, huzurunu sabote etmek isteyenler ve yıllar yılı bir alışkanlık hâline gelmiş olan demokrasimizi kesintiye uğratma çabası içinde olanların, değişik karanlık odakların, karanlık emellerine hizmet edecek eylemlerinden bir tanesidir.”

Çok haklılar değil mi?

Peki, ne yapacağız?

Kim ne yapacak?

Bizlerin yürümediği sokak, aşındırmadığımız devlet kapısı kalmadı.

Elinizden “üzülmek”ten başka bir şey gelmiyor mu?

Yapabileceğiniz herşey tükendi mi?

Olmadı mı?

Dava Ankara’nın karanlık dehlizlerinde kayıp mı oldu?

Gelin o zaman.

Bizler gibi sokaklara çıkın.

Çıkın ki samimiyetinize inanalım.

Hadi, dava yeniden başlıyor.

Hrant’ın katilleri nerede?

Katilleri siz saklamıyorsanız yanımızda durun.

Çağrı çok net:

“Müsamereyi bırakın, asıl sorumluları yargılayın!

Bir dava yeniden başlıyor.

Hrant Dink’in kamu görevlilerinin yardımıyla, yönlendirilmesiyle öldürüldüğü, ancak gerçek sorumluların hâlâ yargı önüne çıkmadığı dava.

Süreç malum.

Mahkeme bir örgüt bulamadı.

Bugün her şeyin yeniden başladığı gündür.

Bizler, 19 Ocak 2007’den beri, Hrant Dink cinayeti davasını takip eden, cinayetin tanıkları, mağdurları ve takipçileri olarak adalet nöbetimize devam etmek için bir kez daha buluşuyoruz.

17 Eylül 2013 Salı

Yer: İstanbul Adalet Sarayı,

C Kapısı, Çağlayan

Saat: 10.00”

Yedinci yıl oldu ve neredeyse hiçbir heyecan taşımıyoruz.

Ama inadımızı hiç kaybetmiyoruz.

Çünkü biliyoruz ki biz bitti demeden bu dava bitmez.

Siz “bitti” diyor musunuz?

Bize artık cevap verin.

Ve bunca yıl yaşattıklarınız için de hesap verin.

[email protected]