İbrahim Kiras
İYİ Parti etrafındaki tartışmaların ve partinin kendi içindeki kaynaşmaların bir türlü bitmeyişi büyük ölçüde siyasetteki büyük bloklaşmayla ilgili. Cumhur ve Millet ittifakları şeklindeki cepheleşmede bu partiyi kilit haline getiren aritmetikle yani. Ne var ki iktidar cephesi tarafından Millet İttifakının zayıf halkası veya yumuşak karnı gibi algılanması ve bu doğrultuda birtakım operasyonlara maruz kalması biraz da kendi içindeki bütünlüğü bir türlü temin edememiş görünmesi yüzünden.
Kuruluş aşamasındaki bazı takviyelere rağmen mevcut kadrosu itibarıyla MHP’nin devamı durumundaydı İYİ Parti, siyasi söylemi itibarıyla ise merkez partisi havasındaydı.
***
Fakat bu iki veçhesini telif etmekte zorluklar ortaya çıktı bu sefer. Yönetim kademesinin ve vitrininin yüzde 99’unu MHP’den ayrılanların oluşturduğu bir parti toplumun milli hassasiyetlerine seslenmekte ihmalkâr oldu. Keza en başta genel başkanı mütedeyyin kimliğe sahip bir parti olarak toplumun muhafazakâr hassasiyetlerine hitap etme gereğini de fazla duymaz göründü.
2018’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yazmıştım, “Muharrem İnce camilerden türbelerden çıkmadı, Meral Akşener ise mitili Anıtkabir’e serdi” diye… Nitekim o günlerde bazı CHP’liler de “Meral Hanım Cumhur İttifakı tabanından değil bizden oy çalıyor” diye sitem ediyorlardı.
Bu eleştirilere karşı İYİ Partililerin söylediği ise şuydu: Biz nasıl olsa milliyetçi ve dindarız, bu yönlerimizi öne çıkarmaya gerek yok. AK Parti ve MHP’nin yaptıkları yüzünden milliyetçiliği ve muhafazakarlığı öcü gibi görmeye başlayan diğer toplum kesimleriyle aramızda açılan mesafeyi kapatmak, onları kazanmak, toplumun ortak dertleri etrafında siyaset yapmak zorundayız…
Bu söylediklerini yapabildiler mi, tartışılır tabii. Ama tartışılmayacak nokta İYİ Parti’nin her şeye rağmen girdiği ilk seçimde çok önemli bir oy oranını yakalamış olması. “Eski MHP seçmeni”nin büyük bölümünün oyunu aldığı ortaya çıktı bu yeni partinin. AK Parti’den kopan oyların bu sefer MHP’ye gitmesi dolayısıyla bu kritik detay pek anlaşılmadıysa da bunu yeni partinin seçmen tarafından pek merkez partisi olarak görülmediği şeklinde yorumlayanlar da olmuştur herhalde.
***
Bütün bu hususlar bir yana, bugün İYİ Parti’de yaşanan keşmekeş ideolojik bir zemine veya siyaset yapma tarzıyla ilgili fikir ayrılıklarına dayanmıyor. Koltuk kavgasında birbirinin ayağını kaydırmaya uğraşan grupların “gerekirse gemiyi batırmayı da göze alan” cüretkarlıklarına dayanıyor. Meral Akşener yaşananları partisine yönelik bir saldırı olarak yorumladı, Refah-Yol döneminde DYP’den ayrılan 43 milletvekilini hatırlattı, operasyon iması yaptı. Kuşkularında haklı olabilir ama partisini “dış operasyonlara açık” hale getiren sorunlar da görmezden gelinemez ve bunlar bir an önce çözülemezse ileride daha ciddi problemler doğurabilir. Genel başkan ve yakın çevresinin bunu görmesi lazım.
“Küskün”lerin görmesi gereken ise şu: Parti yönetiminden tasfiye edilmek istenen kişilere karşı kongrede sergilenen ayak oyunu rencide ediciydi ama bunun intikamını almak amacıyla izlenen bazı yollar sizi çok başka yerlere götürebilir. İntikam almak gibi negatif bir hedef yerine hem sizi hem tabanınızı memnun edecek bir çözüme katkı vermenin yolu her zaman bulunabilir.
İktidar cephesinin görmesi gereken de şu: Daha birkaç hafta önce “yerli ve milli” olduğu tescil edilen, “Sizin yeriniz Cumhur İttifakıdır. Bitsin artık bu hasret. Dönün artık yuvanıza” çağrıları yapılan parti hakkında şimdi yeniden “FETÖ’nün İP’i” diye başlıklar atılması siyaset değil. Bu çiğ yöntemler sözkonusu partinin tabanının dağılmasını bırakın, daha da kenetlenmesini sağlar. Hem zaten iktidarın muhalefet partilerinden birinde çatlak oluşmasına bel bağlaması ve hatta bu partinin dağılması senaryosuna yatırım yapması absürt bir tutum. O parti dağılınca oraya oy verenler dönüp size mi oy vermeye başlayacaklar sanıyorsunuz?
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
18.09.2025
11.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
23.08.2025
16.08.2025
12.08.2025