İsmet Berkan
Sizce 31 Mart seçiminde CHP ülke genelinde yüzde kaç oy aldı? Veya Ak Parti’nin oyu kaçtı? Ya MHP’nin?
‘Ondan kolayı mı var’ diye düşündünüz, bir haftadır her yerde CHP’nin bu seçimde yüzde 37,7 oy aldığı yazılıyor çünkü. Ak Parti’nin oyu ise yüzde 35,5…
Ama bu rakamlar doğru değil. Ne CHP seçimde yüzde 37,7 aldı, ne Ak Parti 35,5.
Bu rakamlar seçimde CHP’li ve Ak Partili belediye başkan adaylarının aldığı oylardı. Eğer sadece bu oylara bakacaksak o zaman CHP 28 Mayıs 2023’te de yüzde 48 oy almıştı. Oysa bu da doğru değil; o oy Kemal Kılıçdaroğlu’na verildi; o seçimde (14 Mayıs’ta) CHP yüzde 25 oy aldı.
Öyleyse seçimde adaylara değil doğrudan parti amblemine basılan oylara bakmalıyız. Seçmenler 31 Mart’ta 30 büyükşehir belediyesi bölgesinde ilçe belediye meclisi ve geri kalan illerde de il genel meclisi için parti amblemlerine mühür bastı. Partilerin oyu işte bu oy.
Onlara baktığımızda CHP yüzde 34,47 oy aldı; Ak Parti ise yüzde 32,42.
CHP seçimde başka hiçbir partiyle ittifak yapmadığı için oyların tamamının bu partiye verilmiş oylar olduğunu kabul etmek gerekir. Ak Parti ise pek çok yerde MHP ile ittifak yaptı; ya MHP il veya ilçede aday çıkartmayıp seçime katılmadı ya da Ak Parti. Tam olarak hesaplamak zor ama Ak Parti’nin yüzde 32,42’sinin içinde MHP oyu var, onu düşecek olursak bu partinin gerçekte yüzde 30’un altına gerilediğini söylemek yanlış olmaz.
Fakat bakıyoruz, seçimden sonra siyasi analiz yapanların çoğu CHP için yüzde 37,7, Ak Parti içinse yüzde 35,5 oy oranını kullanıyor. Doğru rakamı bile kullanmayanların doğru analiz yapmasını bekleyebilir miyiz?
Seçimin çok önemli faktörlerinden biri seçime katılma oranıydı. Düşünün bu seçimde kullanılan oy sayısı beş yıl önceki yerel seçimde kullanılan oy sayısından bile azdı. 31 Mart 2024’te 48 milyon 153 bin oy kullanıldı; 31 Mart 2019’da ise 48 milyon 340 bin.
Bu seçimde geçersiz oyların sayısında da beklenmedik bir artış oldu, dolayısıyla geçerli oy miktarı çok azaldı. Bu seçimde 45 milyon 961 bin geçerli oy üstünden sonuçları hesapladık; oysa beş yıl önceki seçimde 46 milyon 531 bin geçerli oy vardı.
Ak Parti beş yıl önce 19 milyon 757 bin oy almış il genel meclisi ve belediye meclisi seçimlerinde, oranı yüzde 42,7 olmuş.
Bu seçimde 14 milyon 851 bine düşmüş, oranı yüzde 32,4
Beş yılda kaybettiği oy sayısı beş milyon neredeyse.
CHP bundan beş yıl önce 13 milyon 217 bin oy almış. Oranı yüzde 28,57.
Bu seçimde ise 15 milyon 792 bin oy elde etmiş, oranı yüzde 34,47.
CHP’nin beş yıl sonra oylarını 2 milyon 600 binden fazla arttırdığını görüyoruz.
CHP’ye bu seçimde fazladan verilen oyların içinde mantık gereği bir önceki seçimde Ak Parti’ye verilen oyların da olması gerekiyor ama tamamı oradan gelmiyor.
Örneğin geçen seçimde 3 milyon 300 binden fazla oy alan İyi Parti bu seçimde 1 milyon 700 binde kaldı. Oradan kopan oyların çoğunun CHP’ye gelmiş olma ihtimali hayli yüksek. CHP’nin artan oylarının başka kaynakları da olmalı.
Kısacası bu artışın tamamının Ak Parti’den eksilen oydan geldiğini söylemek çok doğru olmaz.
Kaldı ki bir de seçime katılmayanlar var. 14 Mayıs 2023’te yapılan genel seçimde 54 milyona yakın oy kullanıldı. Yani bundan 10 ay önceye göre altı milyon kişi oy vermeye gitmedi.
Ak Parti bu seçmenin tamamının kendi seçmeni olduğuna inanıyor ama öyle olamaz.
Ak Parti 10 ay önce 19,4 milyon oy almıştı; bugüne göre 4,5 milyon daha fazla. CHP ise 14 Mayıs 2023’te 13,8 milyon oy almıştı; bu seçimde iki milyon daha fazla oy aldı.
Ama yine de şunu söyleyebiliriz: Seçime katılmayanlar içinde geçmişte Ak Parti’ye oy vermiş olanlar mutlaka hatırı sayılır bir ağırlık oluşturuyor.
Ak Parti kendisine küsmüş ve oy vermemiş ama başka partiye de oy vermeye gitmemiş bu seçmenden ümitli, öncelikle onları geri kazanabileceğini düşünüyor. Ama tek başına onları geri kazanmak Ak Parti’yi iktidar yapmaz; çok daha fazlasına, özellikle bu seçimde CHP’ye oy veren seçmene de ihtiyacı var.
Öte yandan CHP’nin açıkça bir yükselişte olduğu, oylarını ciddi miktarda arttırdığı da görülüyor ama bu da onlara yetmez. CHP’nin 2028’de iktidar olmak ve Meclis’te çoğunluk oluşturmak için oylarını 25 milyonun üstüne çıkarması, yani bugünkü oyunun üstüne 10 milyona yakın yeni oy eklemesi gerekiyor.
Bazı yorumcular Türkiye’de artık CHP zamanı geldiğini, bu partinin en az üç dönem Türkiye’yi yöneteceğini söylüyor. Bu, olsa olsa temenni; dediğim gibi CHP’nin Türkiye’yi tek başına yönetmek için daha çok somun ekmek yemesi lazım. Ama seçim sonrası ilk bir haftanın CHP davranışları açıkçası bu partinin geleceği için ümit veriyor.
Ak Parti ise daha önce de yazdım, 2015 Kasımından beri aslında sürekli oy kaybeden, bu sebeple Türkiye’yi tek başına yönetme iddiasından vaz geçmek ve iktidarını MHP ile paylaşmak zorunda kalan bir siyasi hareket. Bu seçim onlara ‘ülkenin en büyük siyasi partisi’ unvanını da kaybettirdi. O yüzden bu partinin son dokuz yıldır bulamadığı çözümü şimdi dört yılda bulması, bu seçimi bir çeşit dip noktası kabul edip buradan yükselmesi lazım. Ama bu çok zor olacak, çünkü belki de Ak Parti henüz kendi dip noktasını görmedi.
Merkez Bankası zarar yazdığında…
Merkez Bankası zarar yazdığında…
Ak Parti içinde hala ‘Emeklilere şu zammı verseydik veya ikramiyeyi 10 bin lira yapsaydık bu seçimi kaybetmezdik’ diye düşünenler var. Oysa verecek öyle bir para yoktu. Şimdi yıl ortasında asgari ücrete zam yapılsın diyenler ortaya çıkmaya başladı; öyle bir para da yok. Ve işin kötüsü yakın gelecekte de olmayacak!
Merkez Bankası bu ayın sonunda olağan genel kurulunu yapacak ve 2023 bilançosu bu genel kurula gelecek. Banka 2023 yılını inanılması zor bir zarar rakamıyla kapattı, 800 milyar lira civarında zarar yazdı Merkez Bankası.
‘Merkez Bankası nasıl zarar eder’ diye sormayın sakın; nasıl kâr ediyorduysa aynen o şekilde zarar da eder. Aslında ideali bankanın ne zarar ne kâr etmesidir ama ülkemizde epey bir zamandan beri bırakın ideal durumda yaşamayı, akıl dışında yaşıyoruz zaten.
Merkez Bankası’nın bu dev zararının sebebi kur korumalı mevduat adı verilen icat. O icadın hangi mecburiyetler yüzünden yapıldığını hepimiz hatırlıyoruz. Aslına bakacak olursanız Merkez Bankası bugün bile ciddi miktarda kur korumalı mevduat yükü taşımaya, 85 milyon nüfusa ait parayı 100 bin kadar mevduat sahibine aktarmaya devam ediyor.
Önce hayali bir ‘dış düşman’ algısıyla para piyasalarını dünyaya kapatan, bu yüzden ülke içindeki muazzam miktardaki yabancı yatırımı kaçıran, ardından da doların fiyatını baskı altında tutmak için Merkez Bankası rezervlerini satan, bunları yaptığı yetmezmiş gibi bir de üstüne faizi düşürüp enflasyonu patlatan Tayyip Erdoğan iktidarı bugün denizin bittiği bir dönemi yaşıyor ve hepimize yaşatıyor.
Nasıl kapatılacak Merkez Bankası’nın 800 milyar liralık zararı? Bankanın sahibi Hazine olduğuna göre o kapatacak; yani içine ilave sermaye koyacak. Hazinenin öyle bir parası yok elbette. O yüzden bankaya herhalde özel tertip hazine bonosu verecek.
Merkez Bankası para basma yetkisine sahip bir kurum. O 800 milyar zarar için çoktan para bastı bile. Daha fazla da basacak. Yani enflasyonla mücadele etmesi gereken kurum kendisi enflasyonun en büyük sebebi oldu bile
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
31.07.2025
26.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
15.07.2025
28.06.2025