Kurtuluş TAYİZ
Kastamonu’da Başbakan Erdoğan’ın seçim konvoyuna yönelik silahlı saldırıyı, Türk-Kürt barışını dinamitlemeye yönelik bir girişim olarak değerlendirmek gerekiyor. Zira dünyanın neresinde olursa olsun gerilim ve çatışmalar tarafların liderlerini hedeflemeye dönüştüğü anda yumuşama ve barış ortamı da ortadan kalkar. Yerine tarafların birbirlerine karşı daha sert tedbirler aldığı yeni bir evreye girilir.
Başbakan Erdoğan’a yönelik saldırıyı - bu yazı kaleme alındığı saatlerde- henüz hiçbir örgüt üstlenmedi. Ancak PKK’ya yakın çevreler örgütün son bir ayda verdiği kayıplara misilleme olarak Kastamonu saldırısını gerçekleştirdiğini, hedefin polis aracı olduğunu ve eylemi de en kısa sürede üstleneceğini belirtiyorlar. PKK’nın Kastamonu’da silahlı militanlarının olduğu zaten sır değil. Bu şehre sınır olan Sinop Boyabat’ta daha geçen ay polis aracına yönelik bir saldırı gerçekleşmiş ve üç polis yaralanmıştı. PKK da bu saldırıyı üstlenmişti.
Son bir ayda PKK’nın ordu birliklerinin baskınlarında 24 üyesini kaybetmesi Kürt tarafınca çatışmaların yeniden başlamasına ve örgütün de misillemede bulunmasına gerekçe olarak gösteriliyor. Kürt sorununu yakından takip edenlerin ilk izlenimi de aslında bu yönde. Fakat saldırının hedefinde bu kez Başbakan’ın olması, saldırı yerinin haritada Ankara’nın tam ensesinde görünen Kastamonu’da yaşanması, bu olayı, sıradan bir PKK eylemi olmaktan çıkarıyor. Zira PKK, bugüne kadar hiçbir başbakanı/lideri yakından veya uzaktan hedef almadı. Kendisi için de bir ilk olan bu saldırıyla örgütün neyi amaçladığını tabii ki bilemiyorum. Ancak Karadeniz’de ‘eylem’ yapmanın PKK yapısı için ayrı bir motivasyon kaynağı olduğunu belirtmek gerekiyor. Güneydoğu’da manevra alanı gittikçe daralan, son zamanlarda ise ciddi kayıplarla karşılaşan örgüt için Karadeniz, nefes almak için stratejik bir çıkış kapısı. Doğu Karadeniz’e doğru sırayla Gümüşhane, Giresun, Ordu, Amasya, Samsun’dan sonra örgütün Sinop ve en uçta, Ankara’nın üstünde duran Kastamonu’ya ulaşması bugüne kadar diğer sol örgütlerin başardığı bir iş değil elbet. 1998’de Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı “il il terör haritası”na göre de sol örgütlerin Karadeniz’de giremediği tek il Kastamonu’ydu. Yani PKK’lılara yardım ettiği öne sürülen TİKKO’nun bile Kastamonu’da varlığı -en azından yakın zamana kadar- söz konusu bile değildi.
Manevra kabiliyeti açısından geniş bir coğrafi alana sahip olan örgütün, Başbakan’ın konvoyuna yönelik bir saldırının sonuçlarını kestiremeyecek kadar saf olmasını düşünmek yanıltıcı olur. Başbakan Erdoğan’ın konvoyunu hedefleyerek koruma görevi yapan bir polisi öldürmenin savaş ilan etmekten başka bir anlama gelmeyeceği açık. Bu türden saldırılar olası barış ümitlerini tümden ortadan kaldırır.
Çünkü hedef alınan Başbakan’ın, namluyu kendisine yönelten bir örgütü bundan sonra ‘muhatap’ kabul etmesi düşünülemez. Ve bu saldırıdan sonra Başbakan’ın İmralı’da müzakereye giriştiği örgüt lideriyle aynı masada daha fazla oturması kolay olmaz.
O halde, yazımın ilk cümlesinde de belirttiğim gibi, Başbakan Erdoğan’a yönelik bu saldırı, Türk-Kürt barışını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Son günlerde yaşanan çatışma ve ölüm haberlerine bakarak ortada az da olsa bir “barış durumunun” söz konusu olup olmadığını sorgulayanlar da mutlaka vardır. Bir kısmı kamuoyuna yansıyan ve teyit edilen bilgilere göre, devlet/hükümet Kürt sorununda barışa bugüne kadar hiç yaklaşmadığı kadar İmralı’daki son görüşmelerde yakınlaştı. Bunu bizzat Öcalan’ın kendisi, geçen avukat görüşmesinde de şöyle dile getirmişti: “Buradaki görüşmelerde müzakere ettiğimiz yetkililerle bir anlaşmaya vardık. Ancak sanırım bu anlaşmayı Genelkurmay ile AKP’ye kabul ettiremiyorlar... “ Öcalan’ın “görüşmelerde anlaşmaya vardık” sözlerinin yetkililerce de -birtakım sorunlarına karşın- doğrulandığını belirtebiliriz.
Abdullah Öcalan’ın, son avukat görüşmelerinde ısrarla müzakerelerin sabote edilmesinden duyduğu kaygı ve endişeleri dile getirmesi tesadüf olmasa gerek. BDP’nin desteklediği bağımsız adayların YSK tarafından veto edilmesini de Öcalan, İmralı’daki müzakerelere müdahale olarak yorumladı. Öcalan’ın bu durumda, Kastamonu’da Başbakan’ın konvoyuna yönelik silahlı saldırı olayını, yürüttüğü müzakere ve uzlaşmaya ‘darbe’ olarak değerlendirmesi sürpriz olmaz. Çünkü bu saldırının doğrudan ilk yansıması, Öcalan’ın liderlik gücü ve otoritesiyle ilgili olacaktır. O halde Kastamonu saldırısının en büyük darbeyi İmralı’daki görüşmelere indirdiğini söyleyebiliriz. Bu saldırı olası bir uzlaşma veya mutabakata darbe niteliğindedir. Devletin masadan kalkmasına yol açar; Türk-Kürt çatışmasının başlamasına kapıları aralar. Bunu Kürtler mi istiyor yoksa Türkler mi? Türkiye savaş istemiyor. Her şeye rağmen hükümetin masada kalması, sağduyuyu elden bırakmaması doğru olandır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları








































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019