Lale KEMAL

AKP ile dönüşümlü başbakanlık senaryosu
27.06.2015
1668

 Ülke içinde ve uluslararası çevrelerde, AKP ile CHP arasında bir koalisyon hükümeti kurulması fikri ağır basıyor her ne kadar her iki partinin tabanının bu birlikteliğe karşı  çıktığına dair güçlü duyumlar olsa da.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün Cumhuriyet'te yer alan söyleşisinde, AKP'ye yönelik bir güven sorunu yaşadıklarını belirtmekle birlikte, “Arzu ettiğimiz koşullarda olursa demokrasinin güçlendiği bir hükümet olur.” diyordu. Kılıçdaroğlu'nun kastettiği koşulların, Amerikan yönetiminin insan hakları raporunda da Türkiye'ye dair en ağır ifadelerle yerini bulduğu üzere hukuk devletine indirilen ağır darbe koşullarının ortadan kaldırılması olsa gerek. Aksi zaten Türkiye'nin sonu anlamına gelir.

Yakınlarda görüştüğüm CHP'li bir kurmay,  “Erdoğan'ın ülkeyi seçime götürme tehdidi var. ‘Ya bize teslim olurlar ya da erken seçime götürürüm' diyor. Amaç, CHP'yi sıkıştırıp şartsız teslim olmamızı sağlamak. Ama önceliklerimizi biz belirleriz.” diyordu.

Diğer yandan, olası bir AKP-CHP koalisyon hükümeti kurmaya yönelik pazarlıklarda, Erdoğan'ın yanısıra  Deniz Baykal'ın da ağırlığını koymak isteyeceği izlenimi  CHP'de ağır basıyor ve bu yöndeki bir baskıyı bertaraf etme planları yapılıyor. Malum, AKP'nin, 13 yıl aradan sonra ilk kez tek başına hükümet kurma çoğunluğunu kaybetmesiyle sonuçlanan 7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında  Erdoğan'ın Baykal ile basına kapalı bir görüşme  yapmış olması çeşitli söylentilere yol  açmıştı. Baykal, önceki gün Milliyet'e yaptığı açıklamada, cumhurbaşkanı ile herhangi bir pazarlık içine girmediğini söylüyordu.

Görüştüğüm CHP'li kurmay ise, Erdoğan-Baykal buluşmasını şöyle özetliyordu:

“Baykal ve Erdoğan, bir koalisyon pazarlığında ön almak istiyorlar. ‘Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu koalisyon işini çözemez, biz çözeriz, halen partilerimiz üzerinde bizim sözümüz geçer' fikrindeler.”

Bir başka parti ileri geleni ise, CHP'de politika yapmaya başladığı günlerden itibaren ayrıştırıcı politikalar izlediği bilinen Baykal'ın, partisince Meclis başkanlığına aday gösterilmesine tabandan büyük tepki geldiğini hatırlatıyordu. Ancak, Kılıçdaroğlu'nun, uzun yıllar CHP'de siyaset yaptığından dolayı Baykal'a vefa duygusuyla hareket ettiğini de ekliyordu. Belki de Kılıçdaroğlu'nun, Baykal'ın, partisince Meclis başkanlığına aday gösterilmesindeki ısrarı, kaset olayının hemen akabinde bu gedikli siyasetçinin boşaltmak zorunda kaldığı genel başkanlık koltuğuna “istemiyorum” dediği halde oturmasının bir diyeti olabilir.

AKP-CHP koalisyon senaryolarına dönersek eğer;  görüştüğüm CHP'li kurmay, AKP'nin, özellikle Suriye kaynaklı dış politikada yol açtığı hasarın büyüklüğüne dikkat çekerken bu alanda Türkiye'nin nefes alması gerektiğini ve bunun da CHP'li bir hükümet modeli ile mümkün olacağını savunuyordu. Aynı partiliye göre, “90 yıllık bir sosyal demokrat partinin kendisini hissettirmesi gerekiyor.”

Oysa, sandıkta kendini hissettirmemiş bir partinin 90 yıllık mazisi bir şey değiştirmez ama neyse biz konumuza dönelim.

Aynı parti ileri geleni, CHP'li bir koalisyonun ancak büyük dünya devletleriyle AKP iktidarında kopan ilişkileri kurabileceğini,  bunun için de başbakanlığın CHP'de olması gerektiğini savunuyordu.  Bu sözler, AKP ile yapılacak bir koalisyon pazarlığında büyük olasılıkla iki parti arasında dönüşümlü başbakanlık formülünün gündeme geleceğine işaret ediyor.

Toplumun üzerine karabasan gibi çöken hukuksuzlukların hesabını sorması şartıyla CHP'nin, AKP ile HDP'nin de desteklediği bir koalisyon hükümeti kurması mümkün olabilir.

Bu Parlamento'dan erken seçim yerine koalisyon çıkabilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar