Mahmut ÖVÜR

Sivilleşme bayramı!
1.09.2011
2492

30 Ağustos Zafer Bayramı'yla Ramazan Bayramı'nın aynı güne denk gelmesi hoş bir tesadüftü.
Ama bu 30 Ağustos'u farklı kılan başka bir şey daha yaşandı, törenlerde kutlamaları "Başkomutan" sıfatıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün kabul etmesi... Bu bir ilkti.
Türkiye, 30 Ağustos 1922'deki başkomutan Mustafa Kemal'den 79 yıl sonra "sivil" Başkomutan Abdullah Gül'e geçiş yapmıştı.
Böylece Türkiye toplumu sessiz bir sivil devrim ve "üçü bir arada" diyebileceğimiz bir bayram yaşıyordu. Zafer, Ramazan ve "sivilleşme" bayramı... Kuşkusuz bu noktaya gelmek kolay olmadı ve hayli sancılı geçti. 30 Ağustos Zaferi "bağımsızlığa" yol açmış ama Türkiye toplumunu "özgürlüğe ve eşitliğe" ulaştıramamıştı. Ortaya kendi toplumuna "iç düşman" gözüyle bakan ucube askeri bir cumhuriyet çıkmıştı. Hâlâ da o ceberut yapının sürdüğünü görüyoruz. Çok partili sisteme geçmesine rağmen, bu ceberut yapı toplumun her kesimine acı çektirdi. Toplum, tutuklamalardan, işkencelerden, toplu katliamlardan, sağ sol çatışmalarından başını kaldıramadı. Ve bu yüzden Türkiye bir türlü demokrasiyle buluşamadı. Ne zaman buluşmaya yaklaşsa devreye bu ceberut yapı girdi ve demokrasi erteledi. Bu kısır döngüyü son 10 yılda Türkiye'nin AB yolculuğuna çıkışı değiştirdi.
AK Parti hükümetleri, bütün o Ergenekonlara, darbe girişimlerine, kaos ortamı yaratmalara, hatta ordu ve PKK içinde yer yer şiddeti yükselten güçlere rağmen süreci bugüne getirmeyi başardı. Şu son birkaç günde olup bitenlere bakın...
Azınlık vakıf mallarının geri iade edilmesinden, 27 Nisan e-muhtıra metninin kaldırılmasından ve Cumhurbaşkanı Gül'ün başkomutan sıfatıyla Zafer Bayramı kutlamalarını kabul etmesinden daha etkili bir "demokratik açılım" olabilir mi?
Şimdi biraz daha normalleşen ve sivil bir Türkiye fotoğrafı var. Sıra yeni adımlarda, Kürt, Alevi ve başörtüsü sorununda. Önce şiddetin devreden çıkması ve sivil bir anayasaya giden yolun açılması gerekiyor. Bu açıdan BDP'nin 4 Eylül kongresi önemli. O kongreden "yeni anayasa" için daha güçlü bir sivil sesin çıkması bekleniyor.
Böylece BDP'nin 1 Ekim'de Meclis'e dönmesiyle "silahların susacağı, operasyonların duracağı" yeni bir dönem başlayabilir.Askeri vesayeti gerileten bir Türkiye bunu hak ediyor.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (3)
  • Leman

    Leman

    15.07.2012 12:10

    Bir taraftada istemediği yada bakamıyacağı çocuğu doğurup o çocuğun hayatını katledenler var.küçük yaşta dilendirilen,uyuşturucuya alıştırılan çocuklar varken.daha yaşamı bile olmayan bir ceninin ,olmaması ondan daha kötü değil bence.iki doğru varsa mantığa en yakını doğrudur diyor bilim adamları

  • Derya Özdemir

    Derya Özdemir

    9.06.2012 02:04

    Sayın Hilal Kaplan, bu soruya cevap vermek için öce aynı soruyu sizin yanıtlamanız gerekirdi. Basim Musallam aralarında Gazalinin de olduğu İslam alimlerinden örneklerle 16. yüzyılda İslam alimlerinin ruhun bedene 120. günde üflendiği savını ortaya ttıklarını, kadıların buna öre hüküm verdiklerini söylüyor. Tek İslami görüş sizinki değil!Ben size yaşamların nerede bittiğini söyleyeyim: http://bianet.org/bianet/insan-haklari/138873-bir-kurtaj-olamama-hikayesi

  • Derya Özdemir

    Derya Özdemir

    9.06.2012 02:04

    Sayın Hilal Kaplan, bu soruya cevap vermek için öce aynı soruyu sizin yanıtlamanız gerekirdi. Basim Musallam aralarında Gazalinin de olduğu İslam alimlerinden örneklerle 16. yüzyılda İslam alimlerinin ruhun bedene 120. günde üflendiği savını ortaya ttıklarını, kadıların buna öre hüküm verdiklerini söylüyor. Tek İslami görüş sizinki değil!Ben size yaşamların nerede bittiğini söyleyeyim: http://bianet.org/bianet/insan-haklari/138873-bir-kurtaj-olamama-hikayesi

Yazarlar