Markar ESAYAN
Net olmakta fayda var. Yaşanan her şey gelip dayanıp aynı bağlama oturuyor. Bu bağlamı anlamamak, birbirinden bağımsızmış gibi duran irili ufaklı birçok olayın aslında voltranı oluşturan parçalar olduğunu görmeyi engelleyebilir.
Türkiye büyük bir kuşatılmışlık içinde... Yüzyıl boyunca hem içeride, hem dışarıda bütün kılcal damarlara sızılmış, yerleşilmiş. Hem zihniyet olarak, hem kültür, hem de yönetsel mantık açısından dizayn edilmiş.
Sıradan bir coğrafyada yaşamıyoruz. Türkiye bir imparatorluk bakiyesi; potansiyeli büyük, üzerinde yükseldiği topraklar çok değerli; asla kendi haline bırakılamaz. Bu nedenle, sürekli format üzerine format yemiş bir ülke ve halkız.
Bu formatın, iki binli yılların başından itibaren dindar görünümlü bir yapı üzerinden güncellenmek istendiği görülüyor. Artık işlevsiz/çağdışı kalan askeri vesayetin tasfiyesi, toplumsal dokuyla uyumlu ve “sivil” bir yapı üzerinden yüzyıl daha sürecek taze bir uzaktan kumanda sistemi kurulmak istenmiş.
Avrupa, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Almanya ve gladyolar üzerinden formatlanmıştı. Menderes’in idamı ile aynı şey Türkiye’de de yaşandı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın önünün sürekli kesilmek istenmesi, 1999 yılında Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesi, Gülen’in bir ay sonra ABD’ye geçişi, Erdoğan’ın aynı tarihte hapse atılması...
2007’de yine Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının engellenmesi, 7 Şubat 2012’de ameliyat gününe denk getirilen MİT darbesi, Gezi ve 17/25 Aralık’ta Erdoğan'sız bir AK Parti yaratılmak istenmesi, Çözüm Süreci’ne her cepheden saldırılar, üç seçim öncesi yaşanan tüm olağanüstülükler...
Tüm bunlar, Erdoğan’la milli bir siyaset izleme temayülü gösteren ülkeyi “rayına oturtmak” üzere ya bizzat planlandı, ya da işlevselleştirildi. Dün askeri vesayet üzerinden yapılan dizayn girişimleri, bu kez paralel yapı ve onunla ortaklaşan eski müesses nizamın parçaları ile yaşanıyor.
Müesses nizam zihniyet olarak da, organizasyon olarak da buna göre formatlı. Bir yol ayrımındayız. Koca bir ülke öyle kolayca elden çıkarılabilir mi? Dünya dikensiz bir gül bahçesi değil.
Ülkenin büyük bir kuşatma altında olduğunu görmemek için kör olmak lazım.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı sık sık öne çıkmak ve yolu açmak zorunda kalıyor. İnsanlara cesaret, özgüven aşılamak mecburiyetinde hissediyor.
Düne kadar paralel yapıyla kanlı bıçaklı olanların bugün aynı yere hizalanmasının nedeni, bu egemenlik kavgasında zihniyet olarak aynı yere düşüyor olmalarından. Torbanın içinde seçkincilikten İslamofobiye, operasyonculuktan maslahatçılığa kadar her şey var.
AB üyeliği süreci bile Türkiye’yi bir rayda tutmak için sopa gibi kullanılıyor. Türkiye’de gazetecileri içeri alan paralel yapı etkisizleşince insanlar dışarıya çıkmaya başladı. Kuddusi Okkır gibi insanlar içeride öldüler. AB’nin aklı bu yapıya müdahale başlayınca mı başına geldi?
CIA’in işkence raporları, ABD’de siyahilere reva görülen vandallık, Britanya’da bırakın gazetecileri sorgulamayı, News of the World gazetesinin kapatılması, Gazze’de 16 gazetecinin, Filistin’de bir bakanın öldürülmesi, Suriye’de yaşanan soykırım, Mısır’da gerçekleşen kanlı darbe, bunların hiçbirisi “demokrasiye” aykırı değil, ama Türkiye, bir soruşturmanın ilk gününde mahkûm edilebiliyor.
Pazar günü Brüksel’de hiçbir komiseri, yetkiliyi bulamazsınız. Diyelim ki buldunuz; sorumlu hiçbir politikacı, olayın içyüzünü anlamadan, en azından ilgili ülkeden görüş almadan açıklama yapmaz. Ama konu Türkiye olunca, atış serbest.
Öfkelenmenin, haksızlık, mazlumluk romantizmi yapmanın hiçbir faydası yok. Bu kavgayı Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu, kurmaylar veriyor. Ancak her bir vatandaşın da onlara sahip çıkması tarihi bir mesuliyet.
Bu ise sadece oy vermekle değil; iyi bir ebeveyn, işini iyi yapan bir muhasebeci, iyi bir bürokrat, bakkal, namuslu, çalışkan ve cesur bireyler olmakla olabilecek bir şey.
Büyük kuşatma ancak böyle aşılabilir. Yoksa şu noktadan sonra gelecek olan vesayet değil, esaret olacaktır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019