Markar ESAYAN
Cumhuriyet tarihimizin en önemli reformunu şu sıra Meclis’ten geçirerek milletimizin önüne getirmeye çalışıyoruz.
Bu değişiklik tek cümleyle “Millet iradesinin kurumsallaşması” şeklinde özetlenebilir.
Devleti bir arabaya benzetirsek, şoför koltuğuna “milletin” geçmesi garanti altına alınıyor.
Ya da eğer devleti bir bilgisayar, hükümet sistemini de bilgisayarın programı olarak nitelersek, bu değişiklik ile mavi ekran veren işletim sistemini virüslerden temizlemiş olacağız.
CHP, milleti her zamanki gibi küçümseyerek, onun korku ve duygularını kışkırtmaya dönük “Rejim değişiyor”, “Meclis kapanıyor” “Tek adam rejimi geliyor” gibi sloganları öne çıkarıyor. Yani öyle düşünüyor ki, millet bu taslaktan anlamaz, tercihini rasyonel değil, duygu ve korkularına göre yapar. Eğer yeteri kadar vatandaşların kafasını karıştırabilir, onu korkutabilirsek, olası halkoylamasından “hayır” cevabını çıkartabiliriz.
Yapılacak değişiklik ile şu an yürütmenin zaten anayasada var olan yetkilerinde herhangi bir değişiklik olmuyor. Sadece yürütmenin yeri değişiyor. Yürütme parlamentodan çıkmıyor, halk tarafından seçiliyor. Demokrasinin üç temel kuvveti olan yasama ve yürütme doğrudan, yargı da dolaylı olarak milletin emanetine alınıyor.
Şu anki fiili sistemde zaten yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden ayrılmış değil. Ya hâkim parti yasamayı komple kontrol ediyor ya da koalisyonlara mahkûm oluyorsunuz. Muhalefetin bu sistemi savunmasını da anlamak mümkün değil. Meclis’te bir hâkim parti olduğu müddetçe ne denetleme, ne de yasama pratiklerinde herhangi bir etkileri var. O yüzden bu işlevsizlik onları bacak ısırmaya kadar götürüyor.
Öte yandan, Cumhurbaşkanı hem yürütmeye ortak, hem de tamamen sorumsuz. Cezai hiçbir sorumluluğu olmadığı gibi, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’na eşit hatta daha üst yetkilere sahip.Getirilen değişiklik ile bu çift başlılık giderildiği gibi, Cumhurbaşkanı’na yargılama ve fesih yolu açılıyor.
Yani tek adam rejimi dedikleri şey için şu anki sistemden daha uygunu olamaz. Seçim olan yerde diktatörlük, tek adam rejimi olabilir mi? Beş yılda bir, halkın önüne çıkıp rakipleriyle yarışarak yüzde elli artı bir gibi muazzam büyüklükte bir oy almak zorunda olan kişi, Meclis ve yargı tarafından denetlenerek bu görevini ifa edecek. Bu sürenin sonunda isterse ikinci kez yarışa katılacak. Halk memnun ise bir daha seçilecek, değilse seçilemeyecek. İkinci kez seçilse bile üçüncü kez aday olma hakkına sahip değil.
Muhalefet, olayı Recep Tayyip Erdoğan’a endekslediği için sistemi kişiye göre değerlendiriyor. Kendisini 10 seçimdir yenemedikleri için fobi geliştirmiş durumdalar. Bu nedenle de onu seçen halka güvenmiyorlar. Getirilmek istenen sisteme değil, kendilerine ve halka güvenmedikleri için kategorik olarak “istemezük”çü pozisyon almış durumdalar yine.
Eğer 1960 ve 1980 darbeleri olmasa, sistemimiz normal parlamenter özelliklerini sergileyecekti. Ama darbe anayasaları ile halkın iradesi üzerinde bir vesayet mekanizması oluşturuldu. Bu vesayet sistemi 367 darbesi ile Parlamento’nun Cumhurbaşkanı seçmesini 2007 yılında engellemeye çalıştı. O zaman da MHP telkinlere direnerek Meclis’e girmemezlik yapmadı. Daha sonra ise geniş yetkilere sahip Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesine dönük anayasa değişikliğini yaptık. Böylelikle fiilen yarı başkanlık sistemine geçmiş olduk.
Şimdi bu durumu çelişkilerinden, anomalilerinden kurtarmaya çalışıyor, çift meşruiyetli bir modelle hem yasama hem de yürütmeyi halka seçtirmeye çalışıyoruz. Çok benzerini Fransa 1958’de yaşadı ve o tarihten beri istikrara kavuştu, koalisyonlardan kurtuldu.
Bu değişikliğin anlamı özetle bu. Millet iradesinin güçleneceği bir değişikliğin halktan onay almaması da mümkün gözükmüyor.
CHP’nin panik hali de bununla açıklanabilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019