Mehmet TIRAŞ

“CELALİYİM, CELALİSİN, CELALİ…”
31.03.2025
312

Doksanlı yıllarda hayatının en verimli çağında aramızdan ayrılan ünlü Şair Cemal Süreyya sanki bugünleri görürcesine halkların direnişini dizelerine yansıtmıştı:

Şelaleye düşmüştür zeytinin dalı,

Celaliyim,

Celalisin,

Celali” diyor.

19 -25 Mart 2025 Tarihleri arasında milyonlarca insan ülke genelinde 69 ilde, her akşam meydanlarda toplanıp “hak-hukuk ve adalet” diye haykırırken, “seçme  ve seçilme   iradesine sahip çıkarak” sanki  şairin dizelerini hayata geçirdi.

Siyasal iktidar İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına ”hukuki olmayan siyasi operasyon” yaparak önce gözaltına aldı, daha sonra da ”irade hırsızlığı yaparak, görevden alıp tutukladı.”

Muhtemelen iktidar siyasette hayatının en büyük yanlışını yapmış oldu.

İktidar ve küçük ortağı son on yıldır sandıkta yenemediği rakiplerini, “Yargı yoluyla ” görevlerinden alıp yerlerine  kayyım atamayı” gelenek haline getirdi.

Bu anti demokratik uygulama Kürtlerin seçtiği Belediye Başkanları ile başladı etkili bir karşı çıkış olmayınca, CHP’ye ulaşması da çok uzun sürmedi.  

Ama bu kez siyasal iktidar hesaplayamadığı sert kayaya çarptı.

İktidar milyonların siyasi iradesine sahip çıkacağını aklından bile geçirmemişti.

Toplumun farklı kesimleri isyan i etti, sokaklara dökülüp bir yanardağ gibi patladı.

CHP’nin çağrısından sonra Açlık ve yoksullukla boğuşan on binler 19 Mart’ta Saraçhaneye sel olup aktılar.

Gelecek kaygısından dolayı bu eylemin en dinamik kesimini oluşturan Üniversite gençliği, meydanları hareketlendirdi.

Kısa sürede bu protestolar ülkenin 69 iline yayıldı.

Halk hareketi siyasal iktidarın uykularını kaçırmakla kalmadı, ”Şahsım devletin” sahibine kâbuslar yaşattı.

İktidar bu süreçte bir hafta boyunca başta İstanbul, Ankara ve İzmir’e adı konmamış OHAL yaşattı.

Vatandaşın anayasal hakkı olan “basın açıklaması,gösteri ve yürüyüş yapmalarını, seyahat özgürlüklerini” yasakladılar.

İstanbul’da Saraçhaneye ve Taksime giden bütün ana yolları Panzerler ve Tomalarla kapatırken, ara sokakları da polislerle tuttular. Bu semtlerde olan Metro istasyonlarını da bir hafta kapattılar.

Ancak…

Bütün baskı ve çıkarılan resmi zorluklara rağmen on binlerin  Saraçhane de toplanmasını önleyemediler.Polisin anayasal hakkını kullanmak isteyen binin üzerinde katılımcıyı  gözaltına aldı. Ayrıca polis protestoculara biber gazı, acımasız ve vahşi orantısız güç kullandı.

Yandaş medya ise sayıları milyonlarla ifade edilen gösterileri bir sefer bile haber yapmadılar,bir hafta üç maymunu oynadılar.

Bu olayları başından sonuna kadar  canlı yayın yaparak iyi bir sınav veren, üç-beş muhalif kanalın yayınlarından rahatsız olan RTÜK;Saray’dan gelen talimatla bu kanalları kapatmakla, daha da ileri giderek lisanslarını iptal etmekle tehdit etti.

Bu süreçte topluma umut veren bir başka demokratik gelişme daha yaşandı.

23 Mart’ta CHP’nin ön seçim sandığının yanına konan “dayanışma sandığında”  CHP’li olmayan milyonlarca insan; adını-soyadını ve telefon numarasını yazıp imzaladıktan sonra oy kullandı.

Yığınlar böylece artık iktidardan korkmadığını açık ve etkili bir şekilde  mesaj veriyordu. 

Açılan dayanışma sandığından ”13 milyon 850 bin kişinin” protesto iradesi çıktı.

Bu  iktidara karşı ciddi bir tepkinin yanında, CHP’ye ve İmamoğlu’na dolaylı da olsa  inanılmaz güçlü ve unutulmaz   bir destekti.

Daha doğrusu bu tepki siyasal iktidara tahammülünün bittiğinin çığlıydı.

Hak-hukuk ve adalet aradıklarını beyan ettiler.

Talepleri açıktı:

“Seçimle gelen seçimle gitmeli”, seçme ve seçilme hakları zedelenmemeli, irade hırsızlığına tevessül edilmemeli…

Ülkenin 69 iline sıçrayan ve bir hafta süren  kitlesel eylemleri hakkını teslim edelim CHP’de örgütleriyle iyi yönetti.

Böylesi kitlesel gösterilerde binlerce  genci  yönetmek ve kontrol altında tutmanın da kolay bir şey olmadığını belirtelim.

Birde bir eleştiri…

CHP’nin bu başarısını gölgeleyen ise   Cumhurbaşkanlığı aday belirlemesini ön seçime  tek adayla gitmesiydi.

Muhalefeti yok sayan Tek adam rejiminden yakınacaksınız, sokaklara döküleceksiniz…

Kendiniz de “tek adayla ön seçim yapacaksınız” bu ciddi bir çelişki.

Bir parti kendi içinde çoğulculuğu ve katılımcılığı yaşatmazsa inandırıcı olamaz.

Artık hepimizin yaşayarak da deneylediği gibi,demokrasinin içinden “çoğulculuğu, katılımcılığı, eşit ve çok adaylı yarışmayı çıkartırsanız” onun adı demokrasi değil, ”Tek Adam Rejimi”  olur.

Bir hafta süren demokratik isyana piyasalar da katıldı.

Borsalar, döviz fiyatları ve altın alt üst oldu.

Merkez Bankası frene basmak için 28 milyar dolar harcadı.

Barbar siyasal tavır topluma çok ağır maliyet çıkardı ve toplum olarak biraz daha fakirleştik.

Hiçbir toplumsal sorunu çözemeyen “refah ve özgürlükleri boğan”, ekonomiyi  krize sokmuş baskıcı ve yetersiz bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız…

Ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor işte örneği…

15.5 Milyon emeklinin Bayram ikramiyesinin Bin TL olan zam farkını bile  bayramda ödeyemedi ama utanmadan bir de Almanya bizi kıskanıyor demiyorlar mı?

CHP toplumsal muhalefeti örgütleyerek, siyasal iktidarı erken seçim kararı almaya zorlar mı?

29 Mart  2025 Tarihinde İstanbul Maltepe de organize ettiği mitinge 2 milyon insanın katılması bir umut ışığı yakmış gibi…

Bundan sonra muhalefetin toplumsal tepkisi ve yol haritası belirleyecek.

Ya da…

Siyasal kader ağlarını kendi mi örecek?

Bunu da zaman gösterecek.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar