Mensur Akgün
Okumuşsunuzdur, geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Federal Meclis’te geleneksel yıllık konuşmasını yaparken ülkesinin yeni ve “yenilmez” silahlara sahip olduğunu söyledi, kabaca özetlersek ABD’nin kendilerini ciddiye alması gerektiğini belirtti.
Konuşması sırasında ekrana yansıyan görsellerden ve sonrasında yapılan yorumlardan bu silahların hava savunma sistemlerindeki açıkları yakalayıp dünyanın herhangi bir yerinden herhangi bir yerini vurma imkanına sahip çok hızlı giden füzeler, otonom denizaltılar olduğu anlaşıldı. Tipleri tanımlandı, hangi tür navigasyon teknikleri kullandıkları yazıldı. Numaraları bile verildi.
Avrupa ve Amerika basınında çok tepki doğuran bu silahlar umarız hiç kullanılmaz, dünyayı yok edecek bir nükleer savaşın çıkmasında rol oynamaz. Ancak caydırıcı olacaklarına, ABD’yi Rusya ile ilgili planlarını gözden geçirmek zorunda bırakacaklarına şüphe yok. Şüphemiz olmaması gereken bir başka şey de bu açıklamanın yeni bir silahlanma yarışını daha tetikleyeceğidir.
***
Putin’in açıklamalarına siparişleri artacağı için herhalde en çok Amerika’daki silah şirketleri sevinmiştir. Muhtemelen önleyici sistemlere olan talepte patlama olacak, ABD “kendini savunmak” amacıyla yüksek teknolojiye, yeni nesil silahlara daha büyük yatırım yapacaktır.
“Savunmayı sağlama” çabaları sadece nükleer silahlarla da sınırlı kalmayacak kinetik silahlara, otonom sistemlere, lazer toplara ve diğer teknoloji ürünlerine olan gereksinim artacaktır. Araştırma geliştirme faaliyetlerine hız verilecektir.
Bu da çok yakın bir gelecekte başlanan yere dönülmesine, Rusya’nın yakaladığı görece üstünlüğü kaybetmesine yol açacaktır. Yeni silahlar sadece yeni bir dengenin kurulmasına, hatalı bir karar verilmesi halindeyse dünyanın çok daha büyük bir yıkımla karşı karşıya kalmasına yol açacaktır.
Kısacası kısır döngü bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sürecek, üstelik onların edindikleri askeri imkanlar bizim gibi ülkeleri de etkileyecektir. Dünya siyaset sahnesinde bağımsız karar verme yeteneğini ve caydırıcılığını korumak isteyen her devlet silahlanma yarışının içinde yer almak zorunda kalacaktır.
Bilindiği gibi Türkiye son birkaç yıl içinde bu konuda önemli bir sıçrama gerçekleştirmiş, kendi silahlı ve silahsız dronlarını yapabilir, otonom değilse bile uzaktan kumandalı silah sistemlerini geliştirebilir hale gelmiştir. Artık piyade tüfeklerini, zıhlı araçlarını, tanklarını, denizaltılarını, ana muharebe gemilerini büyük ölçüde kendi imkan ve yetenekleriyle üretmektedir.
Bu sayede Türkiye, Suriye’de ve başka yerlerde daha rahat operasyon düzenleme, çıkarlarını daha rahat koruma olanağına kavuşmuştur. Yine de teknoloji açığını kapatabildiğini söylemek zordur. Mesela hava savunmasının temel unsurlarını hala yurtdışından temin etmeye çalışmaktadır.
Bundan sonra yapılması gereken teknolojik atılımın hızını korumak, dünyadaki teknoloji bazlı askeri rekabete uyum sağlamaktır. Türkiye’nin caydırıcılığı için de, operasyon yeteneği için de, siyasi duruşu için de rekabete uyum kaçınılmaz görünmektedir. Eğitim ve ekonomi bu rekabetin olmazsa olmaz unsurları arasındadır.
Askerler yerine robotlarının çatıştığı, insansız sistemlerinin kendi başına kararlar verebildiği savaş sahneleri artık bilim kurgu senaristlerinin yaratıcı zihinlerinin ürünü olmaktan çıkıp gerçek hayatın parçası haline gelme potansiyeli taşımaktadır. Bu konuda çekincesi olanlara kısa bir Youtube gezintisi öneririm.
***
Bugün 25 bin dolarlık bir kinetik silah birkaç milyon dolarlık roketin yaptığı işi yapmakta, konvansiyonel ateş gücü yepyeni özellikler kazanmakta, düşük maliyetli drone denizaltılar çok daha büyüklerine benzer işlevler yerine getirebilmektedir. Kısacası Türkiye sadece geçmişin savaşlarının değil geleceğin savaşlarının yeteneklerine de kavuşmak, değişime ayak uydurmak zorundadır.
Silahlanma tabii ki tek başına bir şey ifade etmez. Siyaset, diplomasi, ekonomi ve demokrasi ulusların güvenliğinin temelidir. Kaldı ki biz ne kadar silahlanırsak silahlanalım, bizden daha silahlı biri ya da birileri mutlaka olacaktır. Önemli olan dünya siyasetinde dengeleri kollamak, doğru adımları doğru zamanda atmaktır. Ama teknolojinin getirdiklerini ve getirebileceklerini unutmamak kaydıyla…
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024